Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Sarıklı Obama, başörtülü Hillary



Demokratlar arasında yarış bütün hızıyla ve hışmıyla sürüyor. Bu yarışta her türlü taktik mübah. Ama bu taktikler sahibini bazen gülünç ve komik duruma düşürüyor. Amerikan medyası daha başkanlık kampanyası kızışmadan önce Obama’yı vuracak ve hırpalayacak pozlar ve resimler peşindeydi. Harıl harıl eksik gediğini arıyorlardı. Bulamasalar bile yakıştırıyorlardı.

Bunlardan birisi Kenya ve Endonezya bağlantısı üzerinden Obama’nın geçmişinin Müslüman olduğunu keşfetmeleriydi. Adının bir tarafında da Hüseyin bulunuyordu. Bununla da yetinecek gibi değillerdi. Bu yakıştırmalarından birisinde CNN International, Obama resminin altına Usame’yi yerleştirmişti. Böylece Obama isminin Usame Bin Ladin’i çağrıştırdığını ima etmişlerdi. Ardından özür diledilerse de maksat zaten hasıl olmuştu. İzi kalmıştı. Zaten onların muradı da buydu. Harıl harıl yeni kanıtlar peşinde koşuyorlardı. Bu bağlamda, adını Usame yaptıktan sonra sarığını da keşfetmekte gecikmediler. Bunun için Kenya’ya kadar uzanmaları kâfiydi onlar da bunu yaptılar. Bu bağlamda, ABD’de Demokrat Parti’nin başkan adaylığı yarışında Barack Obama’nın gerisine düşen Hillary Clinton cephesi, son kozunu piyasaya sürdü. Drudgereport internet sitesinin haberine göre Obama’nın 2006’da yaptığı Afrika gezisinde; Kenya’da çekilmiş bu fotoğrafları Hillary ekibi e-maille dağıttı. Amaçları, senatöre “Müslüman” imajı verip oylarını etkilemek. 4 Mart’ta Teksas ve Ohio’da yapılacak ön seçimler öncesinde fotoğrafı “Eğer bu fotoğraftaki Hillary olsaydı, bunu bütün dergilerin kapağında görmez miydik?” notuyla yollayan ekibin bu tutumunu Obama danışmanları “Saldırgan, korkmuşlar” diye niteledi. Sadece bununla da kalsalar iyi: “ABD’ye sarıklı bir başkan ister miydiniz?” diye de seçmenlere birer metin göndermişler. Benzeri bir kara kampanya geçiren Anglikan Kilisesi Başpiskoposu da şeytana ve ‘Kancalı imam’ lâkabıyla anılan Ebu Hamza Mısri’ye benzetilmemiş miydi? Öyle bir günde yaşıyoruz ki inanılır gibi değil. Bir taraftan Tayyip Erdoğan gibiler, ‘gerekirse icap ederse İslâma hizmet için papaz elbisesi de giyeriz’ derken gerçek papazlar ise bugün kimliklerini ispatta zorlanıyorlar.

***

Obama ve Hillary sanki biri Venüslü diğeri de Marslı gibi bir kutuplaşmanın içindeler. Bununla birlikte, Hillary de kendi kazdığı kuyuya düştü. Obama’nın Kenya’da sarıklı fotoğraflarına mukabil Hillary’nin de Fas’ta başörtülü fotoğrafları çıktı. Kimileri ‘iğreti gelin’ prototipinde olduğu gibi Hillary’nin iğreti olarak başörtüsünü taktığını söyleyebilirler. Beis yok. Kimileri de at izinin it izine karıştığı Türkiye’de olduğu gibi aslında onun başörtüsü değil de türban yani sarık taktığını ileri sürebilirler. Böylece durum eşitlenmiş olacaktır. Zira bizimkiler bu tarz başörtüsüne türban diyorlar. Türban da Sihlerin veya Obama’nın taktığı sarık şeklinden ibarettir. Zaten Fransa türban yasağı ilân edince ilk tepki türbanlı/sarıklı Sihlerden gelmişti. Can evlerinden vurulmuşlardı. Obama ve yandaşları kendilerini: “Bayan Clinton da çok iyi bilir ki ziyaret ettiğimiz ülkelerde insanlar bizim oranın yerel kıyafetlerini giyerek gazetecilere poz vermemizi isterler”diye savunuyorlar. Obama taraftarları da dişe diş bir mücadeleyle bayan Clinton’ın da First Lady’lik zamanında kızı Chelsea ile birlikte Mısır ve Fas ziyareti sırasında başörtüsü taktığını gösteren fotoğraflarını yayınladı.

***

‘Tencere dibin kara seninki benden kara’ edebiyatı bize de uzak değil. Bilindiği gibi Baykal, Recep Tayyip Erdoğan’ın 20-30 yıl önce Hikmetyar’la çekilmiş fotoğraflarını hini hacette kullanıyor ve sürekli gündemde tutuyordu. Kaddafi’nin 28 Şubat sürecinde Erbakan için ‘benim kumandanım’ demesini hatırlatırcasına. Buna mukabil, kendisi de başörtüsü yasağını savunurken Bosna’ya başörtüyle gittiği ve burada başörtüsü dağıtma kampanyası yaptığı ortaya çıkmasın mı? Orası Anadolu da değil ki ‘Anadolu tarzı başörtüsü’ tezinin arkasına sığınsın. Tuzak kuran tuzağa düşüyor.

28.02.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.02.2008) - Batı’nın Müşerref komplosu

  (26.02.2008) - Rutin ve sınırlı

  (25.02.2008) - Denklem tersine döndü

  (24.02.2008) - Büyük pazarlık mümkün mü?

  (22.02.2008) - Baykal ve Özkök

  (21.02.2008) - Baykal ve Olmert

  (20.02.2008) - Modernistler ve reformistler

  (19.02.2008) - Kezzapçıdan korkma kezzaptan kork

  (18.02.2008) - Başörtüsü yasağının ‘üstad’ları veya bilim tapınakları

  (17.02.2008) - Baş açma merasimleri

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri