Abdullah Bey:
*“İktisat nedir? Dinimizde iktisat etmenin yeri ve önemi nedir?”
Sözlükte tutumlu olma, tasarruf, biriktirme, artırma, aşırılıklardan uzak durma, orta yolda olma, itidal üzere olma, uygun davranış ve hareket, ekonomik davranma mânâlarına gelen iktisat, dinimizin önemle üzerinde durduğu ve teşvik ettiği bir güzel davranış biçimidir, bir ahlâkî ve ekonomik güzelliktir.
İktisat cömertliğe, sehâvete, hayra, ikrama ters olmadığı gibi; cimrilik, pintilik, hısset ve mal tutkunluğu anlamlarında da değildir.
Kur’ân; iktisatlı ve tutumlu olmayı, aşırılıklardan kaçınmayı ve orta yoldan gitmeyi teşvik eder: “Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur’ân’ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı).—Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!”1 Bir diğer âyette ise; “Onları sağ salim karaya çıkardığımız zaman bir kısmı orta yolu tutarlar”2 buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz de (asm), “İktisad eden (tutumlu olan), aile belâsı çekmez”3 buyurmuştur.
“Yiyiniz, içiniz; fakat israf etmeyiniz”4 âyetinin tefsirinde yedi nüktede iktisadı işleyen ve iktisadı ders veren Bedîüzzaman Hazretleri, Kur’ân’ın iktisadı kesin bir dil ile emrettiğini, israftan kaçınmayı da açık biçimde yasakladığını bildirir. Bedîüzzaman’a göre, israf ve savurganlık şükre zıttır. Çünkü Allah’ın nimetlerini saçıp savurmak, onları hafife almak demektir. Oysa iktisat, yani tutumlu olmak, manevî bir şükürdür ki, Allah’ın nimetlerine karşı ticaretli bir hürmet ve saygı mânâsı taşımaktadır.5
***
Musa Bey:
*“Bizimle gönderilen selâmı yerine ulaştırmanın hükmü nedir?”
Selâmı vermek veya göndermek sünnet; verilen veya gönderilen selâmı almak “farz” hükmündedir. Selâmı taşımak da böyle bir dinî vecibeye hizmettir. Şu âyetlere bakalım:
* “Ey iman edenler, kendi ev ve odalarınızdan başka yerlere sahipleriyle birlikte olmadan ve selâm da vermeden girmeyin.”6
* “Evlere girdiğinizde evde bulunanlara Allah tarafından hoş, mübarek ve pek güzel bir sağlık dileği olmak üzere selâm verin.”7
* “Size bir selâmla selâm verildiği zaman, ona ya daha güzel bir selâm ile veya aynısıyla karşılık verin.”8
Selâm vermekle Müslüman hakkında Allah’ın huzur ve saadet vermesini dilemiş olmaktayız ki, bu mânâsıyla selâm bir Müslüman’ın Müslüman’a yapacağı fevkalâde bir iyiliği ve duâsı demektir.
Diğer yandan, selâm Allah’ın isimlerindendir. Kullarını tehlikelerden salim kılan, mahlûkatına esenlik, huzur ve selâmet veren Allahü Zülcelâl (cc), Selâm’dır9. Cenâb-ı Hakkın Kendi Zât-ı Akdes’i her türlü eksikliklerden ve noksanlıklardan salim ve münezzehtir.
Kur’ân, Cennete giren insanlara Rabb-i Rahîm’den “selâm” geleceğini ve bu selâmın onları eşsiz bir huzur ve esenliğe sevk edeceğini bildirir.10 Esasen Cennet Dârü’s-Selâm’dır, yani selâm yurdudur.
Bir tanıdığımız bizimle birisine selâm gönderdiğinde biz bu selâmın taşıyıcısı hükmündeyiz. İki dostun selâmlaşmasına vesile olmak, arada uhuvvet köprüsü olmak, dostumuzun kendi dostuna bizimle ulaşması elbette amel-i sâlihtendir. Bu durumda dostun selâmı üzerimizde dostun bir emanetidir. Bu emaneti yerine ulaştırmamız gerekir. Çünkü emaneti korumak ve riayet etmek vazifemizdir.
Dipnotlar:
1- Mâide Sûresi: 66; 2- Lokman Sûresi: 32; 3- Müsned, 1/447; 4- A’râf Sûresi: 31; 5- Lem’alar, s. 143; 6- Nûr Sûresi, 24/27;
7- Nûr Sûresi, 24/61; 8- Nisâ Sûresi, 4/86;
9- Haşr Sûresi, 59/23; 10- Yâsîn Sûresi, 36/58
08.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|