Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Eğitim

Yeniden başlamak için geç kalınmış değil!

İlk ve ortaöğretim okullarında 15 milyon öğrenci ve 600 bin öğretmenin ikinci dönem heyecanı başladı. İkinci yarıyıl yoğun ders programları ve sınavlarla geçecek. Eğitimcilerin, ailelerin ve öğrencilerin ilk dönem karşılaştıkları sorunları tesbit etmesi, bu sorunları ortadan kaldıracak tedbirleri en başta alması çok önemlidir. Özellikle sınavlar yüzünden öğrenciler yoğun stres altındadırlar. Öğretmen ve ailelerin çocuklar üzerindeki çok büyük beklentilerinin çocukları olumsuz davranışlara sevk edeceğini unutmamalıyız.

Aileler, çocuklarıyla işbirliği yapabilir

Öğrencinin ilk dönem zayıfı varsa, başarısız olduğu derslerle ilgili çalışma planı hazırlaması faydalı olacaktır. Tatil süresince uygulanmış bir program varsa, zaman ve muhtevasında değişiklik yapılarak program uygulanmaya devam edilebilir. Çocuğun dışarı çıkmasını, televizyon izlemesini, arkadaşlarıyla vakit geçirmesini yasaklamayın. Çünkü her şeyi yasaklamak çocuğa yardımcı olmak değil, onu cezalandırmak olur. Bu durumda öğrenci motivasyonunu kaybeder ve ailesine karşı kızgınlık hissedebilir. Ailelerin çocuklarının geleceği ile ilgili kaygıları vardır ve çocuklarının sınavlarda başarılı olmalarını isterler. Öğrenciler de ailelerinin beklenti ve kaygılarının farkındadır. Çok iyi okullara göndermek, kurslara yollamak, özel öğretmenlerle çalışmasını sağlamak, tek başına başarı için yeterli değildir. Her çocuk biriciktir ve sevilmeyi hak eder. Çocuğunuza merhamet gösterin, ona güzel sözler söyleyin ve güvenin. Aileyi ayakta tutan en önemli etken ‘güven’dir. Ona sorumluluk verin ve yaptığı çalışmanın sonucuna katlanmayı öğretin. Başarısızlıklarının sebeplerini öğrenmek ve gelişimini takip etmek için öğretmenleriyle irtibatı koparmayın.

Eğitimciler, öğrencilerin güvenini kazanmalıdır

Öğretmenler derse gelirken, ilk dönemde ne tür sıkıntılar yaşamış olursa olsunlar, onları unutup yepyeni bir sayfa açmalıdırlar. İlk dönem başarısız olan öğrencilerin, ikinci dönem de başarısız olacağını düşünmemeliyiz. Her çocuğun öğrenme kapasitesi, sosyal durumu, ailedeki konumu, ailesinin gelir durumunun farklı olduğunu gözden kaçırmamalıyız. Başarısızlıklarla ve okuldaki olumsuz durumlarla ilgili çocuğu karşımıza alıp konuşmak, düşüncelerini öğrenmek gerekir. Öğrenci, ona karşı yaklaşımınızla kendini güvende hissedecek, yaşadığı sıkıntıları paylaşmaktan çekinmeyecektir. Bireyleri ‘‘başarısız, tembel, işe yaramaz, beceriksiz’’’ şeklinde etiketlemekten kaçınarak; Çocukların olumlu davranışlarını devam ettirecek ve olumsuz davranışları ortadan kaldıracak bir tavır takınılmalıdır. Aileler çocuklarına olumlu yönde ne kadar telkinde bulunurlarsa bulunsunlar, bu motivasyon (isteklendirme) öğrencilerin kaygılarını gidermede yeterli olmayabilir. Çünkü öğrenci, sonuç ne olursa olsun ailesinin kendisini destekleyeceğini bilir. Bu durum da öğrencinin suçluluk duymasına, daha çok kaygılanmasına sebep olur. Bu sebeple dış kaynaklı motivatörlere ihtiyaç duyulur. Öğrencilerinizle birlikte ders programı yapın, onların geleceğe dair beklentilerini dinleyin, sabırlı olun. Başarı ancak güç birliği ile çalışanların avuçlarındadır.

