İnsanlık, sevgi ile ancak karanlık vartalardan kendini kurtarabilir. Hayat sevgi ile ancak ehemmiyet kazanabilir. Sevgi, güzelliklerin üzerindeki karanlık perdeleri kaldırır. Bütün doğrulukların ve doğruların temelinde sevgi bulunmaktadır. Zira Kâinatın Yaratıcısı, varlıklar arasındaki dayanışmanın temelini sevgi ile atmıştır.
Birbirlerini sevenler ancak birbirlerine yardım edebilirler. Birbirlerini sevenler ancak işbirliği içinde ortak hedeflerine varabilirler. Bu sebepledir ki sevgiyi lâyık olana verenlerin kazanacağı bir imtihan meydanına atılmış insanoğlu. Seven ve sevgiyle istenen hedeflere kavuşabilenler kazanıyor, sevgiyi unutup sevgisizlikle ortalığı velveleye verenler kaybediyor.
Âlemlerin Rabbinin sevgiyi, Ona isyan eden şeytanın ise husûmeti tavsiye ettiği bir hayat seyri içinde, insanların bir kısmı sevgiyi esas almakta, bir kısmı da husûmet askerlerinden medet ummaktadır. Böylece varlıklardaki bütün sevgilerin, kendisindeki muhabbetin ancak küçük bir lem'ası olabilen Rabbimiz, her zaman sevgi ile hareket edenlerin, her zaman sevginin beslediği nizam ve intizamdan yana olanların yanında olmuştur ve olacaktır.
Sevginin gerçek mecrasını bulanlar ebedî saadetlere kavuşacakken, husûmetlerle hayatı çekilmez hale getirenleri de ebedî şekavetler beklemektedir. Çünkü Kâinatın Hâlıkı, insanları, sevgiyle kendisini tanıyıp, muhabbetle kendisine kulluk etsinler diye yaratmıştır. Rabb-i Rahim sadece sevginin düşmanlarına husûmet etmemizi istemektedir.
Şeytan ve avanesi ise sevginin düşmanıdır. O lânetlenmiş güruhun en büyük hedefi, husûmet tohumlarını insanların arasına atmak ve bu tohumların yeşermesi için gereken şartların meydana gelmesine ön ayak olmaktır. Bu durum bize gösteriyor ki, bu geçici hayattaki en büyük mücadele sevgiyi besleyen duygular ile husûmeti doğuran düşünce ve faaliyetler arasında cereyan etmektedir.
Sevgiyi besleyen duyguların başında Allah’ı tanımak ve Ona ibadet etmek gelirken, sevgisizliği besleyen duyguların başında da imansızlık, şirk ve küfür duyguları bulunmaktadır. Sevgi bütün varlıkların görevlerini en iyi bir şekilde yapmalarını gerektirirken, husûmet ise varlıklardaki insicamı bozmakta, vazifelilerin görevlerini ihmal etmesine sebep olmaktadır.
Kur’ân-ı Azimüşşân sevgi kaynağı olduğu gibi, Kur’ân’a ve hükümlerine yapılan her türlü saygısızlık da insanı düşman duygulara esir eder. Çünkü İlâhî kelâm olan Kur’ân sevginin yolunu şuur sahiplerine göstermek için gönderilmiştir. Bu yüce kitabı geçici dünya hayatında kendilerine rehber edinenler, hem Rabb-i Rahime muhabbetlerini tevcih edecek, hem de Rabb-i Rahimin muhabbetine mazhar olacaklardır.
Rabb-i Rahim “Habibim” dediği Resûl-i Ekrem’i (asm), İlâhî sevgilerin yeryüzündeki varlıklarda tecellisini göstermek için görevlendirmiştir. O yüce Resûl, insanı insan eden duyguların hayata en güzel bir şekilde geçirilmesinin en mükemmel bir örneği olarak yeryüzünü şereflendirmiştir. İşte bu kâmil insanı tanımak, onun sünnet-i seniyesini hayata geçirmek sevgilerin hayata geçmesine sebep olmakta, o yüce insana cephe almak, onun insanlara mükemmel bir örnek olan yaşayışını örnek almamak da sevgisizliğin, düşmanlıkların yayılmasına sebep olmaktadır.
Bütün iyiliklerin temelinde İlâhî muhabbet varken, bütün sevgisizliklerin, bütün düşman duyguların temelinde şeytanî husûmetler bulunmaktadır. Muhabbetlerin kaynağı iman iken, düşmanlıkların kaynağı da imansızlıktır. Sevgi ve ibadet birbirini tamamlarken, sevgisizlik ve isyan kol kola büyük tahribatlara yol açmaktadırlar.
Hep görüyoruz ki, iman ve Kur’ân’ın sevgi pınarlarından âb-ı hayat içemeyenler husûmetin zehir gibi öldürücü olan sularıyla susuzluklarını gidermeye çalışmaktadırlar. Bazen bu zehirlenenlerin bir kısmı uyanıp sevgi pınarlarına yönelmekte ve geçmişlerinden dolayı pişmanlık göstermektedirler. Uyanmayanlar ise kendileri gibi olmayanları kendi karanlık vadilerine çekmeye çalışmakta, kendi davetlerine uymayanlara karşı da husûmet askerlerini devreye sokmaktadırlar. Sevgi ehli bu geçici dünyada bazı sıkıntılara maruz kalsa da, sabırla düşman duyguları terk etmemekte ısrar eden zalimlerin Cehenneme yuvarlanacakları günü beklemektedirler...
11.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|