Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Deccal avcıları



SSCB’nin iki inanç ekseni arasında eriyip dağıldığını biliyorduk. Doğu’da Afganistan Batı’da Polonya ekseni. Bununla birlikte, SSCB’yi dağıtan iradenin ve bunu temsil eden Gorbaçov’un dindarlık yönüne tam vakıf değildik. Gorbaçov’un eşi Raisa’nın üniversite yıllarında dine eğilimli ve düşkün olduğuna dair rivayetler vardı. İlk kez bu hususta SSCB’yi yıkan iradenin dinî eğilimlerini daha yakından tanıma fırsatı bulduk. Perestroika’nın manevi zeminini bize İtalyan gazetesi La Stampa duyurdu. La Stampa vasıtasıyla Raisa’nın ailesinin trajik sonunu öğreniyoruz. Ailesi evlerinde dinî ikonlar ve figürler bulundurduğu için İkinci Dünmya Savaşı sırasında hunharca katledilmişler. Raisa’nın ebeveyni gerçekten de dine derin hissî bağlarla bağlıymışlar. Elbette bu durum Raisa ve eşi Gorbaçov’un vicdanlarının derinlerinde yankılanmış ve makes bulmuş olmalıdır. Bulmaması da mümkün değildir. Bundan dolayı zor günlerde kendisini panteist ve ateist olarak tanıtmış ve tabiata tapınıyorum (nature is my god) demiş olsa da içten içe inancın korunu muhafaza etmiş.

Hazreti İbrahim Aleyhisselam’ın mağaradaki durumu gibi. Aya güneşe ve yıldızlara perestiş ettikten sonra ‘la ühibbi’l afilin’ yani ‘kaybolanları sevmem’ ve ‘onları Allah’tan başka Rab edinmem’ demiştir. Gorbaçov da karanlık günlerinde ve komünizm döneminde aynı şeyleri söylemiş ve ardından da fıtratına ve dine geri dönmüştür. Bu itibarla, komünizm dönemi Gorbaçov için İbrahim’in mağarası devresi olmuştur. Manevî zemini ve manevî Perestroika olmasaydı Gorbaçov kesinlikle yağdan kıl çekercesine komünizmi bertaraf edemezdi. Deccal avcılığı kaderiymiş ve kaderi de onu bulmuş. Gorbaçov, torunu İrina ile birlikte İtalya’yı ziyareti sırasında kendisi için gerçek bir aziz olan Assisi’li Francis’i ziyaret etmiş ve bu ziyaret La Stampa tarafından ‘manevi Perestroika ‘olarak tebcil ediliyor. Torunuyla birlikte Francis’in kabrini ziyaretinde yarım saat boyunca saygısından dolayı kabrinin başında dizlerinin üzerine kapaklanmış.

***

Ziyaretinin akabinde de şunları söylemiştir: “Onun hikâyesi, hayatımda temel rol oynadı ve bana ışık tuttu ve ilham verdi...” Gorbaçov Aziz Francis’i ikinci bir İsa olarak görüyor. La Stampa ‘Kendisini kamu önünde ateist olarak tanımlayan Gorbaçov meğerse gerçekte ve gizliden gizliye mü’minmiş” diye yazıyor. Bilindiği gibi, 1989 yılında Papa John Paul ile görüşmüş ve onunla dinî sohbette bulunmuştu. Ayetullah Humeyni de Şevardnadze ile kendisine bir mektup göndermiş ve mektubunda Muhyiddin Arabi’ye göndermeler yapmıştı. Kendisi de bir dindar olan ve SSCB’ye karşı Afgan Mücahidlerini destekleyen ve onları ‘Allah’ın savaşçıları’ olarak tanımlayan Reagan da Gorbaçov için hüsnü şehadette bulunmuştu. Ona göre Gorbaçov samimi bir dindardı.