Öğrenciler, dersin derste

öğrenilmesi gerektiğini unutmamalı

Öğrenciler, başarısız oldukları derslerle ilgili kaygılarını ve niçin derse odaklanamadıklarını öğretmenle konuşmalı; okulda kendilerini rahatsız eden etkenleri sıralamalıdırlar. Böylece öğretmen ders sırasında farklı bir öğretim metodu uygulayabilir ya da olumsuz etkenleri en aza indirgeyecek çözüm yolları bulabilir. Bir çalışma programınız yok ise, rehberlik öğretmeninizle uygun bir plan hazırlayabilirsiniz. Boş vakitlerinizde kitap okumak, konuları daha kolay anlamanızı, durumlar arasında bağlantı kurmanızı kolaylaştıracaktır. Ezberlemek, konuların unutulmasına sebep olur. Dersi çok iyi dinleyin ve anlamadığınız yerleri hemen sorun.

İlköğretim 8. sınıfta okuyan öğrencilerin bu yıl son kez katılacağı OKS sınavı 8 Haziran 2008’de, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bu yıl ilk kez uygulanacak Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ise 21-22 Haziran 2008 tarihlerinde, Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk sınavları 4 Mayıs 2008’de, ÖSS sınavı ise 15 Haziran 2008 tarihinde yapılacak. 2007-2008 eğitim öğretim yılının son ders zili 13 Haziran 2008 Cuma günü çalacak. 2008-2009 eğitim-öğretim yılının 15 Eylül 2008’de başlaması planlanıyor.

Eğitim-öğretim döneminin ikinci yarı yılında bütün öğrencilere, öğretmelere ve eğitim çalışanlarına başarılar diliyoruz. Eğitimle kalın…

Mustafa Oğuz

12.02.2008


Üstün zekâlı ve yetenekli çocuklar için kongre

‘‘Üstün Zekâlı ve Yetenekli Çocuklar Kongresi’’, Ankara’da 16 Mayıs 2008 tarihinde ÜZYEÇDE (Üstün Zekâlı ve Yetenekli Çocuklar Derneği) tarafından; üstün zekâlı ve yetenekli çocukların ölçme ve değerlendirilmeleri, eğitim problemleri, zihinsel gelişimleri, özel yetenek alanları, aile içi yaşanılan durumlarının ortaya konulması amacıyla yurt içinden değerli katılımcılar eşliğinde yapılacak. Türkiye genelinde üstün yetenekli çocuk ve gençlerin ölçme ve değerlendirilmesi, eğitimleri, potansiyel yetenekleri, aile içi karşılaştıkları olumlu-olumsuz yanları, dünyada uygulanan projelerin incelenmesi esasında bilim insanlarını bir araya getirmek; kamu oyu oluşturmak ve konunun toplumsal bilinç haline gelebilmesini sağlamak amacıyla akademisyenleri, sivil toplum örgütlerini, bilim ve san’at merkezlerini, özel ve yerel okulların müdür ve rehberlik uzmanlarını, yönetim birimlerini, bireysel çabaları ve MEB’i, ortak paydada buluşturmak hedefleniyor.

Ülkemizde üstün zekâlı ve yetenekli çocukların belirlenmesi, eğitimi, hakları konusunda temelsiz yapılan çalışmalar doğru bilgi kaynağı oluşturmamaktadır. Akademik çalışmaların desteklenip, bu konu hakkında çalışan kurumlar, kuruluşlar, üniversiteler bilgi ve birikimlerini demokratik bir ortamda geleceğe sağlam adımlarla ilerleyebilmek için ortaya koymalıdır. Üstün zekâlı ve yetenekli çocukların önemli bir değer taşıması, ülke politikası ve toplumsal bilinç düzeyinde hassas bir konudur. Potansiyel bir yeteneğin eriyip gitmesi ya da beyin göçü olarak kaybedilmesi önlenmelidir. Üstün zekâlı ve yetenekli çocukların topluma adaptasyonlarında, uyum problemlerinde ve yaşadıkları zorluklarda yanlarında olunmalıdır. Bu büyük kazanç her daim olumlu yönde olacaktır. Şu zamana kadar yapılan çalışmalardaki önemin farkındalığı, bundan sonraki yapılacak olan çalışmaların önünü açmaktadır. Ayrıntılı bilgi için: (http://www.ustunyetenek.com)

12.02.2008


Başarısız öğrencilerin anne babaları okula karşı ilgisiz!

