Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinin zâhirî mânâları yanında her asra bakan işârî mânâları da vardır. Ayrıca ebced ve cifir hesapları ile Kur’ân’ın işaret ettiği bazı mânâlara ulaşmak da mümkündür.
Cifir ilmi ile ilgili hususlar, İmam-ı Ali (ra) ve Cafer-i Sadık’a (ra) isnat edilen “El-Cifr” isimli bilgilere dayanır. İbn-i Haldun bu bilginin ayrıca ilham ve keşfe dayandığını da ilâveten belirtmiştir.1 Cifir, İslâmiyet’ten önce Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından da kullanılmıştır. Yahudilere göre, Hz. Musa’nın (as) Tur-i Sinâ’da öğrendiği “İlm-i Esrar”dan birisi de bu ilimdir. Buna göre kâinattaki düzen, sayılar ile varlıklar arasında çok mükemmel bir ilişkinin varlığını gerektirir.
Sayılar ile harfler arasında da büyük bir ilgi ve alâka vardır. Arap alfabesine göre her harfin rakamsal bir değeri vardır. Bu değer “Ebced-Hevvez-Hutti-Kelemen-Sa’fez-Kareşet-Sehaz ve Dadığ” şeklinde sıralanmasından ortaya çıkar.2 Ayrıca normal alfabenin sıralaması ile de ayrı rakamsal değerler ortaya çıkar. Bu “Terkib-i Harfî” ve “Terkib-i Adedî” şeklinde ifadesini bulmuştur. Ebced sistemi de, İbranice ve Aramice’den Nebatice’ye ve Arapça’ya geçmiştir.
Mesela “Hilâl” kelimesi ile “Allah” kastedilmektedir. Her iki kelimenin ebced karşılığı 66’dır. Bu gibi tevafuklar ve işaretler, İslâm Edebiyat ve Mimarisinden tutun ticârî hayata ve devlet arşivlerinin şifrelenmesine kadar geniş bir uygulama alanı bulmuştur. Önemli şahsiyetlerin doğum ve ölümleri ile önemli olaylar da Ebced ve Cifir ilmine göre tarih düşürmek için kullanılmıştır.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de, Ebced ve Cifir ilminden faydalanarak âyet ve hadislerden işârî mânâlar çıkarmıştır.
Bir zaman Yahudi âlimleri, Peygamberimizin (asm) huzurunda, sûrelerin başlarındaki ‘Elif-Lâm-Mim’ gibi mukattaa harflerini işittikleri zaman cifir hesabı ile “Senin ümmetinin müddeti azdır” demişler; Peygamberimiz (asm) de onlara, başka sûrelerin başlarındaki mukattaa harflerini okuyarak “Daha var” demiştir.3
Yine Bediüzzaman, Hz. Ali’nin (ra) Celcelutiye kasidesini hesab-ı ebcedî ve cifrî ile yazdığını tespit etmiştir.
Bediüzzaman, Kur’ân âyetlerinin cifir ilmi yardımıyla işaretlerinin çıkarılmasını, Kur’ân’ın bir mucizesi olarak yorumlar. Çünkü her bir âyetin mânâ mertebelerinde zâhiri, bâtını, haddi, muttalaı vardır. Ayrıca bunların da füruatı, işârâtı, dal ve budakları vardır.4 İlm-i Cifr ve Ebced, aslında Kur’ân-ı Kerîm’in işârî mânâlarına ulaşabilmek için bir araçtır. Allah kelâmı olan Kur’ân âyetlerinin her asra bakan yönü olduğu için, geçmişten haber verdiği gibi, gelecekten de haber vermesi belâgatının ve mucize olmasının gereğidir.
Sonuç olarak Cifir ve Ebced ilmi, İslâm dünyasında çok sık olarak kullanılmıştır. Kur’ân-ı Kerim dışında Peygamberimizin (sav) hadislerinden de geleceğe ait işârî mânâlar çıkarılmıştır. Bu yöntem ehil ellerde, doğru bir şekilde kullanıldığı zaman gerçekleri ortaya çıkaran bir anahtar işlevi görür. Aksi taktirde su-i istimâl ile pek çok yanlışlara sebep olabilir.
Dipnotlar: 1- Mukaddime, 2:823; 2- TDVİA, “Ebced” Maddesi, 10:70; 3- Sikke-i Tasdik-i Gaybî, 87; İbn-i Kesir, Tefsir, 1:38; 4- Sikke-i Tasdik-i Gaybî, 86; İhya-i Ulum, 2:184; 174, 175
05.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|