Farklılıklar
Cenâb-ı Hak, insanları çeşitli renklerde ve dillerde yarattığını, bunun kendi varlığı ve birliğine delil olduğunu bizlere hâtırlatıyor. (Kur’ân-ı Kerîm, Rûm-22) Gerçekten de, hiçbirimiz yaratılışımıza âit kararları kendimiz vermedik. Bütün kâinâtı yoktan var eden ve dilediği biçimi veren, ancak, kudreti sonsuz olan Hâlık’tır.
O halde, elimizde olmayan bu gibi özelliklerden dolayı insanlar arasındaki farklılıklar birer kavga sebebi olmamalı… Üstelik, bu özelliklere biçtiğimiz değerler de tamamen izâfîdir ve bize göredir. Bir başka yaratıkta sevdiğimiz husûsiyet, beğendiğimiz vasıf daha başkasında bize sevimli ve beğenilir gelmeyebilmektedir.
Bu konuda temel düşüncemiz, Yûnûs Emre’nin “Yaratılanı severim, Yaratandan ötürü” mısrâında ifâdesini bulan mânâ olmalı! Bizi hiç ilgilendirmeyen konularda başkalarını kınamak veya bizim gibi olmaya zorlamak insanlıkla bağdaşan bir durum değildir.
İnsanlarla münâsebetlerimizde inançlarımız, terbiye sistemimiz, yerleşmiş kurallar büyük rol oynamaktadır. Bu konuda, karşımızdakinin de bizden farklı inançları, terbiye sistemi ve kuralları olabileceğini akıldan uzak tutmamakta fayda vardır. Davranışlarımızla, başkasını rahatsız etmeyecek şekilde hareket etmeliyiz. Karşımızdakilere mümkün olan en geniş müsâmaha ile bakmak olgun insanlık gereğidir.
Bunun istisnâsı şu olabilir: Cemiyetin çoğunluğu tarafından açıktan veyâ zımnen kabul edilmiş bulunan davranış kurallarına saygılı davranmak… Meselâ: Plaj kıyâfeti ile sokaklarda dolaşmak bizim toplumumuzca uygun görülen bir vaziyet değildir. Bunu bile bile, bütün bir toplumu hiçe sayarcasına hareket etmek, hiç şüphesiz, densizliktir.
Bir kütüphânede, hastahanede bağıra çağıra konuşmak nasıl istenmeyen bir hâl ise, sokak da öyledir. Maalesef, zamânımızda bu gibi inceliklere pek dikkat edilmemektedir. Bu durum, âile ortamında yeterince terbiye edilemememizden dolayıdır. Ayrıca, eğitim kurumlarımız da bu hususlarda yeterli değildir. Karşılaştığımız kötü örnekler pek çoktur. Ama bu bize, aynı şekilde davranarak karşılık vermek hakkı kazandırmaz…
Farklı dillerin konuşulduğu bir toplulukta, anadilimizle konuşmak elbette bir haktır. Ancak, bu lisânı anlamayanların yanında, kendi aramızda konuşmak kaba bir davranış olur. Bilmeyen, bir kişi bile olsa, o şahsın hâtırı için, onun bildiği dilden konuşmaya gayret etmelidirler. Bazı bölgelerimizde bu hususta hassâsiyet gösterilmektedir.
Aynı durumda, Batı dillerinin konuşulmasına hoşgörü ile bakıldığı, imtiyâz tanındığına şâhit olmuşuzdur. Bu hâl de, yapmacıklıktır. Görgüsüzlüğe dâvetiyedir.
Cep telefonlarının ulu orta kullanılması, iki kişi arasındaki husûsî sohbetlerin etrafa zorla dinletilmesi de ayrı bir tuhaflıktır. Aleniyetin bu kadarını tavsif edecek bir kelime bulmak, doğrusu, zor…
Cemiyetimiz sür’atle bayağılığa giderken; vazîfesi geçmişten gelen güzellikleri geleceğe taşımak olanlar, mes’ûliyetlerini unutmamalı!
|