Ankara’da son aylarda bir alışkanlık başladı. Gündem bir konu ile meşgul edilirken, diğer önemli konular ya unutuluyor, ya da rafa kaldırılıyor. Türkiye’nin önünde duran önemli meseleler eş zamanlı olarak çözüme kavuşturulmaya çalışılmıyor.
Önce sınır ötesi operasyon, ardından üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişikliği gündemde tutulurken, diğer konular unutturuldu. Anayasa değişikliği ile 2. tur oylama bugün yapılacak. Ancak gündem bunlarla meşgulken, hükümetin üzerinde “titizlikle” durduğunu söylediği yeni ve sivil anayasa hazırlıkları ve özgürlüklerin önündeki engel olarak görülen TCK’nın 301. maddesi ile ilgili çalışmalardan ses seda yok. Öte yandan Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’ın itiraf ettiği gibi, “AB konusunda 2007 kayıp yıl” oldu. Bu yılın da ikinci ayına girmemize rağmen, AB ile ilgili gözle görülür bir adım atılmış değil.
* * *
Öncelikle gündeme getirildiğinde demokrasiyi ve özgürlükleri savununlar tarafından büyük bir heyecan meydana getiren yeni anayasa çalışmaları ile gelişmelere bir göz atmak gerekiyor.
22 Temmuz seçimleri sonrasında Prof. Ergun Özbudun başkanlığındaki bilim kuruluna yeni “sivil” bir anayasa hazırlattıran hükümet, bu çalışmayı aylardır değerlendiriyor. Aralık ayında açıklanacağı duyurulmasına rağmen, Şubat ayının ortalarına yaklaşıyoruz. Hükümet iki maddelik anayasa değişikliğini gündeme getirirken, yeni anayasa hazırlıklarının ne aşamada olduğu, ne zaman gündeme getirileceğini açıklamıyor.
Birçok sivil toplum kuruluşlarının bu konuda hazırladıkları teklifler ortada duruyor. Artık sivil anayasa bir an önce gündeme getirilip Türkiye 12 Eylül ihtilâli anayasasından kurtarılmalıdır. Tabiî bunu yaparken gerçekten sivil, özgürlükçü, devleti koruyan değil, insanı koruyan bir anlayışla hazırlanmış bir anayasa yapılmalı… Heyecanla ve ümitlerle beklenen yeni anayasa milletin ümidini de kırmamalı.
* * *
Peki, 301’de durum ne?
Başörtüsü yasağının kaldırılması ile ilgili MHP’nin desteğini alan hükümet, Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesindeki çalışmaları da rafa kaldırdı görüntüsü veriyor. Aylardır “bu hafta getirilecek, gündem yoğunluğundan görüşemedik, ama bir sonraki hafta gündeme getireceğiz” avutmaları ile hareket eden hükümet, madde değişikliğini henüz Meclis’e getirmiş değil.
Maddenin Meclis’te görüşülememesinin sebebi MHP’nin maddeye karşı sert duruşu olarak gösteriliyor. MHP, 301. maddenin kılına dahi dokundurtmak istemiyor. Bu durumda başörtüsü yasağının kaldırılması konusunda ortak hareket eden MHP-AKP “kankalığı” da sona ereceğinden hükümet bu kankalığı devam ettirme adına maddeyi rafa kaldırdı görüntüsü veriyor.
Bu maddeyle ilgili aylardır söylediğimiz gibi, birkaç kelime düzeltmekle madde özgürlükçü yapıya kavuşmayacaktır. Bu yüzden madde toptan kaldırılmalıdır. Bundan sonra da TCK içinde yer alan bazı maddelerinde 301’in yerine ikamet edilebileceği dikkate alınarak, ceza kanunlarının tez elden gözden geçirilip bütününün özgürlükçü yapıya kavuşturulması elzemdir. Tabiî, zihniyetin değişimi ile birlikte…
Özgürlükler konuşulurken kılık kıyafet özgürlüğünü de, düşünce ve ifade özgürlüğü de, din ve vicdan özgürlüğü beraber düşünülüp gerekli adımlar atılabilmelidir. Çünkü özgürlüklerin yarımı olmaz. Tıpkı, üniversitelerde yasak kaldırılırken, kamuda kaldırılmaması gibi…
* * *
Bugün üzerinde duracağımız üçüncü konu da Avrupa Birliği konusu…
AB yetkilileri açıklama üstüne açıklama yapıyorlar. “Türkiyesiz AB olmaz” diyen de oluyor, “AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var” diyen de… AB yetkilileri Türkiye’nin reformlar konusunda isteksiz olduğunu sık sık dile getiriyorlar. Gerçekten de, Türkiye AB konusunda çok yavaştan alıyor. Hükümet adeta bir medeniyet projesi ve özgürlük projesi olan AB projesini tamamen unuttu görülüyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. 2007’nin seçimler sebebiyle kaybedildiğini, 2008’in Avrupa yılı olması gerektiğini söylüyor.
Öte yandan Başmüzakereci Ali Babacan, “AB reformları, 2007’nin seçim yılı olmasından etkilendi. 2007 kayıp yıl oldu, ama Türkiye büyük demokrasi testinden geçti. Şimdi yeni bir cumhurbaşkanı, parlamento ve hükümet var. Reform dalgası için altyapı hazır” diye açıklamalarda bulunurken, adeta itirafta bulunuyor.
Babacan bir de diyor ki, “2008 AB yılı olacak. Bambaşka bir yıl olacak. Şaşıracaksınız…” Bekleyip göreceğiz. Sonra çıkıp “2008 yılı da mahallî seçimler için kayıp oldu” demeyin de…
Biz şaşırmak için can atıyoruz. Haydi şaşırtın bizi…
Gerek AB, gerek yeni anayasa, gerekse düşüncenin önünde engel olan kanunlar için zaman kaybedilmemeli. Bu konularda yıllar, aylar, haftalar, hatta günler heba edilmemelidir. Tâ ki tam demokrasiye geçene kadar…
09.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|