Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

İkinci ifsad



20’nci yüzyılın Yahudi yüzyılı olduğunu biliyoruz. 20’nci yüzyılın inkişaf etmesi ve açılmasıyla birlikte 21’inci yüzyıl İslâm yüzyılı olacaktır. Şimdi 20’nci yüzyılın enkazı temizleniyor. Bu en geç 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde hitama erecek ve tamamlanacaktır. Şimdi bunun irhasatını yaşıyoruz. İşte bu dönem Kur’ân-ı Kerim’de haber verildiği gibi Yahudilerin ikinci ifsad devirlerinin de sonu oluyor. Perde iniyor. Bütün dünya gözleriyle İsrail’in ne karıştırdığını ve nasıl bir fesad ve bozgunculuk içinde olduğunu takip ediyor. Dolayısıyla ikinci ifsadın da sonuna doğru geliyoruz. ABD ve İngiltere gibi ülkelere rağmen İsrail’in irtikap ettiği mezalim büyük bir öfke birikimine yol açıyor. Bu da öfke patlamasına dönüşecektir.

20’inci yüzyılın Yahudi yüzyılı olduğunu elbetteki biz iddia etmiyoruz. Bu tanım ve tesbit, The Jewish Century kitabının yazarı Yuri Slezkine’e ait. Yahudi yüzyılında Yahudiler üç rejim kuruyorlar. Bunlardan birisi fetret devrinin sonunun başlangıç tarihi olan 1991 yılında yıkıldı. Diğer ikisi de çok hızlı bir biçimde zeval sürecinde ilerliyor. 20’nci yüzyılın ayak seslerinin duyulduğu 1897 yılında Basel’de Yahudi Kongresi akdediliyor. Bu tarih ile birlikte Yahudi asrı başlamış oluyor. İşte bu Yahudi asrı aslında Kur’ân-ı Kerim’in bahsettiği ikinci ifsad devresi ve dönemidir. Bu dönem, 1897 yılından başlayarak üç devre halinde sürecektir. Musa Aleyhisselâm’ın sünneti böyledir. Musa Aleyhisselâm da zahiren Yahudi peygamberi ise de gerçekte her devrin Müslümanlarının ve inanmış kitlelerinin peygamberidir. Kendi ismini veya kanını taşıyanların değil sıfatına varis olanların peygamberidir. Dolayısıyla onun sünneti Müslümanlar için de geçerlidir. Ezher dergisinde (Şubat-Mart 2008) Sıddık Bekir Ita, Yahudilerin birinci ifsad devriyle alâkalı müfessirler arasında tam bir mutabakat olmadığını yazıyor. Ancak İkinci devrenin İsrail’in kuruluşuna giden süreç ve kuruluşu ve sonraki dönem olarak adlandırılabilir. Bundan dolayı, Osmanlı İmparatorluğu Filistinliler ve onların gerisinden İslâm dünyası için bir felâket yani nakbe dönemi olmuştur. İkinci nakbe ise 1948'de İsrail devletinin kurulmasıdır.

Yahudi asrı iki felâketi beraberinde getirmiştir. 1908 ve 1909’da Sultan İkinci Abdülhamid, hal edilmiştir ve ondan 8 yıl sonra da Kudüs işgal edilmiştir. Üçüncüsü ise belki de Yusuf Karadavi’nin dediği gibi (o ikincisi diyor) 1967 savaşıdır. Buna mukabil, bazı Yahudi liderleri ve analizcileri Müslümanların iki uluv ve yükselme devresinden bahsediyorlar. Herhâlde bunlardan birisi Asr-ı Saadet olsa gerek. İkincisi de günümüze işaret ediyor olmalı. Belki de Yahudi asrının bitmesiyle başlayacak olan İslâm asrına işaret etmiş olabilirler. Bu durumda, ikinci ifsad devirlerini veya Yahudi asrını Sıddık Bekir Ita 1917’de Kudüs’ün işgalinden başlatıyor. Aslında bu Yahudi asrının dönemeçlerinden ve aşamalarından birisidir. Yahudi asrı yüz yıl değil, yüz yirmi yıllık bir süreyi kapsayacak genişliktedir. 1897 yılından başladığında buna üç devre ilâve etmek gerekiyor. Burada karşımıza sosyolojik devreler çıkıyor. Bu devrelerin tamamı Hazreti Musa’nın iki kırk yıllık devresi ile İslâm’da Hazreti Ali’ye benzeyen Feta’sı Yuşa bin Nun’un 40 yıllık zafer devresidir. Hazreti Musa’nın temsil ettiği iki devre idad/hazırlık ve temkin devresidir. Yuşa bin Nun’un temsil ettiği devre ise zafer devresidir. Dolayısıyla üç 40 yılın toplamından ibaret bir süreçten söz etmekteyiz. Bu da 1897 ile 2017 aralığına denk gelir ki bu hem Kudüs’ün işgal edilmesi, hem de Osmanlı’nın dört yüz yıl sonra Arap topraklarından çekilmesinin simetrisidir.

