Ne gariptir şu insanoğlu! Yediği, içtiği, giydiği, kullandığı her şeyin en iyi, en güzel olmasını ister, bunun için gerekli gayreti gösterir de kendisinin en iyi, en güzel, en mükemmel bir kişi olması gerçeğini göz ardı eder. Oysa insanın iyi, mükemmel olması hiçbir şeyin iyi ve mükemmel olmasıyla kıyas edilmez. Hem dünya, hem de ahiret için önemli olan budur.
Resûlullahın (asm) en büyük hedefi de ideal, mükemmel, olgun insan yetiştirmekti. Böyle insanların, insanların en iyileri olduğuna parmak basarlardı. Birgün Ashabına, “Size en hayırlılarınızın kimler olduğunu bildireyim mi?” diye sormuşlardı. Onlar da kulak kesilip, “Buyur ya Resûlallah” demişlerdi. Kâinatın Efendisi (asm) buyurmuşlardı ki: “En hayırlılarınız, ömrü uzun ve ahlâkı güzel olanlarınızdır.”1
Ahlâkı güzel olanlara doyum olmaz. Onlar en leziz meyve ve en nefis yemeklerden daha lezizdirler. Böyle insanlar dünyada Efendimizin (asm) etrafını sarmışlar, Kıyamet gününde de onun en yakınında bulunacaklardır. Birgün de bu hususa dikkat çekmişlerdi Allah Resûlü (asm). “Size en çok sevdiğim ve Kıyamet gününde bana en yakın olan kimseyi bildireyim mi?” diye sormuşlardı.
Resûlullahın (asm) hem en çok sevdiği insan, hem de ona en yakın kimse olabilmek kadar önemli ne olabilirdi? Çarpılmışa döndü Sahabe. Kim Resûlullahın (asm) en çok sevdiği ve Kıyamet gününde ona en yakın kimse olmak istemezdi! Sesleri çıkmaz oldu. İkinci, üçüncü defa tekrarladı sorusunu Allah Resûlü (asm). O şokun etkisinden kurtulmuş olmalılar ki, “Evet, ya Resûlallah, haber ver” dediler. Kâinatın Efendisi (asm) buyurdular ki: “Ahlâkı en güzel olandır.”2
Ahlâk her şey yaşlandığı, eskidiği, yıprandığı halde yaşlanmayan, eskimeyen, yıpranmayan en büyük hazine. İnsana gerçek değer kazandıran bir hakikat.
Sevgi, saygı, şefkat, yardımlaşma, dayanışma, cömertlik, diğergamlık, hoşgörü, adalet gibi güzel hasletlerle donanmış insanlar kadar dünyada değerli başka ne vardır? Böyle insanlar sahip oldukları güzellikleri hep başkalarıyla paylaşmak isterler. Güzellikler herkesin olsun anlayışındadırlar. Bunlar gerçek mü’min ve hayatın tadını almış insanlardır. Şu hadis-i şerif ne güzel anlatır böyle insanların vasıflarını: “Hiçbiriniz, kendisi için istediğini, diğer bir din kardeşi için de istemedikçe tam iman etmiş olmaz.”3
Demek tam iman etmek güzel ahlâkla bir arada bulunuyor.
Dipnotlar:
1- Fethu’r-Rabbanî, 19:74 (Hadis no: 1.)
2- A.g.e., 19:75 (Hadis no: 6.)
3- Buharî, İman: 13; Nesei, İman: 33; Müslim, İman: 71.
08.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|