Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Yanlışa "Taraf" olmayalım



Bediüzzaman Said Nursî'nin en eski, en sâdık ve en çilekeş talebelerinden biri olan ve bundan tam 38 sene evvel (13 Mart 1970) bugün vefat eden büyük âlim Seyyid Şefik Arvasî hakkında, dünkü Taraf gazetesinde hatalarla dolu bir yazı yayınlandı.

Temenni edelim ki, burada yapacağımız düzeltmelerin bir benzeri orada yapılır.

* * *

Taraf'ta 11 Mart günü başlayan "Kürt İslâmının Yeni Yol Haritası" başlıklı yazı dizisinin dünkü bölümünde "Kürt dindarlarının siyasî gücü: Medreseler" başlığı kullanılmış ve aslında ciddî bir münasebeti olmadığı halde, bu konuya Bediüzzaman Hazretleri ile onun vefakâr, cefakâr talebelerinden Seyyid Şefik Efendinin de ismi karıştırılmış.

Bu şahsiyetlerin asıl konuyla bağlantıları çok zayıf olması bir yana, ayrıca bu zâtların hüviyet ve hizmet hayatları çok farklı, hatta aykırı şahsiyetlerle öyle bir karıştırlarak takdim edilmiş ki, bunları düzeltmeye çalışmak, konuyu en baştan yazmaya kalkışmaktan çok daha zor görünüyor.

Biz, bunların bir kısmına kısaca değinelim; gerisini de dosyayı yayına hazırlayan meslektaşımız Nevzat Çiçek'e havale edelim.

1) 1514 yılında Osmanlı'ya "müsâlemetle" dahil olan Kürtlerin medreselerine, en az üç asır müddetle siyaset hiç girmedi.

2) Said Nursî'nin medrese hayatı ile, yazıda ismi zikredilen diğer âlimlerin medrese tahsili arasında dikkate değer bir benzerlik bulunmadığı gibi, aksine ciddî ölçüde farklılıklar var. Bediüzzaman'ın medrese tahsili hem çok kısa (toplam bir–iki sene gramer ve üç ay da ilim) olmuş, hem de saadece çocukluk zamanını içine alır. 13–14 yaşından sonra en büyük âlimlerle münâzarâya başlamış. Kaldı ki, onun tercih ve takip ettiği eğitim tarzı da, klâsik medrese tarzından tamamiyle farklıdır. Dolayısıyla, nasıl olur da aynı kategoriye dahil edilir, anlamak kolay değil. (Bkz: Emirdağ Lâhikası, s. 312)

3) Yazıda iki farklı şahsiyete, hüviyete, hizmete, mizaç ve karaktere sahip olan iki "Arvasi" birbirine adam akıllı karıştırılmış. Tıpkı, Şeyh Said ile Said Nursî isimlerinin birbirine karıştırılması gibi...

Meselâ, söz konusu yazıda Üstad Bediüzzaman'ın eski talebesi, Denizli Hapishanesi maznunlarından, Sultanahmet Camii eski imamı Seyyid Şefik Arvasî Efendi ile Necip Fazıl'ın hocası Şeyh Abdülhakim Arvasî'nin hem ismi, hem de hüviyetleri birbirine karıştırarak tuhaf mı tuhaf bir sunum yapılmış.

Şefik Efendi için, "Sultan II. Abdülhamid'in hocası" deniliyor, ayrıca günümüzde "Işıkçılar" diye bilinen cemaatin de mânevî önderi olduğu nazara veriliyor.

Oysa, Sultan Abdülhamid'den 42 yıl sonra dünyaya gelen Şefik Efendi, 1884–1970 yıllarında yaşamış olup, herhangi bir cemaatin lideri falan değildir.

Söz konusu yazı dizisinde kast edilen, ancak hakkında çok yanlış ve karışık bilgiler sunulan cemaat lideri, olsa olsa Abdülhakim Arvasi'dir. Ki, o da 1865–1943 yılları arasında yaşamış olup, sinnen on yaş büyük olduğu Bediüzzaman Said Nursî ile herhangi bir ülfet ve uyumlu bir münasebeti olmamıştır. Hatta, çok noktada zıtlaşarak ayrılıp gittiler bu fâni âlemden.