***

Ahirzamanla ilgili konular Yahudilerle Müslümanlar arasında psikolojik savaşın da boyutlarından birisini teşkil ve temsil ediyor. Yahudi erkânı Kur’ân-ı Kerim’de Yahudilerin millet olarak iki defa büyüklenmeleri ve kibirlenmelerine matuf olarak Müslümanların da iki defa yüceleceklerini ve büyükleneceklerini ileri sürüyorlar. Bunu da Kitab-ı Mukaddes’in kehanetlerine bağlıyorlar. Dolayısıyla psikolojik harbin unsurlarından birisi de kehanetler savaşıdır. Bu bağlamda, modern Türk batiniliğinde de böyle durumlar var. Taraflar kaziyyelerini isbat ve Allah’ın kendi yanlarında olduğunu gösterebilmek için çırpınıyorlar. Fakat burada asıl önemli olan adalete istinat edebilmektir. Adalete istinat eden kaim olur. Kim adalete istinat ediyorsa zafer onundur. Zira yerler ve gökler adalet üzerine kaimdir. Adalet olmadan itidal ve insaf ve düzen olmayacaktır.

***

Yahudileri en iyi tasvir eden kitap Kur’ân-ı Kerim’dir. Bu da onun yine i’caz tarafını gösteren alâmetlerden birisidir. Yahudilerin ikinci ifsad dönemi de ‘hablullah’dan koptukları devreye tekabül etmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de ‘hablunminallahi’ ve ‘hablunminannasi’ sırrı da Yahudilerin iki devresine işaret etmektedir. Birisi nübüvvet devri, ikincisi de şetat ve diaspora devridir. Böbürlenme ve kibirlenmeleri şetat ve diaspora devrine dâvetiye çıkarmaktadır. Bu itibarla, ikinci ifsad devreleri de ikinci zeval devrelerinin mukaddimesidir. Belki adalet etseler ve insaflı davransalardı siyasî ömürlerini uzatabilirlerdi. Ama küfür devam etse de mezalim devam etmemiştir. Hıristiyan devletleri şu veya bu şekilde yüzyıllardan beri devam edegelmektedir. Ama Yahudiler bunun bir istisnasıdır. Ya ifsada ve kibirlenmeye sapıyorlar ve helâk ve zeval oluyorlar, ya da gettolarda yaşamaya mahkûm oluyorlar. Müfessirler ‘hablunminallahi’ sırrını tam olarak yorumluyorlar. ‘Hablunminennasi’ sırrı ise geçmiş devirlerde, eski çağlarda Pers Kralı Kuruş yeni çağlarda ise İngiltere ve ABD’dir. Bu meyanda aktörler olarak, Napolyon, Churchill, Truman ve Bush gibi liderleri de sayabiliriz. Ama ikinci ifsad devrelerinin de sonuna gelmiş bulunuyorlar. Zira sadece Filistin kargaşası değil, Irak ve Afganistan kargaşası da bir yönüyle onların karıştırması ve eseridir. Hile ve mezalim düzeni elbette er geç eriyecek ve tuz buz olacaktır...

09.03.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.03.2008) - Irak bahane...

  (06.03.2008) - Refahyol komplosundan Hamas komplosuna

  (05.03.2008) - İslâm’ın cezalandırıldığı yüzyıl

  (04.03.2008) - Nakba’dan şoah’a

  (03.03.2008) - PR ve zamanlama hatası

  (01.03.2008) - Mesut yerine Neçirvan mı?

  (29.02.2008) - Büyük Napolyon, Küçük Napolyon

  (28.02.2008) - Sarıklı Obama, başörtülü Hillary

  (27.02.2008) - Batı’nın Müşerref komplosu

  (26.02.2008) - Rutin ve sınırlı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri