Çocukları eğlendirmek için şehrin merkezine bir sirk kurulur. Bu sirkin bir de cambazı vardır. Bu cambaz, epey yükseğe bir ip gerer. Cambaz ipin üzerinde milletin yüreğini ağzına getiren hareketler yapar. Vatandaşlar da cambazın bu hareketlerini izlemek üzere havaya bakarken, yankesici de bu durumdan faydalanarak milletin ceplerini karıştırmaya başlar. Birkaç cüzdanı aldıktan sonra bir vatandaş bunu görür ve “hırsız var” diye bağırır. Bu arada hırsız pişkin pişkin cambazı göstererek, “Aaa cambaza bak” der ve oradan kaçar…
* * *
İşte şimdi tam da fıkradaki gibi olaylarla karşı karşıyayız.
Ekonomideki sıkıntılar, yeni anayasa, TCK’nın 301. maddesi, Avrupa Birliği üyeliği için çalışmaların yavaşlaması, anayasa değiştirilerek “yasak kalktı” denilmesine rağmen başörtülülerin üniversitelere girememesi, AKP’ye kapatılma dâvâsının açılması gibi konular gündemde tutulurken, birileri de millete “cambaza bak” diyerek dikkatleri başka taraflara çekmeye çalışıyor.
Anayasa Mahkemesi’ndeki dâvânın hukukî süreci devam ederken, yaşanan sıkıntılara da bakmak gerekiyor. Çünkü hayat devam ediyor ve kapatılma dâvâsı açıldı diye meseleler bekletilemez.
Uzmanlar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın AKP’ye kapatma dâvâsı açmasının ardından malî piyasalara bir günlük maliyetinin Türkiye’ye 30 milyar dolara mal olduğunu söylüyor. Dâvâ süresindeki belirsizliğin de, ekonomi de dahil olmak üzere, pek çok alana yansıyabileceği tahmin ediliyor.
Son açıklanan rakamlara göre, enflasyon canavarı uyanmaya başladı. Yüzde 4-5 enflasyon hedeflenirken, yıllık enflasyon yüzde 9.1 çıktı. Gerçek enflasyonun yüzde 20’lerin üzerinde olduğu biliniyor. Önümüzdeki ay daha fazla çıkabilir. Bakanlar dahi ekonomik politikalarının yeniden gözden geçirilmesini istiyor.
Piyasalardaki nakit sıkıntısı yüzünden esnaf kan ağlıyor. İşveren ve işçi kuruluşları işsizlikte alarm zillerinin çaldığı konusunda uyarıyor. Yapılan araştırmalara göre, üç işletmeden biri işçi çıkarmış. Resmî rakamlara göre, Kasım 2007 döneminde işsizlik oranı yüzde 10.1 düzeyine çıktı. Milletin cebine tek kuruş girmemesine rağmen, hesaplamalardaki değişiklik sebebiyle millî gelir bir gecede yüzde 31 arttı.
Ekonomiyle ilgili üç bakan ortak basın toplantısı yaparak gülücükler saçsalar da milletin gülecek hali kalmadı.
* * *
Temmuz ayından beri tartışılan, hatta bilim kurulu tarafından taslak metni hazırlanan yeni anayasa çalışmalarını AKP bir türlü bir karara bağlayamadı. Aralık ayında açıklanacağı duyurulmasına rağmen, aradan geçen yaklaşık 3 ay zarfında adı dahi anılmaz oldu. Çalışma rafa kaldırıldı.
Düşüncenin önünde engel olduğu Cumhurbaşkanı ve Başbakan dahil neredeyse herkesin üzerinde anlaştığı TCK’nın 301. maddesi ile ilgili çalışmalar da bir türlü sonuca ulaştırılamıyor. Bu kanunun geçen yılın sonunda çıkarılacağı söylenmişti. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin konu gündeme geldiğinde konunun kısa zamanda ele alınacağını söylüyor. Getirilecek teklifin meseleleri çözmeyeceği görülüyor. Maddenin özgürlükçü yapıya kavuşturulması artık elzem oldu.
Üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldırmak amacıyla çıkarılan Anayasa değişiklikleri de çare olmadı. Rektörler ve MHP ısrarla “tuzak” olan YÖK Kanununun ek 17. maddesinin çıkmasını istiyor. AKP ise, bir “değiştirelim”, bir “değiştirmeyelim” diyerek kararsızlık gösteriyor. Şimdilerde ise, Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak sonuca göre karar vereceklerini söylüyor. Danıştay’ın kararından sonra da karışıklık devam ediyor.
* * *
İşte bütün bu konular, başka konular gündemde tutularak unutturulmaya çalışılıyor. Önce üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişikliği, peşinden sınır ötesi kara harekâtı, şimdi AKP’nin kapatılma dâvâsı ile millete “cambaza bak” denilmeye çalışılıyor. Bu konular bir türlü gündeme getirilmeden, dikkatler başka tarafa çekilmeye çalışılsa da millet “cambaza” değil, artık gerçeklere bakıyor. Teknolojinin bu kadar ilerlediği, bütün bilgilerin her an herkesin elinde olabildiği bir çağda milleti cambazla kandırmak artık mümkün değil. Her şey milletin gözü önünde olup bitiyor ve millet artık kanmıyor. Zira millet, bu saydıklarımızı hayatının her alanında yaşıyor.
Bu yüzden de bütün meseleler aynı anda ele alınıp, bahaneler üretmeden meselelere çözüm yollarının aranması gerekiyor. Bu sorunların çözümlerinin hep birbirleri ile bağlantılı olduğu unutulmamalı…
Bütün sorunların çözümü, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlüklerden geçiyor. Bu arada AB konusu da artık bir an önce raftan indirilmesi gerekiyor.
22.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|