Resûlullahın (asm) en büyük arzusu, insanların, Allah’ın dışında tanrılar edinmekten kurtulup kudreti, ilimi sonsuz tek bir Yaratıcıya inanıp dünya ve ahiret mutluluğunu elde etmeleriydi.
Sahte ve geçici mutluluklar yerine kalıcı, sürekli ve büyük mutluluklar ancak Kâinatın Sahibini tanımakla mümkün olabilirdi. Bunun için az didinmedi Allah Resûlü (asm).
Sahabe de bu mirası almıştı Allah Resûlünden (asm). Hırssa bu noktada gösterilirdi, azim ve gayretse bunun içindi. Gece gündüz demez insanların kurtuluşu için didinip dururlardı.
Resûlullah’ın (asm) dizinin dibinde, ondan ayrılmayan ilim sevdalısı Ebû Hureyre’nin de (ra) en büyük arzusu buydu. Hele hele şu annesi yok mu? Onun cansız putlara taptığını gördükçe ne kadar üzülür, Müslüman olmasını ne kadar arzu ederdi. Birgün annesini İslâma davet etmiş, annesi önceden olduğu gibi yine inanmamakta direnmiş, Allah Resûlü (asm) hakkında hoş olmayan şeyler söylemişti. Ağlayarak büyük bir üzüntüyle Resûlullaha (asm) koştu. Annesine karşı gelemezdi. Fakat Resûlullahın (asm) aleyhinde konuşmasına da dayanamamıştı. Daha ne zamana kadar bu yanlışta devam edecekti. Çok sevdiği annesi putlara tapmaya devam ederse hem dünya, hem de ahiretini mahvedecekti. Her iki hayatının da yanmasına nasıl dayanabilirdi?
Hemen Resûlullaha (asm) ulaştı. Durumu arzetti. Annesini kurtaramazlar mıydı? Resûlullah (asm) bir duâ ediverseydi yeterdi, herşey yoluna girerdi. “N’olur ya Resûlallah. Annemin doğru yolu bulması için duâ ediverin” diye yalvardı. Allah Resûlü de (asm) ellerini kaldırıp, “Ya Rab! Ebû Hureyre’nin annesine hidayet nasip et!” diye duâ etti.
Sevinçten uçuyordu Ebû Hureyre. Allah Resûlü (asm) dua etmemiş miydi? Yerler, gökler hürmetine yaratılan bir Peygamber duâ ederdi de reddolunur muydu? Nasıl annesinin yanına döneceğini bilemedi. Eve vardığında ayak seslerini duyan annesi, “Ebû Hureyre olduğun yerde kal, bekle” diye seslenmişti.
Ebû Hureyre içerden su sesleri duymuştu. Demek annesi gusül abdesti almaktaydı. İzin verip içeri girdiğinde annesinin gusül abdesti alıp uzun elbisesini giyip başörtüsünü örttüğünü görmüş, sonra da, Kelime-i Şehadet getirişine şahit olmuştu.
Sevinçten yerinde duramaz olmuştu Ebû Hureyre. Sevinç gözyaşları dökerek hemen Allah Resûlüne (asm) koştu. “Ya Resûlallah, müjde. Allah duânızı kabul buyurdu, Ebû Hureyre’nin annesini hidayete erdirdi.”1
Bundan daha büyük bir mutluluk olabilir miydi Ebû Hureyre için? Maksadına nail olmuştu.
Dipnotlar:
1- Müslim, Fezâilü’s-Sahabe: 158; Müsned, 2: 320.
06.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|