Aile müessesesi
Sekiz Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır. Oysa her gün kadınların günü olmalıdır. Bizim anlayışımızda kadın, her şeyin esasını oluşturmaktadır.
Ailede kadın temel, erkek çatıdır. Bu anlayıştandır ki; ecdadımız: “Yuvayı dişi kuş yapar. Beşiği sallayan el, cihana hükmeder. Beşiği sallayan, eşiği kollayan ve çocuğu hayata yollayan kadındır. Kadın eştir ve anadır” demişlerdir. Bu görüşler çerçevesinde olaya bakarak meselenin bir kritiğini yapma ihtiyacını duydum.
Günlük gazeteleri ve mecmuâları tetkik ettiğimiz zaman çok ciddî aile problemleriyle karşı karşıya olduğumuz bir vakıadır. Bu ciddî aile problemi sudan bahanelerle boşanmalardır. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 1989 yılı kayıtlarına göre Türkiye’de mahkeme kararıyla 24.000 ailenin boşandığı tesbit edilmiştir. 2005 yılının ortaları itibariyle resmî nikâhlı olup mahkemelere boşanmak ve ayrılmak için başvuranların dosya sayısı 185 bin civarında ve bu her yıl belli yüzdelerde artmaktadır. Bu rakam bugün çok daha vahim boyutlara ulaşmıştır. Boşanmanın ana sebeplerini araştırdığımızda bunları şöylece sıralamak mümkün:
1- Eşlerin birbirini aldatması yani zinaya tevessül etmesidir. Zina; ahlâk ve faziletin amansız hasmıdır ki, haya ve iffeti kökünden söküp atar. Zina; ırz ve namusu yaralar ve kirletir. Çünkü zina fiilini işleyenler, cemiyette itibar ve haysiyetlerini yok eder.
2- Eğitimsizliktir. Milletleri teşkil eden cemiyetler ve cemiyetlerin temelini teşkil eden aile olduğuna göre bu inanç doğrultusunda kadın ve erkek eğitilmelidir.
3- Erkek ve kadının birbirlerini tetkik etmeden ve iyice araştırmadan yapılan evlilikler ömürsüz olduğu için kısa sürede boşanmalar yaşanmaktadır.
4- Evliliği, sadece bir takım cinsî zevk ve arzularını tatmin etme şeklinde düşünüp, bir süre sonra bu zevklerin sıradanlaşması sonucu ihmallerin olması, yuvadaki huzursuzluğun kaynağını oluşturmaktadır. Bundan dolayı da sevgi ve saygı kaybolmaktadır.
5- Aileyi meydana getiren bireylerin kültür seviyelerinin farklı oluşları da geçimsizliğe, huzursuzluğa sebep olmaktadır.
6- İnanç zayıflığı, yoksulluk, sefalet ve geçim darlığı, huzursuzluk, geçimsizlik ve boşanmanın ana faktörüdür.
7- Flört, yani evlilik öncesi beraberlik, sağlıklı bir aile için hiç de uygun olmayan davranışlardan biridir. Evlenecek olan çiftin, saadetli bir hayat sürebilmesi için birbirini yakından tanıması gerekir. Ancak bu tanıma, yakın akrabalar arasında olmalıdır. Bu hususa dikkat etmeden nikâh öncesi yapılan beraberlikler sonuç itibariyle evlilikleri kısa sürede boşanmalarla sonuçlandırmaktadır. Bazı gençler: “Tanımadan mı evlenelim?” diye düşünebilirler. Bu konuda toplum hayatımızda çok farklı usûllerle yani görücü veya tanışarak evlilik gibi usûllerle evlilik yapılmaktadır. Görücü usûlü, günümüzde gericilik olarak vasıflandırılmaktadır ama hiç de öyle değildir. Çünkü dünür olacak ailelerin birbirlerini tanımaları önemlidir. Evlenecek olanların da, yanlarında birilerinin bulunması halinde görüşmelerine İslâm cevaz vermektedir. Bu konuda Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kimsenin kalbinde, bir kızı veya kadını nikâhla isteme temâyülü uyandırırsa, onu görmesinde bir sakınca yoktur.”1
Günümüzde meydana gelen boşanmaların sebepleri arasında eşlerin eğitimsizlikleri ve cahillikleri öne çıkmaktadır. Evlilik, sadece iki kişinin birlikteliğinden ibaret değildir. Evlilik, sorumluluk demektir. Evlilik, bir millet olmanın temel taşı olduğunu bilmek demektir. Evlilik, cemiyet nizamını yeniden kurmak demektir. Evlilik, cemiyet binasını inşâ etmektir. Evlilik, ebedî saadetin bir merkezi ve cennetin küçük bir numûnesi haline gelmesi demektir. Bu itibarla; erkek ve kadının birbirlerine karşı görev ve sorumluluklarını bilmeleri ve bunu hayatlarına yansıtmaları gerekmektedir.
Dipnot:
1- Hakim, Beyhâkî, c.1, s. 29, 10/40.
|