Bağımsız Eğitimciler Sendikası’nın araştırmasına göre: Anne-babaların yüzde 66’sı çocuklarının derslerine yardım etmiyor, ödevlerini kontrol etmiyor. Babaların yüzde 22’si çocuğunun kaçıncı sınıfa gittiğini, yüzde 67’si çocuğunun öğretmeninin adını bilmiyor. Yüzde 89’u çocuğunun dershaneye gitmeden üniversiteyi kazanabileceğine inanmıyor. Annelerin yüzde 59’u, babaların yüzde 64’ü kız çocuklarının okumasını daha önemli görüyor. Anne-babaların yüzde 27’si çocuğunun lisans ve lisans sonrası eğitim görecek kapasitede olmadığını düşünüyor. Velilerin yüzde 79’u liselerin 4 yıla çıkartılmasını doğru bulmadığını ve kaynak israfına yol açtığını düşünüyor. Veliler, en az diyaloğa geçtikleri ve en az tanıdıkları öğretmeni, Okul Rehberlik Öğretmeni olarak tanımlıyor.

Veliler, özel dershaneler ve okulları sosyal adaletsizliği artırıcı olarak görüyor. Velilerin yüzde 63’ü çocuğunun üniversiteyi bitirse de işsiz kalacağına inanıyor. Anne-babaların yüzde 77’si çocuğuna okul kitabı dışında kitap almıyor. Öğrencilerin yüzde 11’inin evinde bilgisayar bulunuyor. Öğrencilerin yüzde 68’inin cep telefonu var. İlköğretim öğrenci velilerine çocuğunun en çok olmak istediği meslek soruldu, verilen cevaplar sırasıyla şöyle; ses san’atçısı, aktör, futbolcu, polis, manken, asker, doktor, milletvekili, sekreter ve öğretmen. Aynı soruya lise öğrencisi velilerinin verdikleri cevaplar ise; bankacı, borsacı, futbolcu, san’atçı, turizmci, asker ve iş adamı-ihracatçı. 1855 öğrenci velisinden yalnızca 5 veli çocuğunun öğretmen olmak istediğini söyledi.

Sendikadan yapılan açıklamada şu noktaların altı çizildi; “Öğrencilerimiz ders kitabı bile okumuyor. Çocuklarımız televizyon seyretmeyi, birkaç şarkıcının özel hayatını, dedikodularını öğrenmeyi öylesine yeğler duruma geldi ki, değil kitap okumayı, ciddî televizyon programlarını bile izlemiyor. Futbolcuların künyesini, sevgililerini ezbere bilen ama ders kitaplarını, gazeteleri, kitapları “yalan makinesi” diye ifade eden gençliğimiz var. Kitapların ve gazetelerin yalnızca futbol ve magazin sayfalarına bakan bir gençliğimiz var. Çocukların ve gençlerin kitap okumamasının en önemli sebebi ailede kitap okuma geleneğinin oluşmaması ve anne babaların çocuklarıyla birlikte ders çalışmaması ve zaman geçirmemesidir.’’

12.02.2008


Meslek liseleri kapatılmalı mı?

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından düzenlenen “Ortaöğretim Sisteminde Arayışlar Sempozyumu” Antalya’da gerçekleştirildi.

Yarımağan: ‘‘Ben Millî Eğitim Bakanı olsam bütün liseleri Anadolu Lisesi yaparım’’

Prof. Dr. Ünal Yarımağan, “Anadolu lisesi gibi bir okul türünün olmasını yadırgadığını” belirterek, “Ben Millî Eğitim Bakanı olsam bütün liseleri Anadolu Lisesi yaparım” dedi. “Karşınızdaki kitle çok heterojen bir kitle. Sınava girenler arasında fen lisesi mezunları da var, nakış bölümü öğrencileri de var, bahçe bitkileri mezunları da var. Bunları tek bir sınavda olabildiğince adil ve doğru bir biçimde yerleştirmeye çalışacaksınız. Diyeceksiniz ‘Neden tek sınav yapıyorsunuz?’ Kaç sınav yapalım? Eğer her alan için ayrı sınav yapmaya kalkarsak onlarca sınav yapmak lâzım. Bazıları da ‘Sınavı tekrarlayın. Hayat 180 dakika değildir, bir 180 dakika verin. Birincide başarısız olan diğerinde şansını denesin’ diyor. Bu sınavı 2 kere yaparsanız emin olun 1 milyon 750 bin kişinin bütünü 2’sine de girer. İlk 500’e giren ilk 300’e girmek için girer. Sınavın hazırlığı 6 ay sürüyor. Türkiye’nin gündemini kaplıyorsunuz. Sınavdan bir hafta önce tüm emniyet kuvvetleri, valilikler, kaymakamlıklar seferber oluyor. Yani bir noktada Türkiye’de hayat duruyor. Türkiye’de hayatı iki kere, üç kere durduramazsınız. Sorun sayının büyüklüğü.”

