Kur'ân, "Onlar sıkıntı içinde de olsalar kardeşlerini kendi nefislerine tercih ederler"1 buyurur.
Kur'ân'ın övdüğü bu insanlar öğrendiklerini yaşamayı gaye edinmiş Sahabe. Bu güzel haslete îsar hasleti deniyor.
Nadir Oğullarına karşı zafer kazanılıp arazisi dağıtılacağında Ensar kendi haklarından feragat edip, Muhacir kardeşlerini kendi nefislerine tercih etmiş ve arazinin onlara dağıtılmasını istemişlerdi. Birileri evlerini, barklarını, her şeylerini Allah için bırakıp gelen, Mekke'den Medine'ye hicret eden Muhacir, diğerleri de onlara kucak açan, ev yurt veren Sahabîlerdi. Sadece arazilerin dağıtılmasını değil, kendi mallarına da ortak olmasını istemişlerdi Ensar. Fakat Resûlullah (asm) arazileri dağıtmakla yetindi.
İşte Kur'ân bu fedâkâr insanları övmekteydi.
Bir gün Allah Resûlüne (asm) açlıktan dert yanan birisi gelmiş, Resûlullah da (asm) Ashabdan birinin evine götürmesini istemiş, hemen Ebû Talha ileri atılıp evine götürmüştü. Hanımına evde yiyecek bir şey olup olmadığını sorduğunda, hanımı çocukların yiyeceğinden başka birşey bulunmadığını söylemiş, o da misafiri ağırlayabilmek için akşam olunca çocukları uyutmasını, yiyeceklerin de misafirlerine ikram edilmesini emretti. Öyle yaptılar. Bir rivayete göre bu olay üzerine yukarıdaki âyet-i kerime nazil olmuş, bu fedâkârlıkları sebebiyle Cenâb-ı Hak onları tebrik etmişti. Âyetin nüzûl sebebiyle ilgili üçüncü bir rivayet daha var: O da Müslümanın biri kestiği koyunun başını bir fakire getirmiş, fakat o fakir yandaki komşusunun kendisinden daha ihtiyaç içinde olduğunu düşünerek eti doğrudan komşusuna götürmüştü. O da diğer bir mü'min kardeşinin kendine göre daha fakir olduğunu düşünmüş, hiçbir parçasını ayırmadan ona götürmüştü. Et aynı düşüncelerle tam yedi ev dolaşmış, sonunda ilk verilen eve gelmişti.
İşte Kur'ân onların bu güzel hasletini övüyordu.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri de bu îsar hasletini Sahabe Mesleği olarak nitelediği mesleğinin esaslarından biri hâline getirmişti. İhlâs Risâlesi'nde şöyle der: "Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hatta menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz."2
Bu güzel haslet ne kadar yaşanırsa tesanüd ve kaynaşma da o kadar çabuk gerçekleşir.
Dipnotlar:
1- Haşir Sûresi: 9.
2- Lem'alar, s. 224.
29.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|