* * *

Genelde, cesur davranan ve doğruları olduğu gibi yansıttığı kabul edilen Taraf'taki bu yazı dizisinde düzeltmeye muhtaç daha başka noktalar da var.

Ancak, biz şimdilik bu kadarıyla iktifa etmeyi düşünüyoruz.

Neticeyi görelim, bakalım; ihtiyaç hâsıl olması durumunda, konuya tekrar değinmeye çalışırız.

Bundan dolayı da kızmak, gücenmek, alınganlık yapmak yok. Mühim olan, yanlışların izâlesi ve doğruların olduğu gibi yansıtılmasıdır.

Taraf çalışanlarının da aynı düşüncede olduğunu biliyoruz.

Tarihin Yorumu 13 Mart 1938

18 Mart Kahramanı Cevat Paşa

Müşir ve paşalarıyla meşhûr olmuş bir aileden gelen Çanakkale Harbinin muzaffer kumandanı M. Cevat Paşa, İstanbul'da vefat etti.

Muhammed Cevat (Çobanlı), 1871'de İstanbul'da doğdu.

İlk tahsil devresinin ardından, o da babası gibi askerlik mesleğine yöneldi. Mekteb–i Harbiye'de okudu.

1894'te Kurmay Yüzbaşı olarak Harp Akademisi’nden mezun oldu.

Askerlik mesleğinde ilerleyerek, tümen komutanlığına kadar yükseldi. 1909'da "tenzil–i rütbe"ye uğratılmasına rağmen, mesleğini terk etmedi.

Yarbaylıktan başlayarak terfileri yeniden yükseldi ve nihayet 1915'te tekrar tümgeneral oldu. Bu rütbede iken, Çanakale'de Boğaz Müstahkem Mevki Kumandanlığına tayin edildi.

18 Mart'ta zaferle neticelenen Boğaz Harbini başınadan sonuna kadar sevk ve idare etti.

Bilhassa Nusrat Mayın Gemisiyle almış olduğu tedbirlerin, savaşın seyrini değişterecek derecede tesirli olması sebebiyle, Cevat Paşaya "18 Mart Kahramanı" ünvanı verildi.

Çanakkale Zaferinden sonra da, aynı azim ve iradeyle askerlik hizmetini cepheden cepheye koşturarak sürdüren Cevat Paşa, İstanbul'un işgali esnasında tutuklanarak Malta adasına sürgün edildi. (1919–1922)

Sürgün dönüşünde, Adana ve Diyarbakır'da Ordu Komutanı olarak görev yaptı. 1930'da Askerî Şurâ üyesi oldu. 1935'te yaş haddinden emekliye sevk edildi.

Esasında "asker ruhlu" bir kişilik olmasına rağmen, Cevat Paşa, özellikle 1924'ten sonra mümkün olduğunca aktif görevlerin dışında tutulmaya çalışıldı. Sonunda, istemediği halde emekli olmaya zorlandı.

Bu da gösteriyor ki, Çanakkale Harbinin kahraman kumandanına lâyık olduğu değer hakkıyla verilmedi; hatta, çoğu kez dışlandı da denilebilir.

Cevat Paşanın 27 Eylül 1988’e kadra İstanbul Erenköy Mezarlığında bulunan naaşı, bu tarihten sonra Devlet Mezarlığı’na nakledildi. Bu da ikincu büyük ayıp, yahut tuhaf kaçan bir uygulama...

13.03.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.03.2008) - Son Şeyhülislâm'a organize iftira

  (11.03.2008) - Sıcak bölgeden

  (07.03.2008) - Demokratlar'ın gelişi

  (06.03.2008) - Bazı ilkler yaşanıyor

  (05.03.2008) - Hıristiyana saldırı Yahudilere yarar

  (04.03.2008) - Yahudiler'in 500. yılı

  (03.03.2008) - Kıyafetten Hilâfete 3 Mart inkılâpları

  (01.03.2008) - Şark'ın ihyâsı

  (29.02.2008) - "Allah, bir daha yazdırmasın"

  (27.02.2008) - Rusya'dan dünyaya yayılan 'şimâl cereyanı'

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri