Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Kum ile kum saatinin ilişkisi



2 Mart tarihinde Bursa’ya gittiğimde kitap fuarı vardı ve fuarda Vural Savaş’ı, kitaplarını imzalarken gördüm. Yargıçken yaptıklarını yazar olarak sürdürüyordu. Tam bir sivil darbe çığırtkanlığı içindeydi. Teğet geçtim. Ama bir kitabı dikkatimi çekti: “AKP çoktan kapatılmalıydı”. Nitekim çok geçmeden ard arda yargı darbeleri inmeye başladı. Siftahı Danıştay’da Tansel Çölaşan yaptı ve o da Oktay Ekşi ve benzerleri gibi Menderes’i kötüleyip 27 Mayıs’a medihnameler düzdü ve göndermeler yaptı.

Hemen aynı günlerde yine Danıştay, Meclis’in kararını ‘yürütmeyi durdurma’ ile askıya aldı. Dolayısıyla Hürriyet’in komutu hayata geçirildi: “411 el kaosa kalktı.” Bu kararın üniversitelerde büyük ekseriyetle uygulanması devlet kurumlarında hükümetin yapayalnızlığını gösterdi. Bunlar turnusol kâğıdı gibi kararlar. Kimin nerede durduğunu gösteriyor. Aynı gün gazetelerde YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın sıkıntılı olduğu ifade edildi. Adam bence bu makama seçildiği için çoktan pişman olmuştur bile. Arkasında kimse yok. Olsa ne olacak ki? Cumhurbaşkanı ve başbakan da dahil 71 kişi yasaklılık süreciyle karşı karşıya. Yusuf Ziya Özcan tamamen yalnız bırakılmıştı. Hükümet bir şey yapıyor, ama işi sıkı tutamıyor ve gerisini getiremiyor. Yaptığı icraatlar tamamen yasak savma kabilinden ve göstermelik. Sadece rantiye alanında başarılıydı o da etik ve ahlâktan yoksun olarak. Sonunda ‘yargı darbesi’ AKP için kapatma dâvâsı açtı.

Vural Savaş için gecikmiş olsa da yine de onun 28 Şubat çizgisi depreşti. Aslında 2+2+2 icraatını gösteriyor. Zira, 28 Şubat süreci değişmediği gibi aktörleri de yeniden boy gösterdi. Neden bu fasit daire aşılamıyor? Siviller ciddî değil de ondan. Zira hâlâ Menderes veya sonraki darbelerin hesabı sorulmadı, sorulamadı. Hesabı sorulmaması bir tarafa, yapanların yanına kâr kaldı ve sürekli olarak Demokles’in kılıcı gibi karşılarına 27 Mayıs silüeti çıkarılıyor. 27 Mayıs emsal olmaya devam ediyor. Eski deyimle bu bir ‘işhar-ı silâh’tır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya 2+2+2 sürecinde Vural Savaş’ın halefi sayılabilecek Abdurrahman Yalçınkaya gayet sürpriz, hem de şok edici bir biçimde AKP için kapatma dâvâsı açmıştır. Peki olaya nasıl bakmalı? Olay kesinlikle sadece ordu içinde değil, yargı içinde de darbeci bir zihniyetin varlığını gösteriyor. Hukuku içlerine sindiremeyen bir zümre her tarafta var. Zaten TESEV’in gazetelerde yer alan araştırmalarına göre Türkiye’de yargıçların yüzde 70’i kanun ile devlet çıkarları karşı karşıya geldiğinde (veya onlara göre böyle bir izlenim alındığında) güçlüden yana çıkıyor ve hukukun yanında değil de devletin yanında yer alıyor. Peki, yargı hukuk tanımazsa kim tanır? Dolayısıyla ortada garip bir durum var. Garip durumlardan ilki, Tansel Çölaşan’ın 27 Mayıs darbesine alkış tutması ve idamları halkın coşkuyla karşıladığını söylemesine mukabil yargıdan tepki gelmeyişidir.

***

Aslında ikinci bir misal de ‘yürütmeyi durdurma’ suretinde bir yargı darbesi olarak nitelendirilen Danıştay kararının neredeyse bütün üniversiteler tarafından dikkate alınmasıdır. Hükümet şahsî gayretiyle bunun önüne geçmeye çalışmış, ama muvaffak olamamıştır. Sadece iki üniversite bu karara iltifat etmemiştir; Sakarya ve Konya Selçuk Üniversitesi. Hatırlatmadan geçmeyelim, Şahin Filiz’in görev yaptığı üniversite.

Aslında buradan baktığımızda, AKP süreçte bir çok hata yapmıştır. Bunlardan birisi, Başbakan’ın Madrid konuşması olmuştu. Bu konuşma yersizliği bir tarafa sözkonusu süreci tetiklemiştir. Son süreçte ordu taraf olmadı ve orduyu kışkırtanlar da amaçlarına ulaşamadılar. Ama bu defa darbe girişimi başka bir noktadan patlak verdi. Nüksetti. Dost acı söylermiş. Bu açıdan AKP’ye sitemim var. AKP’nin iler tutar bir politikası yoktu. Belediyeler hizmet yeri olmaktan çıkalı çok oldu. Şimdi sadece basınla münasebetlerini iyi tutmaya özen gösteriyorlar. Halkla ilişkileri de odun kömür yardımından ibaret. Balık veriyorlar, ama balık tutmasını öğretmiyorlar. Hizmetlerinde bir gözboyama ve sığlık var.

***

Ekonomide ise mikro dengeler hiç bu kadar bozulmamıştı. Daha bir akşam önce bir esnafa sordum, ‘acaba altı ay dayanabilir miyiz?’ diye iç geçiriyordu. Oyu halktan alıyor hizmeti zenginlere götürüyordu. O da oturduğu tabana yabancılaşıyor veya bindiği dalı kesiyordu. AKP’nin ekonomi politiği şöyle formüle edilebilir: Vergiyi tabana, serveti tavana yay.

Bununla birlikte, sistemle AKP’nin ilişkisi kum ile kum saati ilişkisinden ibarettir. AKP’ye darbe kendi zeminlerine ölümcül bir darbe olacaktır. AKP biten siyasetin son adresi ve aracıydı. Darbeciler de Türkiye’nin makro dengeleriyle oynuyorlar. Yenilen pehlivan doymazmış; darbeyle geliyor ve sandıkla gidiyorlar. Kapatma dâvâsının açıldığı güne denk düşen bir başka tarih de 14.03.2003 tarihi. Bu tarih ikinci AKP iktidarının kuruluş tarihi. Yani Tayyip Erdoğan’ın ilk kez Başbakan olduğu tarih. Evet bu defa hakem halk ve düdük de onda. Makro dengelerle oynayanlar halkı yabana atmasınlar. Düdüğü her an çalabilir ve bıktırıcı oyuna bir nihayet verebilir..

16.03.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.03.2008) - Boru paçalar, kaşınan hocalar

  (13.03.2008) - İdam coşkusu

  (12.03.2008) - Herakl’in kehaneti

  (11.03.2008) - 8 Mart tuhfesi

  (10.03.2008) - İlzam ve iltizam

  (09.03.2008) - İkinci ifsad

  (07.03.2008) - Irak bahane...

  (06.03.2008) - Refahyol komplosundan Hamas komplosuna

  (05.03.2008) - İslâm’ın cezalandırıldığı yüzyıl

  (04.03.2008) - Nakba’dan şoah’a

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri