Gazetemizin kuruluşunun 39. yılı münasebetiyle merkezimize gelen mesajların yanı sıra Ankara temsilciliğine de çok sayıda sivil toplum kuruluşundan tebrik telefonları, çiçekler aldık, ziyaretler yapıldı. 39. yıl sevincimizde bizimle ortak olan okuyucularımıza, sivil toplum kuruluşlarının başkanlarına, özellikle Memur-Sen, Diyanet-Sen, Eğitim-Bir-Sen, Müsiad Ankara Şubesi başkanlarına teşekkür ediyoruz. Bu arada bizzat büromuza gelen Bem-Bir-Sen ve Büro-Memur-Sen yöneticilerine, Müsiad Ankara Şubesi yetkililerine bu mutlu günümüzde bizimle beraber oldukları için şükranlarımızı sunuyoruz.
* * *
Gazetemizin kuruluş yıldönümü ile ilgili geçen hafta yazdığımız yazıda, Yeni Asya’nın kamuoyu nezdindeki imajının bir kaçını şöyle sıralamıştık: “Demokratikleşme yolundaki ısrarlı takibini sürdürür. Özgürlükçü, demokrat, insan hak ve hürriyetlerine değer verir. İfâde ve inanç özgürlüğünü tereddütsüz savunur. İnandıklarını haykırmaktan geri durmaz. İlkelidir. Sağduyulu ve objektif habercilik yapar. AB sürecine destek verir. İslâm’ın doğru yorumlanmasına büyük katkı sağlar. Mânevî değerlere bağlıdır. Doğrunun gür sesi olmuştur. İnsan haklarını her zaman savunmuştur…”
Bu cümleden sonra da “Allah’a ne kadar şükretsek azdır” diyerek şükrümüzün sebeplerini sıralamıştık. “Çünkü yalan yazan, hep güçlünün yanında olan, zamana ve zemine göre kulvar değiştiren, milletin değerlerine saygı göstermeyen, milletin değil, sadece bir zümrenin hakkını savunan, devletin gazetesi olarak hatırlanan ya da ihtilâli savunan bir gazete olarak hatırlanmak ne kadar yüz kızartıcı, onur kırıcı olurdu.”
* * *
Bu sözlerimiz üzerine Ali Rıza Aydın’dan bir mesaj aldım. Bugünkü köşemizi Ali Rıza Bey’in, “şükretmek” kelimesinden yola çıkarak kaleme aldığı mesaj yüklü ve çok anlamlı yazısına ayırmak istiyorum;
Şükretmek ne güzel bir duygu ve şükretmek ne güzel bir olgu… Çünkü:
“Şükür nimeti ziyadeleştirir.” Âmennâ.
Şükür, kanaati öğretir.
Şükür, bereketi arttırır.
Şükür, sabretmenin tâ kendisidir.
Şükür, mutlu olma maharetini kazandırır.
Şükür, toplum hayatında önemli bir denge unsurudur… Başka?
Şükür, dikiz aynasından arkaya bakmaktır sanki.
Şükür, “nimetin arkasındaki El”i fark etmektir.
Şükür, hep ufka yönelerek ulaşmayı beklemek yerine, elde bulunanın kadrini bilme meziyetidir. Dahası?
Şükredebilme takatini veren Kudret’e sonsuz şükretme nimetidir şükür…”
Ali Rıza Bey bunları yazdıktan sonra bir taksi şoförü ile yaşadığı hatırayı aktarıyor:
“İşler nasıl?”
“Çok şükür abi.”
“Şükretmek ne güzel bir duygu…”
“Nasıl şükretmeyeyim abi!.. Adam çöpten, mezbeleden kâğıt topluyor, atık topluyor mutlu. Akşam evine ekmek götürebildiğine memnun. Ben nasıl şükretmeyeyim abi? Çalışıyorum, kazanıyorum, sağlığım yerinde. Gerçi böbrek ameliyatı geçirdim, ama iyiyim. Eve gidiyorum kalorifer yanıyor. Allah ne verdiyse sofram hazır. Bir de fukarayı, gurebayı düşünelim abi…”
Taksi şoförleri bir bakıma toplumun nabzıdırlar. Çok konuşkandırlar, konuşulan çok şeyi işitirler ve birçok olaya da şahit olurlar.
Ali Rıza Bey, yazısının sonunda bütün bunlardan çıkarttığı dersi şöyle anlatıyor: “Şoför arkadaş ‘dikiz aynasına bakacaksın, hep arkaya bakacaksın’ demişti. O mutlu olmanın sırrını keşfetmiş gibiydi. Onu ne harp, ne darp, ne de gündelik siyaset ilgilendiriyordu. Çünkü o ‘Kanaat eden iktisat eder. İktisat eden de bereket bulur’ gerçeğini fark etmiş gibiydi. Çünkü o hep şükrediyordu…”
* * *
Ali Rıza Beyin bu güzel cümlelerinden sonra diyeceğimiz şey, gerçekten böyle bir gazetemiz olduğu için ne kadar şükretsek azdır. Eksikleri, noksanları, sayfa sayısının veya tirajımızın azlığı söz konusu olabilir. Ancak kamuoyundaki “hakikatin gür sesi” imajı bütün bunların çok üzerinde bir değerdir. Saydıklarımız aşılacak meselelerdir, ama kötü imajın kamuoyunda değiştirilmesi çok zordur. İşte bunun için şükrediyoruz.
Hizmet dolu daha nice yıllara dileklerimizle duâlarınızı bekliyoruz…
02.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|