Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Irak bahane...



Önceki gün Kanal T’de idim. Bana son Irak operasyonu ve onun Türkiye’de yansımalarını ve bu meyanda dinmeyen tartışmanın zeyillerini sordular. Türkiye’de gerçekten de alışılagelmedik bir polemik üzerinden alışılagelmedik bir kırılma yaşanıyor. İlk defa ordu kademeleriyle CHP kurmayları ters düştüklerini bu kadar aleni olarak ortaya koyuyorlar. Saflar bu kadar netleşti. Halbuki eskiden CHP/ordu terkibi savunulurdu. Aslında 1950 öncesinde böyle olsa bile CHP demokratik yapıya ve çok partili sisteme geçtikten sonra zaman zaman ‘vesayet partisi’ izlenimini verse de özelleşmişti. Sadece kendisini ve ona oy veren kitleleri temsil ediyordu. Bununla birlikte, haksız kazanç veya karşılık hesap gibi CHP zaman zaman rejimin bekçisi veya inzibatı gibi tavırlar takınıyor ve görüntü vermeye çalışıyordu. Özellikle de kendisinin temsil ettiği ideolojik meselelerde orduya da görüşlerini empoze etmeye kalkışmıştır. İttihattçılar zamanındaki gibi orduyu siyasete alet etme girişimleri olmuştur. Bunda bazen de başarılı olduğu söylenebilir. Ama meşrûiyete en yakın ve emir komuta zinciri içinde tek darbe olan 12 Eylül sonrasında o da yasaklananlar arasında yer almıştır.

Dolayısıyla CHP’nin diğerlerinden bir farkı yoktur.

CHP, Baykal’la birlikte rejim partisinden ziyade klik partisi hüviyeti kazanmıştır. Dolayısıyla zamanla suyuna tirid veya suyunun suyu bir parti haline gelmiştir. Bununla birlikte, güç ispatı için kendisini müesses nizamın müessis partisi gibi gösterme huyundan vazgeçmemiş ve gayretkeşliğini bırakmamıştır. Bu da Türkiye’yi gerilime sokuyor. Gerçekten de Baykal Türkiye’yi geriyor ve huzurunu bozuyor. Ordu gibi millî bir kurumu kendi görüşlerine alet etmek istiyor. Nâhak yere hedef tahtasına oturtuyor. Son polemik bunun ürünüdür. Her ne kadar polemik Irak üzerinden cerayan etse de ideolojik bir mahiyeti bulunuyor. Kimilerine göre, aslında başörtüsü meselesinin bir yansıması. Ve bu hususta yaşanan tezat tavırların ve ayrışmanın bir sonucu ve dışa vurumudur. Bilindiği gibi, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt polemiklere alet olmak istemeyerek ordunun bu husustaki tavrının belli olduğunu ve mâlumu ilâma gerek olmadığını söylemişti. Doğrusu da budur. Ama CHP teknik kurumlardan siyasî, siyasî kurumlardan da teknik mesajlar ve açıklamalar beklediği için bu durumdan memnun kalmadı. Başörtüsünü orduya, Irak’tan niye erken çıkıldığını da hükümete soruyor. Ne demiş eskiler: Dâvâcının şaşkını derdini mübaşire anlatır. Hoşlanmadığı cevaplarla da karşılaşınca, bu defa yıpratma taktiklerine başvuruyor. Dolayısıyla CHP’nin Genelkurmay’a son tepkisinde Irak bahanedir. Meselenin asıl derininde başörtüsü gibi ideolojik meseleler yatmaktadır.

***

Besbelli ki; TSK’nın kurumsal duruşunu hazmedememiştir ve onu da gerilime alet etmek istemiştir. Başarısız kalınca da onunla polemiğe girmiştir. Dolayısıyla polemik ‘gölge etmesin başka ihsan istemeyiz’ tepkisinin muahhar fasıllarından biridir. Irak çekilmesini de hükümetin üzerine yıkmak isteyince askerin sorumluluğu üstlenmesini hazmedememiş ve tepki birikimini sataşma patlatmasına dönüştürmüştür. TSK haklı olarak cevabî ve karşı açıklamasında, kendisini ve tutumunu savunmuş ve şöyle demiştir: “Siyasî kişi ve kurumlarla hiçbir zaman polemiğe girmek istemeyen TSK, terörle mücadele sürecinde, ilk defa bu tür anlamsız saldırılara hedef yapılmak istenmektedir. Bu saldırılar TSK’nın terörle mücadele azmine, hainlerden daha fazla zarar vermektedir...”

Gerçekten de terörün çözümü millî birlik ve beraberliktedir. Dolayısıyla millî birlik ve beraberlik havasını dağıtanlar terörün ekmeğine yağ sürmektedirler. Baykal ısrarla Kuzey Irak’taki operasyona ABD ile muvazaa ile başladığımızı ve muvazaa ile sonlandırdığımızı savunmaktadır. Eskilerin dedikleri gibi bu ‘recmen bilgayb’dan ibarettir. Yani taşlamadır. Halbuki karşılıklı bilgi alışverişi insiyatifi onlara bırakmak anlamına gelmiyor. Elbette ki Türkiye’nin insiyatifi Amerikalıları kerhen sınırötesi operasyona razı etmiştir. Yoksa istekli olsalardı ne diye çıkarmak için bu kadar titizlensinlerdi. Bu eşyanın tabiatına aykırı olur.

***

Dolayısıyla başörtüsünden sonra Baykal’ın sınırötesi operasyonla ilgili çıkışı da hem siyasî hem de teknik olarak yanlış olmuştur. Kurumu töhmet altında bırakmak istemiştir. Ama bu da muhtemelen, kurumların başkalarının vesayetinden veya vesayet imajından tamamen kurtulmalarına yardımcı olur ve hizmet eder. Bu noktada, TSK, CHP ile arasına mesafe koyarak veya tersinden CHP ordu kademeleri ile arasına mesafe koyarak belki de istemeden sistemi daha sağlıklı hâle getiriyorlar. Görüntü billurlaşıyor. TSK’nın, parti olarak CHP, öbür taraftan da gayri nizamî oluşumlarla arasına perde çekmesi millîliğini ve millî duruşunu pekiştirecektir.

Başörtüsü sandığımızdan da derin bir konu. Turnusol kâğıdı gibi. MHP ile ulusalcılar ve kurumlar ile CHP arasında netleşme sağlıyor. Bu da nihayet Türkiye’de kurumların sağlıklı bir zemine doğru kaydığının habercisi. Artık Türk Silâhlı Kuvvetleri 1908 sonrasında Balkan Savaşları’nda partizanlık yüzünden düştüğü duruma düşmeyecek ve bu yüzden yenilen bir ordunun kalıntısı olmayacaktır. Nizam ve intizamın temsilcisidir. Dolayısıyla, ‘Türkiye önemli bir kırılma noktasıyla birlikte tarihin kavşağında ve yol ayrımındadır’ diyebiliriz.

07.03.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.03.2008) - Refahyol komplosundan Hamas komplosuna

  (05.03.2008) - İslâm’ın cezalandırıldığı yüzyıl

  (04.03.2008) - Nakba’dan şoah’a

  (03.03.2008) - PR ve zamanlama hatası

  (01.03.2008) - Mesut yerine Neçirvan mı?

  (29.02.2008) - Büyük Napolyon, Küçük Napolyon

  (28.02.2008) - Sarıklı Obama, başörtülü Hillary

  (27.02.2008) - Batı’nın Müşerref komplosu

  (26.02.2008) - Rutin ve sınırlı

  (25.02.2008) - Denklem tersine döndü

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri