Yürüyorum, arkamdan da iki çocuklu bir bayan geliyor. Çocuklardan birinin elinden tutmuş sanıyorum. Üç yaşlarında olan, elinden tutturmadığı için sağa sola koşuşturuyor. Eh bu yaşlarda normal. Afacanlar hürriyetlerine pek bir düşkündürler. Tam köşe başında bir bakkal var. Önünde de cipslerin sergilendiği bir sepet. Çocuk gelip onun önünde duruyor ve arkamda olan annesine sesleniyor, “Anne cipso alalım. Anne cipso alalım.” Annenin çocuğa verdiği cevap çok ilginç: “Cipso alacak paramız yok oğlum. Sigara alacağım.” Sesinin tonu gayet normal. Çok sıradan bir şeyi çocuğuna açıklıyor ya da ifade ediyormuş gibi bir üslupla söylüyor söyleyeceklerini.
Tabiî, çocuk birkaç kez daha zıplıyor cipslerin önünde. Anne aldırış etmiyor. Ben köşeyi döndüğüm için sonraki olanları görmüyorum ve duymuyorum. Ama içimde bir şeylerin acıdığını hissediyorum. “Acaba bu çocuk büyüdüğünde nasıl biri olur?” diye kendime sormadan edemiyorum. Gerçekleri nasıl algılar? Algı dünyasında, “Cips alacak paramız yok, çünkü annemin sigaraya ihtiyacı var” diye düşünür mü? Ya da “Parası var annemin, ama bana harcamak istemiyor” veya “Annemin sigara alacak parası var, ama bana bir cipso almıyor. O halde beni sevmiyor” diye mi düşünecek? Son olarak bütün bunlarla birlikte, “Annem bana yalan söylüyor.” Bu olayı unutur mu? Gerçi bu olayı unutması bir şeyi değiştirmez. Çünkü annenin davranışının değişmesi lâzım.
Asıl içimi yaralayan şeyse, bu olayı sadece bir çocuğun yaşamıyor olduğunu bilmek. Bu toplumun genel bir problemi dersem çok mu ileri giderim bilmiyorum, ama şu bir vakıa ki, çocuklarımızı kendi çıkarlarımıza fedâ ediyoruz ve bunu da onlar biliyorlar. Böyle büyüdükleri için, erişkin hale gelseler bile, her şeyde kendi çıkarlarına göre davranmayı öğreniyorlar. Zira çocukken de kendilerine öyle davranılıyor. “Var, ama benim için yok. O halde ben de öyle davranırım ve kendimi korurum” diyor daha çocukken.
Bu gerçekliği en tepemizden, en sıradan insanımıza kadar görmüyor muyuz? Herkes kendisini korumak için avazı çıktığı kadar bağırıyor. Biri cipsosunu istiyor, diğeri de “Benim sigaraya ihtiyacım var. Sen de nerden çıktın?” diye bağırıyor. Diplomatik kavgayı bile sokak kavgalarına dönüştüren, ağız dalaşından öteye gidemeyen bireyler olup çıkıyoruz.
Ey anneler! Bu ülkeyi siz kuruyorsunuz, hâlâ farkında değil misiniz?
22.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|