Yakın tarihimiz, birbirini takip eden siyasî ve ekonomik krizlerle doludur. Biri bitmeden diğeri başlayan krizler, bir bakıma ‘bağışıklık’ kazanmamıza da sebep olmuştur. Öyle ki, başka ülkelerde meydana gelen ekonomik krizler sonrası; derin sosyal ve siyasî çalkantılar yaşanırken, ülkemizde bu durum nisbeten sakin bir geçişle aşılır. Dünyadaki krizleri değerlendiren uluslar arası uzmanlar da Türkiye’deki bu durumu anlamakta, kavramakta ve izah etmekte zorlanırlar.
“Her 10 yılda bir ihtilâl, her 3-5 yılda bir ekonomik kriz” şeklinde özetlenebilecek bu durum, Türkiye’nin kalkınmasını ve ‘muasır medeniyet seviyesi’ne ulaşmasını engellemiştir. Son yıllarda ekonomik krizlerin yaşanma sayısı nisbeten azaldı. Buna karşılık, siyasî krizler daha da arttı. Oluşturulmaya çalışılan siyasî krizler millet nezdinde itibar görmeyen krizler olsa da, neticesinde olan yine millete oluyor.
Siyasî iktidarın en çok övündüğü konuların başında da yine ekonomik istikrar geliyor. Geçmiş yıllara nisbetle enflasyon düşmüş, yaşanan krizler de azalmıştır. Ancak bu durum, “Türkiye’de artık kriz olmaz” anlamına gelmiyor. Ekonomi, hassas dengeler üzerinde yürümeye devam ediyor ve her an krizlerin yaşanması muhtemeldir...
Dünya, gittikçe ‘büyük bir köy’ halini alıyor ve bu durum, herhangi bir ülkede yaşanan krizlerin, sadece o ülke ile sınırlı kalmasını engelliyor. Amerika ya da Avrupa ‘nezle’ olsa, Türkiye gibi ‘kalkınmasını tamamlamamış ülkeler’ bir anlamda yatağa düşüyor. Bu sebeple, “Türkiye’de artık kriz yaşanmaz” demek “Türkiye’de ihtilâl olmaz” demek anlamına geliyor. Tabiî ki şartları yerine getirilirse ihtilâl de olmaz, ekonomik kriz de... Ama demokrasiden nasibini almamış bazı siyasiler ve siviller, ‘ihtilâlsever’ olursa maalesef her iki musibet de yaşanabilir.
MÜSİAD’ın (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) hafta sonu Kahramanmaraş’da düzenlediği ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da konuşmacı olarak katıldığı Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısı sonrasında basın mensuplarıyla birlikte Başkan Ömer Bolat’la bu konular üzerine sohbet etme imkânı bulduk. 19 Nisan 2008’de yapılacak Genel Kurul sonrası başkanlığı yeni bir isme devredecek olan MÜSİAD Başkanı Bolat, ekonomik kriz ihtimali noktasında ihtiyatlı konuşuyor. “Yavaşlama ve durgunluk var, ama kriz yok şimdilik” diyen Bolat, Türkiye’nin 2007’de siyaseten zor günler geçirdiğine, dünya ekonomisinde de taşların yerinden oynadığına dikkat çekiyor. “Eskiden KİT’lere dayanan bir ekonomi vardı. Yüksek enflasyon üreticiyi memnun ediyordu. Şimdi ise, düşük enflasyon sebebiyle üreticiler zorda, tüketiciler sevinçli. Yoğun gündem sebebiyle de ekonomi ikinci planda kaldı. Dikkatler yeniden ekonomiye yönelmeli” diyen Bolat, bir sorumuz üzerine de “AB’ye uyum noktasına da ağırlık verilmeli. Ama Avrupa Birliği yöneticileri de -Merkel ve Sarkozy örneklerinde olduğu gibi- Türkiye’nin işini zorlaştırmamalı. Sürecin kesilmesi önlenmeli” şeklinde konuşuyor.
Üniversite ve YÖK reformlarında ilerleme sağlanamadığına da dikkat çeken Bolat, “ekonomik sıkıntı varken, hükumetin başörtüsüyle ilgilenmesi”ni eleştirenlere katılmadığını da ifade ederek şöyle diyor: “Tek başına iktidara gelen bir hükümetin yasağı kaldırmak istemesinden tabiî ne olabilir? Aksine geç bile kalınmış...”
‘Şimdilik’ ekonomik kriz yok, ama şimdiden ‘tedbir’ almak en iyisi...
10.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|