Zihinlerimizi selâmet, sıhhat, gayret, ümit düşünceleri ile dolduralım. Çünkü hayatımızı yönlendiren düşüncelerimizdir. Düşmanlarımıza odaklanmayalım. Zira bunun en çok zararı bize dokunur. “Esinhower” gibi, “Sevmediğim insanları düşünerek bir dakikamı bile zâyi etmemeliyim” demeli. Yardımı Allah için yapalım, çocuklarımızı kıymet bilen birileri olarak yetiştirelim. Nail olduğumuz nimetleri sayalım, dertleri değil! Başkalarını taklit etmeyelim. Biz, biz olalım. Çünkü “Haset cehalettir, taklit intihardır.” Talih bize bir limon verse, limonata yapmasını bilelim. Başkalarına iyilik edelim. Bu iyilik aslında kendimize yapılmıştır.
***
Ruhiyatçı Alferd Adler, insanı tarif ederken: “Nakısı zâide çevirebilen, olumsuz şartları olumluya çevirmek istidadına sahip olabilen varlıktır” der. Olumsuz şartları, insan, düşünceleri ve Allah’a olan sağlam ve doğru imanı ile kendi hakkında hayra ve olumluya çevirebilir. Hz. İsa (as) “En iyi olan şeyler, güç olan şeylerdir” demiştir. Güç olan ise düşüncelerimizi ve inançlarımızı düzeltmektir.
William Bolitho “Hayatta en mühim şey, kârını sermayeye ilâve etmek değildir. Bunu herhangi bir aptal yapabilir. Gerçekten mühim olan şey, zarardan istifade etmektir. Bunun için zekâ lâzımdır. Akıllı ve aptal arasındaki fark budur” diyerek insanın bu yönüne dikkatimizi çekmiştir. William James “Kusurlarımızın, bize umulmadık yardımı oluyor” demiştir.
Alferd Adler, melankoli hastalarına şunu derdi: “Melankoli, başkalarına devamlı bir öfke, kendine acındırma ve başkalarına acındırma halidir.” Öyle ise insan her gün bir kişiyi memnun etmeye çalışmalıdır. Başkalarına yardım eden, kendisine yardım etmiş olur. Peygamberimiz (sav) “Hayır işlemek, başkalarının yüzünü güldüren bir iş yapmaktır” buyurur.
***
Gerçekten de saadet dediğimiz mutluluk, sârîdir, yani bulaşıcıdır; verilirken alınır. Sinir hastalıklarının çoğu, tıpça muayyen bir hastalık olmayıp, hayatı mânâsız ve boş görmekten ileri gelir. Hayatın anlamını bilmeyen ve hayatını iman ile hayatlandıramayan insanların gerçekte mutlu olmaları söz konusu değildir.
İmanlı hayatın tekâmülü ise başkalarına iyilik yapmakladır. Benjamin Franklin “Siz başkalarına iyilik ettiğiniz zaman, başkalarından ziyade kendinize iyilik etmiş olursunuz” demiştir. Çinlilerin “Size güller sunan elde daima biraz koku kalır” sözü bu konuda ne kadar anlamlıdır.
Öyle ise Bediüzzaman’ın dediği gibi “Hayatın zevkini ve lezzetini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız, ferâizle ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.” Ayrıca başkalarının faydası için meşgul olmak sûretiyle, kendinizi unutun. Her gün bir kişini yüzünü güldürecek bir iyilik yapın. Böylece hayatınızı anlamlandırmış ve kendinizi geliştirmiş olursunuz.
12.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|