Bekir Bey: “Tecvit kurallarını belirleyen kimlerdir?”
Tecvid, Kur’ân’ı okurken harflerin hakkını vermek, harfleri mahreç ve aslına uygun olarak okumak demektir. Tecvid kuralları, Hazret-i Cebrail’in (as) Peygamber Efendimiz’e (asm) Kur’ân’ı nazil buyurduğu–tâbir caizse—şivedir. Yani Cebrail (as) Kur’ân’ı âyet âyet indirirken nasıl okumuşsa, harflerin boğazdan çıkış biçimlerini nasıl göstermişse, harfleri hangi gırtlak, hançere, boğaz ve ağız sesi ile okumuşsa, Peygamber Efendimiz’e (asm) Kur’ân’ı vahy ederken nasıl kıraat etmişse, bütün bu okuyuş ve kıraat biçimleri Tecvid kuralları olarak tesbit edilmiş ve bir araya toplanmıştır. Yani “Tecvid” adı altında öğretilen okuyuş kuralları Hazret-i Cebrail’den (as) Peygamber Efendimiz’e (asm) intikal eden okuyuş biçimlerinden ve kurallarından başka bir şey değildir.
Kur’ân’ın tecvid kuralları ile nazil olduğunu yine Kur’ân’dan öğreniyoruz: “Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık. Onu tertil üzere indirdik.”1 Bir diğer âyette Cenâb-ı Hak, Kur’ân’ı tecvid üzere okumayı şöyle emreder: “Kur’ân’ı açık açık, tâne tâne, tertil ile oku.”2
Âyetlerde geçen tertilin ne olduğu sorulduğunda Hazret-i Ali (ra) şöyle cevap vermiştir: “Tertil, harflerin tecvidini, sıfatlarını, okuyuş biçimlerini, mahreç özelliklerini ve vakıfları bilmek demektir.”
Kur’ân’ı hatasız okuyacak kadar tecvid bilmek her Müslüman için farzdır.
Ancak Allah hiç kimseye güç yetiremediği bir teklif yüklememiştir. Kişi, gerek dilindeki bir konuşma ârızasından dolayı, gerekse kendisine öğretecek bir kimse veya imkân bulamadığından dolayı tecvidi öğrenmemişse Allah katında mâzurdur, mes’ûl değildir.
Fakat elinde öğrenme ve uygulama imkânı olduğu halde sırf ihmalkârlıktan dolayı öğrenmeyen veya öğrenip unutan, ya da öğrendiği halde Kur’ân’ı tecvid üzere okumayan mes’ûldür.
***
Mustafa Bey: “Evin içinde veya terasta köpek beslemenin mahzurları var mıdır? Varsa nelerdir? Nelere dikkat etmeliyiz? Köpeğin temas ettiği elbiseyle namaz kılınır mı?”
Allah Resûlü (asm) faydalanma amacı olmaksızın köpek barındırmayı, bilhassa köpeklerin evlerin içine alınmasını yasaklamıştır.3 Fakat bunun dışında; koyun, ziraat, koruma, bekçilik veya av köpeği olarak köpeklerden faydalanmaya izin vermiştir.4
Evin yeri ve konumu itibariyle ihtiyaç duyulduğunda, hırsızlara, arsızlara veya güvensiz kişilere karşı evi koruması ya da caydırıcı bir tedbir olması amacıyla evin terasında veya bahçesinde (mümkünse özel kulübesinde olması daha evlâdır) köpek barındırmakta bir sakınca yoktur. Bu durumda şu hususlara dikkat edilmelidir:
1- Bakımına ve beslenmesine özen gösterilmeli, hayvana eziyet edilmemelidir.
2- Evin içine alınmamalıdır.
3- Aşısı zamanında yaptırılmalı, periyodik aralıklarla sıhhî kontrolden geçirilmelidir.
4- Beslenme kabı kendine özgü olmalı, evin mutfağının kaplarına karıştırılmamalıdır.
5- Köpeğin salyası, idrârı, dışkısı ve diğer sıvılarından sakınmalıdır. Köpeğe ait sıvılar ağır necistir. El ayasından fazla miktarı elbiseye bulaşması halinde iyice yıkanmadan namazın sıhhatine manidir. Fakat köpeğin kuru vücudunun elbiseye temasında bir sakınca yoktur; namaza mani değildir.
Bu şartlara riayet etmek kaydıyla, köpeklerin keşfedilen muhtelif kabiliyetlerinden veya eğitimle ortaya çıkarılan çeşitli yeteneklerinden faydalanmak mubahtır; bir sakınca yoktur.
Dipnotlar:
1- Furkan Sûresi, 25/32
2- Müzemmil Sûresi, 73/4
3- Buhârî, Hars, 1046
4- Buhârî, Hars, 1047, 1048
21.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|