Meşrutiyet ve kanun-u esasî işittiğiniz mesele ise; hakiki adalet ve meşveret-i şer’iyeden ibarettir. Hüsn-ü telâkki ediniz. Muhafazasına çalışınız. Zira dünyevî saadetimiz Meşrutiyettedir. Ve istibdattan herkesten ziyade biz zarardîdeyiz.”1
Yüz sene kadar önce Hürriyetin ilk yıllarında Doğu aşiretlerine çektiği 50-60 kadar telgrafta bunları söylüyordu Bediüzzaman Said Nursî. Cumhuriyet ve demokrasiye geçildiğinde de aynı hakikatleri dile getirecekti.
“Ben ekmeksiz yaşarım. Hürriyetsiz yaşayamam”2 diyecek kadar hürriyet aşığı Bedüzzaman’ın en çok karşı olduğu şey de istibdattı.
Onun bütün emeli demokrasinin doğru şekilde uygulanmasıydı. Doğunun bahtını açacak demokrasi ve hürriyetti.3
Mütehakkimane istibadın, yani baskıcı rejimlerin İslâmla zerre kadar ilgisi yoktu. “Milletin efendisi millete hizmet edendir”4 sırrıyla İslâm âleme gelmişti ki istibdad ve zalimane tahakkümü mahvetsindi.5
Demokraside esas olan kuvvetin şahısta değil, kanunda olmasıydı. İstibdatta ise tam tersiydi.6
Bediüzzaman tam yüz sene önce yapıyordu bu tesbitleri. Üstadın vefatının 48. yılında Tekirdağ’lı dostların daveti üzerine 23 Mart Pazar günü Üstadın demokrasiye bakışıyla ilgili bu çerçevede bir konferans verdik. Mustafa, Bekir ağabeylerin, Mehmet, Erhan, Davud, İsmail, vesâir kardeşlerin hummalı çalışmaları, şu bu ayırımı yapmadan tek tek ziyaret ederek davet ettikleri Belediye Kültür Sarayında meraklı, iştiyaklı bir dinleyiciyle karşı karşıyaydık.
Üstad bir kısım çevreler tarafından tanınmıyor, bir kısım çevreler tarafından da yanlış tanınıyordu. Şeyh Said’le karıştıranlar vardı. Bu konuya da temas ettik. Şeyh Said’in silahlı kıyam için yardım isteğine, Üstad, “Türk milleti asırlardan beri İslâmiyetin bayraktarlığını yapmıştır. Çok veliler yetiştirmiş ve şehitler vermiştir. Böyle bir milletin torunlarına kılıç çekilmez. Biz Müslümanız ve onlarla kardaşız. Kardaşı kardaşla çarpıştırmayız…” diyor, yapılan hareketin akim kalacağını, vazgeçmesini; kurtuluş çaresinin halkın irşadı, aydınlatılması, cehaletin izale edilmesi olduğunu söylüyordu.7 Bugün de en büyük derdimiz cehalet değil mi?
Bu ve daha başka sahalarda çok ilginç görüşlere sahip olan Bediüzzaman Said Nursî gibi bir değer, eğer Avrupa’da çıkmış olsaydı, bütün dünyaya ilân ederlerdi. Bizimkiler tanımamakta direnedursunlar, Allah’a şükür eserleri kırkı aşkın dünya diline çevrildi, hakkında doktora tezleri yapılmakta, ilmî platformlarda beş yüzden fazla tebliğ sunulmakta, yüzlerce ulusal ve uluslarası sempozyumlarla dünya kamuoyunda yankı bulmakta, ülkemizde ve dünyada milyonlarca kişi tarafından zevk ve iştiyakla okunmaktadır.
Hakikat kadar kuvveti, etkili hiçbir güç yoktur.
Dipnotlar: 1- Divân-ı Harb-i Örfî, s. 21. 2- Tarihçe-i Hayat, s. 408. 3- Muhakemat, s. 47. 4- Fethu’l-Kebir, 2:195. 5- Divan-ı Harb-i Örfî, s. 22. 6- Münazarat, s. 38. 7- Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursî, s. 254-255.
27.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|