Yolcudan…
Düşe kalka yürümek dâvâ yollarında… Uzun uzun mesafeler kat etmek. Ufukta bir umut ışığı; mekândan, makamdan, candan geçip ona doğru ilerlemek! Mecalsiz dizlerle, serzakir dillerle tükenesiye gitmek…
Uçsuz bucaksız bir çöl gibi yollar, kat edilen mesafeler hatıraları seraplaştırıyor. Su yokken su görürsün ya sahralarda, ben maziyi görüyorum su yerine bütün yolculuklarımda… Her hayal bir bir dile gelip gitme diyor bana. Canımın yarısı eşlik ediyor seyahatlerime diğer yarısı orda! Kâh melekler sıvazlıyor sırtımı, kâh annemin duâları… Korunuyorum kazalardan belâlardan ilerliyorum durmadan.
Kaplumbağa hanesini sırtında taşır ya hani, küçücük poşetime sığdırdığım dünyamla, kaplumbağalarla eş oldu halim nicedir. Minik minik teferruatları hayatımın, yol azığım, bir de kalemim ve defterim işte sırtımda taşıyabildiklerim! Birde manevî yüklerim… Gelecek kaygılarım, geçmişe ait pişmanlıklarım, hatalarım, kararsızlıklarım ve bütün bunlara inat umutlarım. Bütün hazinem bunlar… “ben yürürüm yol gider, yol gider ben peşi sıra yürürüm.”
Üç şehre sığamayan hayallerim ve İstanbullaşmış hedeflerim bir de sımsıkı bağlarımın düğümü minicik şehrim… Çark caddesinde kalan adımlarımın Fethiye’ye uzanacağını oradan İstiklâl’e varacağını ben nerden bilebilirdim. Şimdi başımı kaldırdım ufka, güzel günlerin ümidiyle yanan kalbime yüzümün eksilmeyen tebessümüyle açtım karanlıklarımı, dağıldı efkârım, yollara vurdum yine kendimi…
Gayrı durduramam beni! Hareketi bereket addedeli bıraktım yatmayı, uyumayı, dinlenmeyi… Yedi gün yirmi dört saat hareket halindeki içime artık bedenimde katıldı. Bir yanım bahar bahçe diğer yanım hazan; yeis nedir bilmeden, yorulmayı düşünmeden, sonum ne olacak demeden “gidiyorum gündüz gece”.
“Güller açmasa da güneş doğmasa da baş koymuşum bu sevdaya!” ta ki O el dur diyene kadar, yine Onun izni ve verdiği kudretle “ben yürürüm yol gider, yol gider ben peşi sıra yürürüm.”
|
Merve Nur Yener
09.02.2008
|
|
SEVGİMİ UÇURAN RÜZGÂR
Şu dünya gördü ki imtihan yeri
Uçar gider hayat kalınmaz geri
Kardeşlik ruhumun oldu feneri…
Şu hizmetten beni alıkoymayın
Dünyadan gidersem ölü saymayın.
Çocukluk, gençlikte gül gibi taze
Vücudun yaşlanır vurursun dize
Bir gün gelir göçme sırası bizde…
Gençlik geçer heyecan durulur
Günah yükler kazancıda budur.
Yaşar ümit ile korku arası
Ebediyi düşünmenin sırası
Tövbe ile şifa bulur yarası…
Şu fani dünyaya geldik gurbete
Çalışan kazançlı olur elbette.
|
Celal Yalçın
09.02.2008
|