Erdoğan: ‘‘Ortaöğretimdeki meslek liseleri kapatılmalıdır’’

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanı İrfan Erdoğan, ‘’Ortaöğretimdeki meslek liselerinin kapatılması gerektiğini’’ belirterek, ‘’meslekî eğitim, yapısını bozmadan ön lisans düzeyine kaydırılabilir’’ dedi. İrfan Erdoğan, ortaöğretim için diğer kademelerle de ilgilenilmesinin, yükseköğretime geçişin, ÖSS sisteminin görüşülmesinin zorunluluk olduğunu kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti: ‘’Ortaöğretimdeki bütün arayışlarımızı kilitleyen meslekî eğitimdir. Yıllardan beri meslekî eğitime ağırlık verilmesi gerektiği söylendi. meslekî eğitimden gerçek hayat, sanayi memnun değildir. Bu çelişkili durum devam ederken meslekî eğitim üzerinde durmak doğru değil. ABD’de meslekî eğitim ön lisans düzeyine çekiliyor. Avrupa’da ise ortaöğretim düzeyinde tutuluyor. Bizde daha karma bir yapı var. Şunu açıkça söylemek gerekir ki, meslekî eğitimi, yapısını bozmadan ön lisans düzeyine kaydırılabiliriz. Ortaöğretimdeki meslek liseleri kapatılmalıdır, kapatmalıyız. Türkiye’de herhangi bir binayı kapatarak değil, okulu kapatarak değil ama meslek liselerini ön lisans düzeyine çekerek bu tartışmalardan iyileştirici bir adımla çıkabiliriz.’’

12.02.2008


Amaçlar, ayaklara sahip olan hayallerdir

Büyük beyinlerin amaçları, diğerlerinin ise yalnızca dilekleri vardır (Washington Inving). İnsanın en büyük ve ihtişamlı eseri, bir amaç doğrultusunda nasıl yaşayacağını bilmesidir (Montaigne). İnsan çocukken büyük bir amacı olmasa da yaşayabilir, ama yetişkinler böyle değildir (J. G. Holland). Sizi başarıya doğru götürecek olan yolun temelinde açıkça belirlenmiş güçlü bir amaç yatar. Bunun yerini başka hiç bir şey tutamaz. Karakterinizin, kültürünüzün ve toplumdaki yerinizin altını çizen yegâne şey, belirlediğiniz amacınızdır (T. T. Munger). Amacı olmayan bir insan, dümeni olmayan bir gemiye benzer. Hayatta bir amacınız olsun ve buna sahip olmanın bilinciyle siz, zihninizi ve bedeninizi çalıştırın (Thomas Cariyle). Tek bir amaç bile yolunuzu işaret eden bir yıldız olabilir (Robert Browning). Yarım iradeli bir insan, bir ileriye ve bir de geriye doğru giderek en düzgün yolda bile mesafe alamazken, iradesi tam olan bir insan, en kötü yolda bile ilerlemesini sürdürerek amacına ulaşır (Thomas Cariyle). İnsanın korkması gereken tek başarısızlık, amacına sadık kalmakta göstereceği başarısızlık olmalıdır (George Eliot). Eski bir derstir bu: Uğruna emek verilen bir amaç, başarmak için yeterince sabır ve her türlü zorluk karşısında bile sarsılmazlık, sonunda size başarıyı getirir (Q. M. Punshon).

12.02.2008


Ustalık bedeli

Bir fabrikada imalat hattındaki çok önemli olan ana makinelerden biri arızalanınca fabrikadaki bütün üretim durdu. Mevcut teknisyenler makineyi çalıştırmak için çok uğraştılar, ancak ne yaptılarsa nafile, bir türlü başaramadılar. Sonunda dışarıdan uzman çağırdılar. Uzman gelip makineyi inceledi, duruma baktı. Sonra çantasından çekiç çıkarttı. Elinde çekiçle makineye yaklaştı, makinenin belli bir noktasına elindeki çekiçle dikkatlice sert bir vuruş yaptı. Makine hemen çalışmaya başladı ve hiç bir arıza olmamış gibi devam etti. Fabrika tekrar harekete geçti. Uzman fabrikadan ayrıldıktan iki gün sonra fatura gönderdi: ‘‘Hizmet bedeli karşılığı 1.000 dolar’’. Fabrika müdürü bu faturaya çok kızdı. Tepesi attı ve bir çekiç darbesi için bin doları çok buldu. Uzmandan ayrıntılı fatura göndermesini istedi. Uzmandan bir gün sonra ayrıntılı fatura geldi: Makineye çekiçle vurma bedeli 1 dolar, makinede nereye vuracağını bilmenin bedeli 999 dolar, toplam 1000 dolar!’’

12.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri