Bugün bütün dünyada Havva’nın kızları konuşuluyor…
Kadınların erkeklerle eşitliği, kadınlara yapılan haksızlıklar seminerler, paneller, gazete ekleri, TV-radyo programlarında gündemin ilk sıralarında… (“Madem eşitiz, neden erkekler günü yok?” sorusunun cevabı ayrı bir konu.)
Oysa ki kaliteli ve donanımlı insan olmanın kadını ve erkeği yok. Önce iyi bir insan olmak, mükemmel bir kimlik kazanmaya çalışmak gerekiyor…
Bu noktada da anne babalara önemli bir iş düşüyor: Çocuklarını, hele de kızlarını iyi yetiştirmek. Çünkü kız çocuklar hem geleceğin anneleri, hem de fıtraten erkeklere göre daha hassas ve zayıf olduklarından merhamet ve himayeye çok daha fazla muhtaçlar!
Bu konuda anne babaların kız çocuklarına yapacakları en büyük iyilik ve vazife, en yüksek lütuf onları ilim sahibi şahsiyetler olarak yetiştirmek.
Ebeveynler, ilimlerin en büyüğü olan iman ilmini kızlarına etkili bir şekilde öğretmenin yollarını arayıp bulmak zorundalar. Bilim ve teknolojinin alabildiğine geliştiği günümüz şartlarında aslında bu o kadar da zor değil…
Böylelikle sevimli kızlarına en büyük mirası da bırakmış olacaklar.
Hem dünyada, hem de ahirette huzurun anahtarı iman ilmi değil midir?
Evet, İslâmiyet’e lâyık bir edep, terbiye ve ahlâkla yetiştirilen kız çocuklar, toplumun da aydınlık geleceğinin teminatı hükmünde.
Kadınların eğitimi
Kadınların eğitimi önemli derken, konuyu “çene altı demokrasi” tartışmalarına sebep olan üniversitelerdeki başörtüsü yasağı ile sınırlandırmak mümkün değil. Eğitim kız olsun, erkek olsun bütün hayatı kuşatıp kucaklayan ve beşikten mezara kadar devam eden bir süreç şüphesiz.
Varsayalım ki...
Kadının eğitim problemini üniversiteye gidip gitmemek ile sınırlandırdığımızı varsayalım. Bakın tablo dünya ölçeğinde nasıl.
İşte eğitimdeki hâl-i pürmelâlimiz:
30 OECD (Ekonomik İşbirliği ve Gelişme Teşkilâtı) ülkesi arasında yükseköğrenim görme oranı açısından Türkiye kadınlarda sonuncu sırada. Erkeklerde ise sondan ikinci sıradayız. 25–64 yaş grubundaki kadınların sadece yüzde 7’si yükseköğrenim mezunu. OECD ortalaması ise yüzde 24,8. (26 Şubat 2008, Radikal gazetesi)
Yani ülke çapında “Haydi kızlar okula!” kampanyaları düzenleyip, “Siz örtülüler şu tarafa” demek ikiyüzlülüğü, riyakârlığı hiçbir çözüm getirmiyor!
“Ne İsa’ya, ne Musa’ya yarandı!” sözü bu gibi haller için söylenmiş olsa gerek!
Kaht-ı ricâl
Eskimez eskilerin tabiriyle adam yokluğu. Hani düşünür Diyojen’i halka ibret olsun diye gündüz vakti elinde fenerle dolaştıran sır…
Kaliteli ve donanımlı insan yetiştirmek zor, emek isteyen bir süreç. Tarihin her devrinde yatırımları insan yetiştirmeye, eğitime yönlendirmek düşünen, geleceği gören basiretli insanların en büyük problemi olmuş.
Tıpkı Hz. Ömer gibi…
Bir gün Sahabelerle yaptığı sohbette Hz. Ömer (ra) “İslâma nasıl hizmet etmek isterdiniz?” sorusunu sorduğunda herkesten farklı cevaplar gelir. Kimi “ev dolusu para”dan, kimi “yol ve köprü yapmak”tan, kimi “fakirlere yardım” dan bahseder. Hz. Ömer (ra) ise “İslâma hizmet için önce iyi insan yetiştirmek gerekir” diyerek kaliteli ve donanımlı insan yetiştirmenin her devirde İslâma hizmetin belkemiğini oluşturacağına dikkati çeker.
Gerçekten de toplumların en zarûrî ihtiyacı kabiliyetli, işinin ehli, becerikli, fedakâr insanlardır… Kadın olsun erkek olsun bütün gayret ve himmetimizi bu konuda teksif edip yoğunlaştırmalıyız.
Kendimize olan saygımız, milletimize olan borcumuz, her şeyden önemlisi Rabbimize verdiğimiz ahdimiz bunu gerektirir…
Altın prensiplerden…
• Cenâb-ı Hak, kadınlara lütuf ve ihsan, hayır ve itidalle muâmele etmemizi emreder. Zira onlar, anneleriniz, kızlarınız ve halalarınızdır. Onlara ne kadar lütfetseniz lâyıktır.
• Peygamberimiz (asm) “Ümmetimin en hayırlısı, ailesine en hayırlı olandır” buyurur.
• Kadına yardım ediniz.
• Kadın erkeğin esiri değil, fakat âmiri ve emîri de değildir. Yalnız eşidir, refikasıdır.
• Bir millet erkekle terakkî eder, kadınla tekâmül eder. Yuvayı kadın kurar. Erkeği yuvaya bağlayan, kadındır.
• Resûl-i Ekrem Efendimiz kadının din, namus, şeref ve hukukuna büyük ehemmiyet verirdi. Onlara rikkat ve şefkatle muamele buyururlardı. Kadınların hislerindeki inceliği, serîütteessür olduklarını, kalplerindeki hassasiyeti ve merhameti çok iyi bildiğinden, gönüllerini incitmemek için, dikkat gösterir ve hanımların haksız yere kalplerinin kırılmaması hususunda tavsiyelerde bulunurlardı.
• Peygamberimiz (asm) buyururdu ki: “Kadın, Allah’ın kullarına en büyük hediyesidir. Allah’tan korkun, onlara zulüm ve eziyet etmeyin, onları ihmal eylemeyin.”
• Peygamber Efendimiz (asm) buyurur ki: “Üç kız çocuğuna nâil olup da, onlara, kendilerine muhtaç olmayacakları zamana kadar infak ve ihsanda bulunan, nafakalarını temin eden kimseye Cenâb-ı Hak, Cennetini vacip kılmıştır. Meğer ki o kimse affedilmeyecek büyük bir günah işlememiş olsun veya böyle bir amelde bulunmasın.”
(Zübeyir Gündüzalp, Altın Prensipler)
08.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|