Dünya, Gazze’deki insanlık dramını hâlâ izliyor. İki hafta önceki yazımızda (02.02.2008) İsrail ve Mısır ile çevrili dar ve küçük bir bölge olan Gazze’deki dramı yazmış, İsrail’in, Gazze Şeridi’nde roket saldırılarını bahane ederek büyük bir abluka başlattığını anlatmıştım. Sıkıntılar hâlâ devam ediyor. Elektrikte sık sık kesintilere gidildiği, yiyecek ve ilâç sıkıntısının had safhada olduğu dünya medyasında yer alıyor. Çocukların, yaşlıların, kadınların içler acısı durumu fotoğraflara yansıyor, ama kimse kılını kıpırdatmıyor. İnsanlar ölümü göze alıp, hastasına ilâç, çocuğuna bir lokma ekmek alabilmek için Mısır tarafına geçiyor. (1.5 milyon nüfuslu Gazze’den Mısır tarafına geçip gelenlerin sayısının 700 bini geçtiği söyleniyor.) Oradan tekrar aynı sıkıntılar içinde Gazze’ye dönmeye çalışıyor.
Bu fotoğraflar dünyanın gözü önünde duruyor. Ama dünyanın gözleri kör, kulakları sağır olmuş, çığlıkları duymuyor. ABD’ye sırtını dayamış İsrail, Ortadoğu’nun ortasında ur olmuş, her dediğini yaptırıyor, her istediğini yapıyor.
* * *
Gazze’de İsrail’in Filistinlilere yaptığı baskılar devam ederken, bir yandan da saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Geçen günlerde düzenlenen saldırıda 7 Filistinli daha öldürülmüştü. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın, Gazze’de askerî operasyon düzenlenmesi için emir verdiğini açıklamasının hemen ardından, İsrail’in 20 kadar zırhlı aracı helikopterler desteğinde şehre girip, birçok Filistinliyi yaralamıştı.
Barak, “Her gün ve gece operasyon yapıyoruz ve operasyonları yakında genişleteceğiz. Gazze’de geniş bir operasyon bugün daha yakın, ama birkaç gün içinde yapılmayacak” diyerek tehdit savuruyor, suikastların yoğunlaşacağının işaretlerini veriyor.
35 yıl görev yaptığı ve Genelkurmay Başkanlığına kadar yükseldiği İsrail Silâhlı Kuvvetleri’nin “elit komando birliği”nde görev yapmış ve dünyada büyük yankı yapan operasyonların liderliğini üstlenmiş olan Barak, 1973 yılında Beyrut’ta Filistin Kurtuluş Örgütü liderlerine yönelik gizli operasyonda “kadın kılığına” giren bir kişi olarak ünlenmiş. İsrail’in eski başbakanlarından aynı zamanda…
* * *
İşte bu şahıs, geçen Salı ve Çarşamba günü Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün “resmî konuğu” olarak Türkiye’ye geldi. Türkiye’ye gelmeden önce de emrindeki orduyu Filistinlilerin üzerine gönderdi. Barak, Türkiye’de ağırlanırken, İsrail ordusu Filistinlilere saldırıyordu.
Başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere, TBMM Başkanı Köksal Toptan, Dışişleri Bakanı Ali Babacan ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile görüşen Barak, Türkiye’de en üst düzeyde karşılanıp, sıcak şekilde ağırlandı.
Hatta, öyle bir misafirperverlik gösterildi ki, Barak’ın 66. doğum günü bile bu ziyaret sırasında kutlandı. Resmî temasları öncesinde Bilkent Üniversitesi Kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı Barak’ın onuruna verdiği özel yemeğe katıldı. Burada Vecdi Gönül’ün de katılımıyla, masaya üzerinde mumlar yanan bir doğum günü pastası gelirken, onuruna şampanyalar patlatıldı. (Milliyet, 13.2.2008)
* * *
Barak’ın ziyaretinin amacı, “İsrail ile Türkiye arasında çeşitli anlaşmalar” olarak açıklansa da bu ziyaretlerde neler konuşulduğunu şimdilik kestirmek zor. Ziyaret sırasında yüz milyonlarca dolarlık silâh anlaşmaları yapıldığı söyleniyor. Bu anlaşmaların neticeleri sonradan gün yüzüne çıkacak, ama bu arada Filistinlilerin dramı da devam edecek.
Ziyarette, görünürde iki ülke arasındaki istihbarat paylaşımı yapılırken, Türkiye’nin alacağı yeni füze sisteminde ABD yapımı patriotlar yerine, İsrail-ABD yapımı olan arrow füzelerin üstün özellikleri anlatıldı. Ayrıca, Türkiye’nin almayı plânladığı istihbarat uydusu için de İsrail’in devlet firması IAI’nın tâlip olduğu basına yansıdı. Uydunun değerinin 300 milyon dolar civarında olduğu belirtiliyor. Heron adı verilen iki adet insansız hava aracı kiralayan Türkiye, şimdi de İsrail’den anlaşma gereği alınacak 10 adet yeni heronun teslimatını bekliyor.
* * *
Türkiye’den akan kanın durması için İsrail’e baskı yapması, tepki göstermesi beklenirken, hem Gazze’de, hem de bütün Filistin’de insanlık dramı devam ederken, İsrail hapishanelerinde halen yaklaşık bin Filistinli ile 40 milletvekili bulunduğu, yine İsrail’in son iki yılda iki binden fazla Filistinliyi öldürdüğü ortada dururken, Barak’ın Türkiye’ye gelmesi ve anlaşmalar yapmasının Filistinlileri bir hayli yaraladığını tahmin etmek hiç zor değil.
Filistin’de akan kanın durması için çalışması gereken hükümetin, İsrail’le kurduğu bu sıcak dostluğu nasıl açıklayacağı merakla beklenirken, Türkiye’nin uydulara vereceği paraların Filistinlilere ateş olarak döneceğini söylesek yanlış olmaz.
Türkiye’den İsrail’de akan Müslüman kanının durması için arabulucu olması, İKÖ, Arap Birliği, AB gibi kuruluşlar nezdinde aktif olması beklenirken, en üst düzeyde ağırlama yapıldı ve sadece Gazze’deki “tâcizi!” durdurması istendi.
Filistin’de Müslüman kanı artık durdurulmalı, kimin elinden ne geliyorsa yapmalı. Gereken tepki de en sert şekilde gösterilmeli, yapılan temaslarda da Müslümanlar incitilmemeli...
16.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|