Kâinatın Efendisi (asm), “Bana fânî âlemden ne hediye getirdin ey İkbal!” diye sorduğunda edebinden iki büklüm kesilen şâir, “Bizim gibi gedâlar sizin gibi sultanlara ne hediye getirebilir? Şu anda elimde yarısına kadar dolu bir bardak renkli su var. Bunu Cennet ırmaklarıyla değişmem. Bu Çanakkale’de ve Trablusgarb’ta dökülen Müslüman kanıdır” diye cevap veriyor.
Bu sözler, henüz Hindistan’dan ayrılıp bir devlet kuramamış, 1948’de kurulacak olan Pakistan’ın Mehmet Âkif’i sayılan Muhammed İkbal’a ait.
18 Mart denilince gerçekten İkbal’in “Cennet ırmaklarıyla değişmem” dediği mübarek kanları; Âkif’in lisanında “şüheda fışkıracak toprağı sıksan şühedâ” şeklinde ifadesini bulan, Cennetmisâl, misk kokulu mübarek topraklarda kefensiz yatan, “Çanakkale geçilmez” destanını yazdıran ve yine Âkif’in “Bedr’in arslanları ancak bu kadar şanlıydı” diye kahramanlıklarını anlatmaya çalıştığı müstesna insanları hatırlamamak mümkün değil.
Yine Âkif’in terennümleriyle “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! / Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner aşarım; / Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım…” diye dillenen, doğduğundan beridir hür yaşamış, esâreti aslâ semtine uğratmamış bir neslin evlâtları bu kahramanlar…
253 bin şehidin kanlarıyla sulandı bu topraklar. Payitahta giden yol bu kapıdan geçiyordu. Burayı ele geçiren payitahta hâkim olurdu. Asırlardır payitaht İstanbul’a karşı hâin emeller besleyen düşmanlar bütün güçleriyle burayı zorlamış, ama kale gibi duran îman dolu göğüslere çarpıp yıkılmışlardı.
İtilâf Devletleri adıyla anılan bu kuvvetler, 3 Kasım 1914’te Çanakkale’nin Seddülbahir’inden hücuma kalkmışlardı. Ne var ki 18 Mart Deniz Zaferi, onların belini kırdı. Nusret Mayın Gemisi komutanı kahraman asker Hakkı Beyin, Karanlık Limanı’nın yukarı kısmına döşediği 20 mayın, manevra yapmak isteyen Fransız Bouvet gemisini denizin dibine indirdi. Yerine gelen İngiliz harb gemisi Irresistible de iki saat içerisinde aynı âkibete uğradı. Daha sonra imdadlarına gelen Ocean zırhlısı da bu sondan kurtulamamıştı. Mecidiye Tabyasında mücadele veren Seyyid Onbaşının eline kaptığı yaklaşık 276 kilo ağırlığındaki top mermisi Ocean gemisini arkadan vuracaktı. Fransız Suffren ve Gaulois zırhlıları da ağır hasar almışlardı. Cevad Paşa emrindeki Çanakkale istihkâmları düşman güçlerine karşı büyük bir zafer kazanıyordu.
Denizden geçemeyeceklerini anlayan İtilaf Kuvvetleri, İngiliz General Hamilton emrine verilen 75.000 kişilik bir kuvvetle karadan geçmeyi zorlayacaklardı. Fakat onca imkânsızlıklarına rağmen kahraman Mehmetçiğin îmanlı göğsü karşısında dökülüp gideceklerdi.
İtilâf Devletleri, 3 Kasım 1914’te Çanakkale’ye vuruyor, 7-8 Mart’ta Nusret Mayın Gemisinin mayınlarıyla karşılaşınca şoke oluyor, 18 Kasım 1915’te Çanakkale geçilmez destanı yazılıyor ve büyük bir deniz zaferi kazanılıyordu.
Bu millet, yeri ve zamanı gelince nice kahramanlıklar sergileyecek güçtedir.
18.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|