Malûm olduğu üzere, terörle mücadele her yönüyle hassas bir konudur. Bu mücadele sırasında “masum”lara zarar vermemek, “birisinin hatasıyla başkasını mes’ul tutmamak” gibi zor ve önemli konulara dikkat edilmesi gerekir. Dolayısı ile bu konu hakkında “hüküm” verirken de bilhassa dikkatli olmak gerekiyor.
Türkiye, PKK terörüyle yürüttüğü mücadele esnasında zaman zaman ‘sınır ötesi müdahale’ye müracaat etmiştir. Ancak görülmüştür ki, ‘sınır ötesi müdahale’ de tek başına terörü alt etmek için yeterli olmuyor.
Mehmetçik, son günlerde yeniden ‘karadan’ K. Irak’a girdi ve bir hafta süren bir müdahale sonrasında sürpriz şekilde geriye döndü. Yakın zaman önce de ‘havadan’ bir müdahale yapılmış ve o müdahale de neticeleri itibariyle ‘çare’ olup olmadığı konusunda çeşitli tartışmalara sebep olmuştu. Karadan harekât sonrasında “bir an önce geri dönülmesi” noktasında uluslararası “baskı”lar yapıldı. Bu baskılar sonrası, “Belki bir gün, belki bir yıl kalırız” şeklinde açıklamalar yapıldı, ancak bu açıklamaların hemen ertesinde Silâhlı Kuvvetlerimiz Türkiye’ye döndü. Bu sonuç, siyasî çevreler nezdinde de sürpriz oldu. Doğrusu kamuoyu da ‘dönüş’ün bu kadar erken olabileceğini düşünmemişti.
Gerek ‘havadan’ ve gerekse ‘karadan’ yürütülen harekât esnasında medyanın tavrı da dikkat çekiciydi. Böyle durumlarda, her defasında öyle bir hava estiriliyor ki, sadece bu haberlere itimad eden birisi, “Bu defa kesinlikle terörün kökü kazınmıştır, artık bir daha bellerini doğrultamazlar” şeklinde bir kanaate sahip olabilir. Oysa gerçekler daha farklı. İşte asıl bu tavra itiraz edilmeli. Hadiseler olduğu gibi yansıtılmayınca, başlangıçta millet ‘umut’lanıyor, farklı neticeler çıkınca da hayal kırıklığı yaşıyor.
Gazetemizin karikatüristi İbrahim Özdabak’ın, harekât devam ederken çizdiği bir karikatür, aslında hadiseyi özetliyordu. Özdabak’in çizdiği karikatürde dört ‘tepe’ bulunuyor: “Kandil Dağı,” “Gabar Dağı,” “Cudi Dağı” ve “Netice Tepesi.” Bu dört ‘tepe’nin üçü güvenlik kuvvetlerince ‘ele geçirilmiş’ yalnız bir ‘tepe’ henüz ele geçirilememişti. Ama asıl o ‘tepe’nin ele geçirilmesi gerekiyor: “Netice Tepesi!”
Her iş, neticeleri itibarıyla değerlendirilir. Gerek havadan ve gerekse karadan yürütülen mücadelenin neticeleri de önümüzdeki günlerde ya da aylarda kendisini gösterir. Eğer, başlangıçta ifade edildiği üzere, terörün ‘kökü’ kazınabilmişse, ‘netice’ alınmış ve ‘son tepe’ de kontrol altına alınmış demektir. Yok, eğer terör aynı şekilde can yakmaya devam ederse, ‘Netice Tepesi’ kontrol altına alınamamış demektir.
Medyanın yayınlarında ‘Netice Tepesi’nden haber vermemesi; insanları sadece ‘hamaset’le yönlendirmesi en başta kendi itibarını zedeliyor. Aynı zamanda kurumlara duyulan güvenilirlik de sarsılıyor.
Ya millete bu işin anlatıldığı ve anlaşıldığı gibi ‘kolay’ olmadığı ve mücadelenin uzun yıllar sürebileceği samimiyetle ifade edilsin, ya da ‘Netice Tepesi’ kontrol altına alınsın. Aksi her durum, insanların kafasında cevaplayamadığı soruların oluşmasına yol açar.
İnşallah ‘Netice Tepesi’nin de kontrol altına alındığı günleri görürüz...
02.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|