Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Faruk ÇAKIR

Kolay işi zor kılmak



Merak ettiğimden değilse de, öğrenmek niyetiyle sormak istiyorum: Acaba, devlet dairesine ‘iş’i düşüp de, işini kolayca halleden ve ‘oh’ diyen kaç kişi vardır? Mutlaka işini kolayca halleden ve memnun olanlar da vardır, ama büyük ekseriyetin sıkıntı çektiğini söyleyebiliriz.

Hani, amiyâne tâbiriyle, “İnsanın neresi ağrıyorsa, ‘can’ı oradır” denir ya, öyle de devlet dairesine işi düşen ancak gerçeklerle yüzleşebilir. ‘Vatandaş’ olarak devlet dairelerine ‘iş’i düşmeyenlerin, ‘damdan düşenler’in halini anlaması, kavraması ve dolayısı ile sıkıntılara çare bulması imkânsız değilse de çok zordur.

İfade etmek gerekir ki, sağlık konusunda önemli adımlar atıldı. Ama topyekûn düzenleme yapılamadığı için aksaklıklar devam ediyor. Fabrikanın çarkları hükmünde olan ‘iş’lerden biri aksadığında netice aksamakta ve pek çok konuda yapılan düzenleme ve iyileştirmeler neticeye ulaşılmasını engellemektedir.

Tamam, özel hastahane ya da tıp merkezleri belli şartlarda vatandaşın istifadesine açıldı. Hastahanelerde ilâç kuyrukları sona erdi. Sağlık sektöründeki diğer konularda da iyileştirmeler yapıldı. Vatandaş da bu iyileştirmelerden memnuniyetini dile getiriyor. Fakat, bu iyileştirmelerin yanı sıra, çok daha kolay yapılabilecek başka bazı iyileştirmeler nedense yapılmıyor. Basit, ama akışı tıkayan bu işler vatandaşın canını sıkmaya devam ediyor.

Yakınlarda, İstanbul’un önemli bir tıp fakültesi hastahanesine bir işimiz düştü. Eskiden ‘zor’ olan bazı işlemleri kolayca yaptırabildik, ancak basit işler can sıkıcı oldu. Çok basit şekilde halledilmesi mümkün olan ‘fotokopi’ işleri için bir iki defa hastahane dışına çıkıp, ‘eczahane’lerde fotokopi kuyruklarına girdik. Üstelik, hastahane içinde evrak işlemini yapan bölümlerde fotokopi makinaları olduğu halde, ‘Dışarda fotokopi çek, getir’ sözünü duyunca insanın asabı bozuluyor. Para ise para, pul ise pul! Niçin fotokopi çektirmek için bina dışına çıkmak zorunda kalınsın?

Hele hele, işlemlerin ‘hastahane müdürü’ tarafından tasdik edilme işlemi var ki o da ayrı bir âlem... Bir imza için binalar arasında dolaş, ara, sor ve imzalayan ‘yetkili’ evraka bile doğru dürüst bakmasın! Madem ‘formalite’ icabı imza atılıyor, aynı imza işlemin yapıldığı bölümlerde yapılamaz mı?

Hani, ‘otomasyon’a geçilmişti? Aynı otomasyon, imza işlemleri için de geçerli olmayacak mı? Oraya git imzalat, buraya git imzalat, olmadı fotokopisini çektirdikten sonra imzalat...

‘Otomasyon’a geçildiği halde ‘personel’in yeteri kadar eğitilmediği de dikkat çekiyor. Bilgisayar klavyesinde ‘harf’ arayan ‘memur’ları görünce, ‘hizmet içi eğitim’in ne kadar şart olduğunu da anlıyorsunuz.

Eskiden SSK’ya ait bir hastahanede de benzer manzaralarla karşılaştığımız için sağlıkta yapılan ‘dönüşüm’ün hedefine ulaşamadığı kanaatine sahip olduk. Bir doktorun yazdığı ‘sevk’ için, 3 defa ‘hasta sevk odası’na gidip ‘eksikler var, şunları da tamamlattır’ cevabını alıp geri dönünce herhalde başka bir düşünceye sahip olamazsınız! Doktor ve ‘personel’ arasındaki ‘meslekî çekişme’ sebebiyle vatandaş ‘ping pong topu’na dönüyor.

Özetleyelim: Devlet dairelerindeki ‘bürokrasi’ sadece sağlık sektöründe yaşanmıyor. Herkes muhatap olduğu sektörde yaşayan sıkıntıların farkında. Bu işlerin kolay olmadığını da kabul ediyoruz, ama çözümsüz olduğu iddiasına katılmıyoruz. Samimî gayretle bu meseleler kolayca halledilir. Bunun için önce ‘problem’in varlığı kabul edilsin. Yoksa, “Biz bu işleri düzene soktuk, hiçbir sıkıntı yok’ denilirse vatandaşın yaşadığı sıkıntıların farkına varılmaz.

Kolay işleri zor kılmak kimseye fayda vermez...

08.03.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.03.2008) - Şeffaflık ihtiyacı

  (06.03.2008) - ‘Barış’ para kazandırmıyor mu?

  (05.03.2008) - ‘Seçkinci’lerden bıktık!

  (04.03.2008) - Dünyaya rağmen

  (03.03.2008) - Tahrik ve baskı

  (02.03.2008) - Netice Tepesi

  (01.03.2008) - Kızlar ayrı sınıfa!

  (29.02.2008) - ‘Süreç’lerin açtığı yara

  (28.02.2008) - Bir ‘şehir efsanesi’ daha çöktü

  (27.02.2008) - Amma hukuk severlermiş!

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri