Yolculuk yaparken gece olunca bir mağaraya sığınan, fakat yuvarlanan bir taşın mağaranın ağzını kapatmasıyla içeride mahsur kalan üç adam bir kısım iyiliklerini yad ederek Allah’a duâ etmişler. Birisi bir işveren olarak çalıştırdığı, fakat ücretini almadan giden bir işçisinin parasıyla koyun aldığını, koyunun zamanla çoğalarak koca bir sürü hâline geldiğini, uzun bir süre geçtikten sonra adamın çıkıp geldiğini, ücretini istediğini, sürüyü gösterip, “İşte bunlar senin ücretin! Çoğalıp bu hâle geldi” diye teslim ettiğini, bunun üzerine mağaranın kapağındaki taşın aralandığını, üçünün de duâsıyla tamamen açılıp kurtulduklarını1 biliyoruz.
Bu örnek, bize işçi hakkının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bize bu harika örneği anlatan, hak hukuk konusunda son derece titiz olan Allah Resûlü (asm) “İşçinin daha alnının teri kurumadan ücretini verin”2 tavsiyesinde bulunur.
İşçiyle nasıl, hangi şartlarda anlaşılmışsa işveren mutlaka bu şarta uymalıdır. Çünkü Allah Resûlü (asm), “Müslümanlar şartlarını yerine getirirler”3 buyurmuştur.
Bu şartlar gereğince işverene de, işçiye de düşen bir kısım görevler vardır.
İşveren açısından meseleye bakacak olursak, işveren işçisinin ücretini günün şartları içerisinde tesbit etmeli, hangi işe ne kadar ücret veriliyorsa o kadar vermelidir. Yani işçi emeğinin karşılığını alabilmelidir. Hangi işe hangi ücret verileceği konusunda örf ve âdetler, ekonomik ve sosyal durum dikkate alınır. Kur’ân-ı Kerim, yaptıkları işlerden dolayı herkesin bir derecesi olduğunu4 bildirir ki, bu yapılan işe, özelliğine ve işçinin çalışmasına göre ücret verilmesi gerektiğine işaret eder. Yine Kur’ân-ı Kerim, “İnsan için ancak emeğinin karşılığı vardır”5 buyurur ki, işçi mutlaka emeğinin karşılığını alabilmelidir. Mimar Sinan’ın dakikada daha fazla çekiç sallayan işçiye, az çekiç sallayana göre daha fazla ücret verdiğini biliyoruz.
İslâm ayrıca işçinin her türlü sosyal imkânlardan yararlanmasını sağlayacak emirler de getirmiştir. İşçi aldığı maaşla evlenebilmeli; araba, ev-bark edinebilecek ölçüde sosyal imkânlara, şartlara sahip olmalıdır. Allah Resûlü (asm) buyurur ki: “Kim bizim işimizde çalışır da ailesi yoksa evlensin, hizmetçisi yoksa hizmetçi edinsin. Evi yoksa ev edinsin.”6 “Bineği yoksa binek edinsin.”7
Madem Resûl-i Ekrem (asm), bunu zamanında uygulamış, günümüzün işverenleri de işçilerine böylesine sosyal imkânlar sağlama noktasında gayretli olmalı, en azından bunu hedef edinmelidirler.
Yarın da inşaallah işçiler açısından meseleye bakalım.
Dipnotlar:
1- Riyâzü’s-Sâlihîn ve Terc, 1:13-14 (Hadis no: 12; Buharî ve Müslim’den.)
2- İbni Mâce, Rühûn: 4.
3- Buharî, İcare: 14.
4- Ahkaf Sûresi: 19.
5- Necm Sûresi: 39.
6- Ebû Davud, Sünen, 3:134 (Hadis no: 2945.)
7- Müsned, 4:229.
09.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|