ABD’nin meşhur üniversitelerinden Harvard, Müslüman kız öğrencilerin dinî ve kültürel duyarlılıklarını dikkate alarak haftanın belirli saatlerinde, kampüsteki spor salonlarından birini yalnızca kız öğrencilere ayırdı; bu saatlerde salona erkeklerin girmesini yasakladı.
***
İsveç’in Göteborg şehrinde, havuza tesettürlü girmeleri engellenen biri Türk, iki Müslüman kadın açtıkları ‘ayrımcılık’ dâvâsını kazandı. (Yeni Asya, 04.03.2008.)
***
Batı’da, başörtülü bayanlar, üniversitelerde, iş yerlerinde, kamusal alanda rahatlıkla bulunabiliyorlar. Herhangi bir mağduriyetle karşılaştıklarında, hukuk devreye giriyor; hakları tazminatlarıyla birlikte veriliyor.
***
On binlerce hükmü ve hakikati barındıran 2100 hadisi nakleden Hz. Âişe (ra) ve pekçok sahabe kadın, ilim, fetva ile irşat vazifesinde bulunmuş. Osmanlı’da kadın içtimâî hayatın içinde.
Zira, İslâm, kadını toplumdan tecrit etmez. İlim, kadın, erkek herkese farzdır. (Bütün ilimlerin çıkış noktası Esmâ-i Hüsnâ olduğuna göre, bütün fen ilimleri din, bütün din ilimleri de fen ilmidir!) Meşrû çerçevede çalışmasını da engellemez. Kadın bağda, bahçede, tarlada çalıştığı gibi, başka işlerde de çalışabilir…
Yine Osmanlı’da 1843 Tıbbiye mektebi bünyesinde kadınlar ebelik eğitimi almaya başladı. 1858 Kız Rüştiyeleri (ortaokulları) açıldı. 1869 Kızların eğitimine ilk kez kanunî zorunluluk getiren Maarif-i Umumiye Nizamnâmesi yayımlandı. 1870 Kız öğretmen okulu Darü’l-Muallimât açıldı. 1876 Kanun-i Esasi (ilk Anayasa) kabul edilerek temel haklar düzenlendi. Kız ve erkekler için ilköğretim zorunlu hale getirildi. 1913 Kadınlar ilk kez devlet memuru olarak çalışmaya başladı. 1914 Kadınlar tüccarlık ve esnaflığa başladı.
29 Ekim 1923 Cumhuriyet ilân edildi. Cumhuriyetin ilânıyla birlikte kadınların kamusal alana girmesini sağlayan yasal ve yapısal reformlar hızlandı. 1937 Kadınların yeraltında ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması, 1935 tarihli 45 sayılı ILO sözleşmesi ile yasaklandı. 1950 İlk kadın belediye başkanı (Müfide İlhan) Mersin’den seçildi.
1985 Türkiye, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzaladı ve sözleşme 1986 yılında yürürlüğe girdi.
1998 Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi çerçevesinde çalışmalar yapıldı.
Eylül 1999 Türkiye, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığı Önleme Sözleşmesi’ni onaylarken koyduğu aile hukukunu ilgilendiren 15 ve 16. maddelerine ilişkin çekinceleri kaldırdı.
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin daha etkin bir şekilde uygulanması için 8 Eylül 2000 Ek İhtiyari Protokol Türkiye tarafından imzalandı.
Ve bugün Kadınlar Gününü kutlayan kadınlar, erkekler, sivil örgütler, ilgililer, yetkililer!
12 Eylül 1980 darbe-i münafıkanesinden sonra, 1981’de keyfî olarak başörtüsü yasaklandı. 28 Şubat 1997 postmodern darbe-i münafıkanesinin ardından daha şiddetli bir şekilde yine, haksız, hukuksuz, kanunsuz bir şekilde pekiştirildi. 25 bini aşkın başörtülü okullardan kovuldu. Kamusal alan icat edilerek yüz binlerce kadın ve milyonlarca çevresi mağdur edildi, mağdur edilmeye devam ediyor.
Ey medeni, çağdaş olduğunu iddiâ edenler! Ey feministler! Ey “Kızları okutmuyorsunuz!” diye hücum ederler! Meşrûtiyetin (hürriyetin) yüzüncü, Cumhuriyetin 85., Demokrasinin 62. yılını yaşadığımız bu günlerde; okula gönderdiğimiz kızları kovuyorsunuz ve üniversitenin, çalışma alanının kapılarını kapattınız! Hangi hakla, hangi kanunla, hangi hukukla!
Utanmıyor musunuz kadınlar gününü kutlamaya! Ve ey siz hak-hukuk, çağdaşlık nutukları atanlar! Bu vahşî ve acı tablolar yaşanırken, utanmıyor musunuz hiçbir tepki vermeden yaşamaya!
08.03.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|