Niçin geri kalışımızla ilgili bir söz açılsa kalkınmış ülkelerdeki okuma aşk ve şevki, çalışma disiplini, tertip, düzen, plân, program, v.s.’den söz eder, eğer gidip gelenlerimiz varsa bir sürü örnekler de sıralayıveririz.
Doğrudur bunlar.
Peki, biz niye geri kaldık veya en azından gelişmiş ülkelere yetişemiyoruz? Meselâ bir Almanya İkinci Cihan Savaşına katıldığı, taş taş üstünde kalmadığı halde bugün bizden bile iki-üç milyon civarında işçi alabilecek kadar ilerleyebildi?
Biz niye onlar seviyesine yetişemiyor, onlarla yarış eder hâle gelemiyoruz?
Düşünen, ülke aşkıyla yanıp kavrulan insanların mutlaka bu soruların cevabını bulup ona göre hareket edebilmek için kolları sıvamaları gerekir.
Maddeten ve mânen kalkınmanın temelinde ilim vardır. Bilgisiz bir yere varmak mümkün olmaz. Müslüman ilim öğrenmekle kalmamalı, bunu yaymalıdır da.
Biz bu makalemizde ilmi yaygınlaştırma ile ilgili Peygamberimizin (asm) teşvik edici bir kısım hadis-i şeriflerine yer vermek istiyoruz. Bu hadis-i şeriflerden haberdar olup da bir Müslümanın ilimsiz, ilmi yaygınlaştırmada gayretsiz olmasını kabullenmek mümkün değil.
Şimdi herbiri birer kılavuz olan bu Nebevî ölçülere bakalım:
İki kimseye gıpta edileceği bildiriliyor bir hadis-i şerifte. Bu kimselerden biri Allah’ın mal mülk ihsan ettiği ve bunu Allah yolunda harcayan, diğeri de Allah’ın ilim ve hikmet verdiği ve bununla amel edip başkalarına yayan kimse.1
Allah Resûlünün (asm) övdüğü, duâ ettiği insanlardır böyleleri. Buyururlar ki: “Bizden bir söz işitip de bunu başkalarına ulaştıran kimsenin, Allah yüzünü aydınlatsın.”2
“Ancak hayırlı birşeyi öğrenmek ve öğretmek maksadıyla benim şu mescidime gelen kimse, Allah yolunda çalışan mücahitlerin mertebesindedir.”3
İnsan öldüğü zaman amel defteri kapanmayan üç kişiden biri de faydalı bir ilim bırakan kimsedir.
“İlim öğrenen de, öğreten de aynı sevabı kazanırlar.”4
“Sadakaların en faziletlisi, bir kimsenin ilim öğrenip sonra da onu Müslüman kardeşlerine öğretmesidir.”5
“Hayra vesile olan kimseye onu yapan kimseye verilen sevap kadar sevap verilir.”6
“Kim hayra çağırırsa, ona tâbi olanların sevabının bir misli de ona yazılır. Yapanların sevabından da hiçbir şey eksiltilmez.”7
Bu ve buna benzer hadis-i şerifler ilmi öğretmenin, yaymanın önemini göstermiyor mu?
Cennetmisâl, güzel, nefis bir dünya kurmada ilmin köşe bucak yayılmasından başka yapabileceğimiz birşey yok. Mutlaka çok okuyan, öğrendiklerini anlatan, yayan insanlardan müteşekkil bir toplum olmak zorundayız.
Dipnotlar:
1- Buharî, İlim: 15.
2- Tirmizî, İlim: 7; Ebû Davud, İlim: 10.
3- İbni Mâce, Mukaddime: 17.
4- Müslim, Vasiyye: 14; Ebû Davud, Vesâyâ: 14; Tirmizî, Ahkâm: 36; Neseî, Vesâya: 8.
5- Keşfü’l-Hafa, 2:66 (Hadis no: 1756.)
6- Müslim, İmaret: 133; Ebû Davud, Edeb: 115.
7- Buharî, İlim: 15, Ebhu Davud, Sünnet: 6.
06.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|