Merak ettiğimden değilse de, öğrenmek niyetiyle sormak istiyorum: Acaba, devlet dairesine ‘iş’i düşüp de, işini kolayca halleden ve ‘oh’ diyen kaç kişi vardır? Mutlaka işini kolayca halleden ve memnun olanlar da vardır, ama büyük ekseriyetin sıkıntı çektiğini söyleyebiliriz.
Hani, amiyâne tâbiriyle, “İnsanın neresi ağrıyorsa, ‘can’ı oradır” denir ya, öyle de devlet dairesine işi düşen ancak gerçeklerle yüzleşebilir. ‘Vatandaş’ olarak devlet dairelerine ‘iş’i düşmeyenlerin, ‘damdan düşenler’in halini anlaması, kavraması ve dolayısı ile sıkıntılara çare bulması imkânsız değilse de çok zordur.
İfade etmek gerekir ki, sağlık konusunda önemli adımlar atıldı. Ama topyekûn düzenleme yapılamadığı için aksaklıklar devam ediyor. Fabrikanın çarkları hükmünde olan ‘iş’lerden biri aksadığında netice aksamakta ve pek çok konuda yapılan düzenleme ve iyileştirmeler neticeye ulaşılmasını engellemektedir.
Tamam, özel hastahane ya da tıp merkezleri belli şartlarda vatandaşın istifadesine açıldı. Hastahanelerde ilâç kuyrukları sona erdi. Sağlık sektöründeki diğer konularda da iyileştirmeler yapıldı. Vatandaş da bu iyileştirmelerden memnuniyetini dile getiriyor. Fakat, bu iyileştirmelerin yanı sıra, çok daha kolay yapılabilecek başka bazı iyileştirmeler nedense yapılmıyor. Basit, ama akışı tıkayan bu işler vatandaşın canını sıkmaya devam ediyor.
Yakınlarda, İstanbul’un önemli bir tıp fakültesi hastahanesine bir işimiz düştü. Eskiden ‘zor’ olan bazı işlemleri kolayca yaptırabildik, ancak basit işler can sıkıcı oldu. Çok basit şekilde halledilmesi mümkün olan ‘fotokopi’ işleri için bir iki defa hastahane dışına çıkıp, ‘eczahane’lerde fotokopi kuyruklarına girdik. Üstelik, hastahane içinde evrak işlemini yapan bölümlerde fotokopi makinaları olduğu halde, ‘Dışarda fotokopi çek, getir’ sözünü duyunca insanın asabı bozuluyor. Para ise para, pul ise pul! Niçin fotokopi çektirmek için bina dışına çıkmak zorunda kalınsın?
Hele hele, işlemlerin ‘hastahane müdürü’ tarafından tasdik edilme işlemi var ki o da ayrı bir âlem... Bir imza için binalar arasında dolaş, ara, sor ve imzalayan ‘yetkili’ evraka bile doğru dürüst bakmasın! Madem ‘formalite’ icabı imza atılıyor, aynı imza işlemin yapıldığı bölümlerde yapılamaz mı?
Hani, ‘otomasyon’a geçilmişti? Aynı otomasyon, imza işlemleri için de geçerli olmayacak mı? Oraya git imzalat, buraya git imzalat, olmadı fotokopisini çektirdikten sonra imzalat...
‘Otomasyon’a geçildiği halde ‘personel’in yeteri kadar eğitilmediği de dikkat çekiyor. Bilgisayar klavyesinde ‘harf’ arayan ‘memur’ları görünce, ‘hizmet içi eğitim’in ne kadar şart olduğunu da anlıyorsunuz.
Eskiden SSK’ya ait bir hastahanede de benzer manzaralarla karşılaştığımız için sağlıkta yapılan ‘dönüşüm’ün hedefine ulaşamadığı kanaatine sahip olduk. Bir doktorun yazdığı ‘sevk’ için, 3 defa ‘hasta sevk odası’na gidip ‘eksikler var, şunları da tamamlattır’ cevabını alıp geri dönünce herhalde başka bir düşünceye sahip olamazsınız! Doktor ve ‘personel’ arasındaki ‘meslekî çekişme’ sebebiyle vatandaş ‘ping pong topu’na dönüyor.
Özetleyelim: Devlet dairelerindeki ‘bürokrasi’ sadece sağlık sektöründe yaşanmıyor. Herkes muhatap olduğu sektörde yaşayan sıkıntıların farkında. Bu işlerin kolay olmadığını da kabul ediyoruz, ama çözümsüz olduğu iddiasına katılmıyoruz. Samimî gayretle bu meseleler kolayca halledilir. Bunun için önce ‘problem’in varlığı kabul edilsin. Yoksa, “Biz bu işleri düzene soktuk, hiçbir sıkıntı yok’ denilirse vatandaşın yaşadığı sıkıntıların farkına varılmaz.
Kolay işleri zor kılmak kimseye fayda vermez...
08.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|