Geçen günlerde Vatan gazetesinin bir haberinde türban konusunda askerlerin referans olarak gösterecekleri bir kitaptan bahsediliyordu. Buna göre, 21 Şubat Perşembe günü yapılacak Çankaya Köşkü’ndeki MGK toplantısında askerler türban konusunda bu kitaba dayanarak türbanın/başörtüsünün serbest olamayacağı görüşünü ileri süreceklermiş.
Vatan gazetesinin konu edindiği kitaptan alıntı yaptığı bölümlere göz gezdirecek olursak, iki yanlıştan bir doğru çıkmayacağını hemen herkes müşahede edebilir.
Prof. Dr. Cahit Tanyol’un l989 yılında basılmış “Laiklik ve İrtica” isimli kitabından alıntı yapılan bölümleri okuyalım. Bir an için, Prof. Tanyol’u tarafsız bir bilim adamı sayalım, önyargılı olmayalım. Kitabın isminin de subjektif olup olmadığını tartışmaya açmayalım şimdilik. Motamot aktarılanlara göz gezdirelim.
“Son zamanlarda ortaya çıkan türban olayı irticanın en belirgin örneğidir. Örtünmeden (tesettür) söz eden Nur ve Vakıa Sûrelerindeki âyetler ne inanç ve ne de ibadetle ilgilidir.Türban olayının hukukî bir tarafı da yoktur. Bu konu moda ile ilgilidir. Yaptırım gülünç olmaktadır.”
Bu paragraftaki yanlışlara bir bakalım. Son zamanlarda ortaya çıkan türban olayı, demek yanlış. Çünkü olay l989’lardan çok önce de vardı. Bu bir. Türban olayından kasıt tesettürdür. Bu iki. Tesettür âyetleri Nur Sûresinin 24/31 âyetlerinde ve Ahzab Sûresinin 33/59 âyetlerinde geçer. Tanyol Vakıa Sûresi diye biliyor. Vakıa Sûresinin tesettür/örtünme hükmü ile alâkası yoktur. Bu üç. Tanyol bunu böyle biliyorsa bu yanlıştır. Bu dört. Eğer araştırıp da yazmışsa, yanlış araştırma ve nakil var. Bu beş. Türban olayı bir moda ise ve hukukî bir tarafı yoksa nasıl oluyor da bir moda rüzgârı için bu kadar irtica, mürteci, tehlike, yasak gibi ciddî ve ağır terimlere malzeme olabiliyor? Bu da altı. Nur ve Ahzab Sûrelerinde bahsi geçen tesettür ise ve Allah’ın emri, Peygamberin de uygulamasında tarihî süreç içinde uygulanmış bir dinî vecibe ise, nasıl oluyor da türban, yani tesettür, ne inanç, ne de ibadetle ilgili değildir, olamaz hükmü veriliyor? Bu yedi. Madem ki türban modadır ve moda konusu olan bir şey hakkında yaptırım gülünçtür. O halde MGK toplantısına bile gündem maddesi olacak kadar ciddiye almak niye veya niçin? Bu da sekiz..
Alıntıdan alıntı yapmaya devam edersek, “Ama bir genç kız hem de üniversiteli çıkar da ‘Ben Kur’ân’daki Nur ve Vakıa Sûrelerindeki âyetlere uyarak başımı örteceğim’ dese/derse ve bu bireysel olmaktan çıkarsa açık ve seçik bir irtica olayı ile karşı karşıyayız demektir.”
“Amma bir genç kız hem de üniversiteli çıkar da” bu cümledeki anlatım bozukluğu Prof. Dr. Cahit Tanyol gibi bir bilim adamının yapacağı Türkçe hatası olamaz. Ayrıca üslûp, dil ve anlatım teknikleri bir bilim adamının üslûbu değil. Konumuz yazım ve anlatım hataları olmadığı için geçiyorum.
Paragrafta bir kız dinî inancı gereği örtünmek istiyor, bir haktan bahsediyor. Eğer bir hak/hürriyet araması ve isteği söz konusuysa, “bir genç kız, hem de üniversiteli” ayırımı hukuken yanlış. Eğer farz-ı muhal suç ise, üniversiteli olmayınca, hafifletici unsur mu var bu hukuk sisteminde? Bu da ayrı bir yanlış.
Devam edelim bay yanlışlar serisine: “Genç kız âyetlere uyarak ben başımı örteceğim dese/derse ve bu bireysel olmaktan çıkarsa…” Burası da tam bir facia. Birisi dinî inanç gereği başını örteceğini söylüyor. Bu hak ya var, ya da yoktur. Siyakına bakarsak, ikinci cümledeki “bireysellikten çıkarsa” şartı anlamsız. Hak ve hukuk bireysel olamaz ki… Olsa olsa “suçun şahsîliği” hukukta esas olur. Burada bir hak kazanımı var. Ve bireysellikten çıkış, yani emsal dâvâ gibi, diğer vatandaşların da örtünme hakkından istifadesi hangi medenî hukukta suç haline geliyor? Tanyol’un cümlesinden çıkan kaziye-i mutlaka’ya bakınız. “Ve bireysel olmaktan çıkarsa açık ve seçik bir irtica olayıyla karşı karşıyayız demektir.” Şu mantık çıkarımından biz de şunu çıkarabiliriz kıyas-ı fasit olarak: “Duvar beyazdır. Şeker de beyazdır. O halde duvar şekerdir.”
Vallahi, karar bana kaldığına göre, bu yanlışlar silsilesinden bıktım, burada sonlandırıyorum. Bir iki paragrafı bu kadar anlam, kıyas-mantık hatası ve yanlışlar dizini ile dolu bir kitabı başörtüsü/türban/tesettür konusunda referans almak ne derece isabetli olur, iyi düşünmek lâzım. Bizden söylemesi.
26.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|