Kuzey Irak’a gerçekleştirilen ‘sınır ötesi herakât’ın, beklentilerin aksine ‘erken’ sona ermesi siyasetçilerin gündemini meşgul ediyor. Harekâtın erken sona erdirildiği yönündeki eleştirilere de itiraz ediliyor. Ancak başlangıçtaki açıklamalar böyle bir kanaatin hasıl olmasına sebep oldu.
Temelde, siyasetin öncelenmesi ve silahlı kuvvetlerin ‘siyasî otorite’ye tâbi olması hür ve demokrat yönetimlerin belirgin özelliğidir. Bu bakımdan tartışmayı sona erdirecek yol, herkesin ‘kendi işi’ni yapmasıdır. Hangi ‘iş’in kime ait olduğu noktasındaki tartışmaya da ‘muasır ülkeler’e bakılarak karar verilebilir.
Her kademede, Türkiye’yi ‘idare edenler’in sıklıkla başvurduğu bir yol vardır: Muhataplarını ‘hain’likle suçlamak. Tabiî ki bu ağır suçlama, beraberinde yeni suçlamaları da getiriyor ve tartışmalar alevleniyor.
Bütün bu tartışmaları sona erdirecek yol ise, şeffaflık olsa gerek. Kamuoyu doğru bilgilerle bilgilendirilmiş olsa muhtemelen bu tartışmalar yapılmayacak. Ama insanları hamâsî nutuklarla yönlendirmeye çalışmak, neticede ters tepiyor ve insanlar ‘işin aslı’nı öğrenmeyi arzuluyor.
Nihayetinde siyasetçi ve asker arasında yaşanan polemik, Türkiye’ye zarar veriyor. Fakat bu polemik de bir ‘netice’dir. Yapılması gereken araştırma, tartışma ve sorgulama; zamanında yapılmadığı için böyle kritik dönemlerde patlak veriyor. “İşler şeffaf yürüsün” demekteki maksadımız da budur. Gerek millet ve gerekse vekilleri, yeteri kadar bilinçlendirilmiş olsa, muhtemelen böyle tartışmalar yaşanmayacak. Keşke, Millî Savunma Bakanlığının bütçesinin TBMM’deki görüşmeleri daha rahat bir şekilde yapılabilse... Şeffaflık taleplerini, ‘itham’larla cevaplandırma kolaycılığı netice olarak pahalıya mal oluyor.
Her hadiseyi ‘netice’leri itibarıyla değerlendirmek gerektiği malûm. Zaten Kuzey Irak harekâtında karikatürize edildiği üzere ‘netice tepesi’nin ele geçirilememiş olması tartışmayı alevlendirdi. ‘Siyasetçi-asker’ tartışmasında kaderin cilvelerini ve ‘fetva’larını da görmek gerekir. Bunca yıl, yanlışlara destek olan ‘muhalefet partileri’nin, bu defa en ağır ithamlara maruz kalmaları tesadüf olmasa gerek.
Siyasetçiler bu tartışmalardan gerekli olan dersleri çıkarmalı ve mutlaka ‘şeffaf yönetim’i temin için adım atmalıdırlar. Problemlerin vaktinde ve zamanında konuşulmaması, birikmesine ve sonunda işin içinden çıkılmaz bir hal almasına sebep oluyor.
Şeffaflıktan korkmazsak, çıkış yolunu bulmak da zor olmaz.
***
Bebek hasreti
Soru: Hayatınızda eksik olan şey ne?
Cevap: Bir bebek. Bir tane bebeğim olsa, şu anda dünyaya yeniden gelmiş gibi olurdum. (Hürriyet Kelebek eki, 6 Mart 2008)
Şarkıcı ve TV programcısı Yeşim Salkım, fıtratının sesini dillendirmiş...
07.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|