Gorbaçov’un hayranı olduğu Aziz Francis 12’nci yüzyılda yaşamış Batı’nın Yunus Emre’sidir. Assisi’ye dönmeden ve kendisini tamamen dine vermeden önce şairlik yapmış ve avare yaşamıştır. Hayatının ilk dönemlerinde sufiyane ve safiyane bir hayat sürmüş ve takaşşuf dedikleri çile çıkarmış ve rindane bir hayat sürmüştür. Dünyadan elini eteğini çekmiş ve aynen Şah-ı Geylanî gibi kendisini vahşi tabiatın içine atmış ve öyle yaşamıştır. Bu arada cüzzamlılara da hastabakıcılık yapmıştır. Daha sonra da rahip olmuştur. Fakir fukaraya yardım etmiş ve paralarını Robin Hood gibi dilencilerle paylaşmıştır. Gorbaçov onun etkisiyle alâkalı şunları söylüyor: “Onun üzerinden kiliseye, dine ulaştım. Bu açıdan kabrini ziyaret etmem benim için bir minnet ve şükran borcuydu...”

Demek ki, komünizm din ve dindarlık üzerinden yıkılmış ve 1991 yılında Komünizmin yıkılması Deccalizm düzenlerinden birisinin yıkılmasıdır.

***

Bir de Deccalizmin garbi yüzü veya batılı ayağı var. Şarklı ve doğulu bir yüzü olduğu gibi batılı bir yüzü daha vardır. Leyla Umar Cumhuriyetin kurulmasında ve tek parti sisteminin benimsenmesinde Mustafa Kemal ile Lenin’in münasebetlerinin bir payının ve katkısının olduğunu söyler. Evet, o ruh kimi zaman Neoconların fikir babası ve ateist Strausse ve onun talebelerinde yaşamaktadır. Türkiye’deki bütün darbelerin gerisinde bu izi görmek mümkündür. Richard Perle, Bernard Lewis bunlar arasındadır. Hatta Bernard Lewis, Huntington gibi porovokatör teorisyenlerden birisidir. Kendisi de Neocon cereyan içinde olmasına rağmen Francis Fukuyama bile Le Nouvel Observateur dergisinde Türkiye’de uygulanan laiklik modelinin Batı’da olmadığını ve Sovyet tipi bir laiklik oldu tespitini yapmıştır. Peki, bugün bu tip laikliği kim savunuyor? 28 Şubat sürecinin fikri mimarlarından birisi olan (İslâm’ın siyasî dili kitabı Milli Görüş çizgisindeki dönemin partisinin kapatılma gerekçesi olmuştu) Bernard Lewis Türk laikliğini İslâm dünyası için ideal bir laiklik türü ve modeli olarak görmektedir. Wolfowitz gibiler bu modeli Irak’a ve bütün BOP bölgesine uygulamak istiyorlardı. Bu yüzden şimdi AKP’yi BOP üzerinden yargılamak isteyenler aslında sanık sandalyesine kendileri oturmalıdırlar. Hatta Richard Perle’ün kalem ortağı olan David Frum da 50 yıldan beri İslâm dünyasına bu modeli ihraç ve tatbik etmeye çalıştıklarını söylemiştir. Fukuyama ise bu tarz Sovyet-Türk tipi laikliğin İslâm dünyasına yayılması fikrine karşı olduğunu ve bu sebeple Lewis ile aynı görüşü paylaşmadıklarını ifade etmiştir. 1991’de din üzerinden yıkılan Komünizm ile Deccalizmin ayaklarından birisi kırıldı ve yıkıldı ise de ikinci ayak ancak Neoconların ve Bernard Lewis gibi teorisyenlerin gitmesiyle ve tamamen ortadan kalkmasıyla yıkılacaktır. Sıra ikinci ayağın kırılmasına geldi. Irak üzerinden modellerini genişletmek ve İslâm dünyasına yaymak istiyorlardı ama Irak’ta nal toplayarak can çekişme devresine girdiler. Her yerde gerileme halindeler. Çoğu gitti azı kaldı.

21.03.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.03.2008) - Son döngü

  (19.03.2008) - Son hamle

  (18.03.2008) - ‘Özensiz ve gayri ciddî’

  (17.03.2008) - Pişmanlar yeniden sahnede

  (16.03.2008) - Kum ile kum saatinin ilişkisi

  (14.03.2008) - Boru paçalar, kaşınan hocalar

  (13.03.2008) - İdam coşkusu

  (12.03.2008) - Herakl’in kehaneti

  (11.03.2008) - 8 Mart tuhfesi

  (10.03.2008) - İlzam ve iltizam

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri