Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Mayıs 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

İşte bunu yutturamazlar



Dün, çok satan bir gazete ile çok tıklanan bir web sitesinde övgüyle yer alan "M. Kemal'in dindarlığı"na dair bir haberin peşine düştük. Değişik kaynaklardan yaptığımız araştırmalarla, konunun mahiyetini, meselenin içyüzünü öğrenmeye çalıştık. Sonunda bakıp hayretler içinde gördük ki, habere konu olan bu mesele, inandırıcı olmaktan fersah fersah uzak olduğu gibi, aynı zamanda burun direğini sızlatacak kadar da bayattır.

Efendim, "dindar görünümlü" söz konusu mevkutelerde sanki çok yeniymiş gibi yayınlanan ve güyâ M. Kemal'in ne kadar dindar olduğunu tam bir yaranma havası içinde yansıtılan bu haber, meğerse Diyanet Dergisinin Nisan (geçen ayki) sayısında çıkan "Atatürk, Din ve Din Adamları" başlıklı yazıya dayanıyor.

Üstelik, Prof. Ali Sarıkoyuncu'nun kaleminden çıkan bu yazıyı "haberler.com" sitesi de bundan tam bir ay önce haberleştirerek yayınlamış. (Bakınız: Ags, 9 Nisan 2008)

Bitmedi, meselenin daha da öncesi var. Aynı konu, aynı imza ve aynı başlıkla bundan tam dört sene evvel ayrıca kitaplaşmış. Dumlupınar Üniversitesi Rektör Yardımcısı olan Prof. Ali Sarıkoyuncu'nun bu aynı isimli kitabı, meğerse 2004 yılında Diyanet Vakfı Yayınları arasında çıkmış.

İşte, yıllardır değişik vasıtalarla takdim edilen ve sanki yeni keşfedilen bir malumatmış gibi Kemalistlere yaranırcasına gazete lisanıyla sunulan, ancak yukarıda belirttiğimiz bütün kaynaklarda aynen ve motomot şekilde yer alan söz konusu delilsiz, ispatsız bilgi kırıntısının metni şöyledir: "1930 yılında Atatürk, Fevzi Çakmak’la birlikte trenle yurt gezisine çıkıyorlar. Kompartımanda ülke sorunlarını konuşurlarken bir milletvekili içeri girip,Atatürk’ün kulağına birşeyler söylüyor. Atatürk’ün kaşları çatılıyor, Fevzi Paşaya dönerek, 'Paşam, lütfen beni takip ediniz, arkadaşlar bir haber getirdi, inceleyelim' diyor. Diğer vagondaki kompartımanda yüksek rütbeli bir subayın kanepe üzerinde namaz kıldığını görüyorlar ve Atatürk Mareşale diyor ki: 'Paşam, bu adamın biraz evvel kulağıma gizli bir şeyler söylediğini gördünüz. Bu adam yüksek rütbeli bir subayın namaz kıldığını gammazladı. Bu adam namaz kılmayı kendi aklınca suç görüyor, durumu size göstermek için buraya kadar zahmet ettim.' Atatürk ilk istasyonda milletvekilini trenden indiriyor ve gelecek dönem milletvekili seçilmesini engelliyor."

Bakınız, o tarihte henüz soyadı kànunu çıkmadığı için, ortada ne "Çakmak" var, ne de "Atatürk." Geçelim, namaz kılanı gammazladığı için trenden indirilen mebusun kim olduğu belirtilmiyor. Neden? Bunu bugün açıklamanın ne sakıncası var?

Ama hayır, altından başka şey çıkacak diye korkuyorlar, ya da aslında böyle bir hadisenin aslı astarı olmadığı için, isim es geçiliyor. Oysa, bir olay veya bir tarihî gerçeklik, "zaman, mekân ve şahıs" üçgenine dayanır. Bu üçgene dayandırılmayan bir anlatım, muteber değildir.

Bunu da geçelim, iki büyük paşanın hangi ayın hangi günü nereye seyahat ettikleri de belirtilmiyor. Biz erinip üşenmeden, 1930 yılına ait TTK'nin yayınladığı bütün günlük kronolojileri incelediğimiz halde, M. Kemal ile Fevzi Paşanın bir müşterek tren seyahatine rastlayamadık.

Dolayısıyla, aktarılan hadise, öncelikle uydurma olarak görülüyor. İkincisi, dindar diye bilinen Fevzi Paşa faktörü nazara alınmadan tamamen subjektif yorumlar yapılıyor. Üçüncüsü de, M. Kemal'in genel dünya görüşü ve milyonları ilgilendiren dinî meseleler üzerindeki devrim niteliğindeki tasarrufu dikkate alınmadan birtakım değerlendirmeler yapılıyor ki, bunun güvenilecek hiçbir yanı yoktur.

O halde, hiç kimse çıkıp da tarihî ve mânevî gerçeklikle bağdaşmayan böyle atmasyon kabilinden bilgileri bizlere yutturamaz. Boşuna yorulmasınlar. Kaldı ki, böyle yapmakla Kemalistlere de yaranamazlar. İki arada bir derede kalakalırlar.

Tarihin yorumu 8 Mayıs 1972

Gezmiş'in idamı İnönü'yü de bitirdi

1938'de beri CHP'nin Genel Başkanlığını yürüten İsmet Paşanın bu 33 yıllık saltanatı sona erdi. Partinin bir gün önce (7 Mayıs 1972) yapılan 5. Olağanüstü Kurultayında, biri Ecevit'e, diğeri İnönü'ye ait iki "parti meclisi listesi" yarıştı. Yapılan seçimler neticesinde, Ecevit'in listesi 709 oy alırken, İsmet Paşanın listesi ise ancak 507 oy alabildi.

Bu tablo, "İkinci Adam" İsmet İnönü'nü devrinin bitişini, tükenişini gösteriyordu. İnönü, bir gün sonra CHP Genel Başkanlık görevinden istifa etti.

Ancak, 14 Mayıs'ta ayrıca bir "genel başkanlık özel kurultayı" yapıldı. Ne var ki, İsmet Paşa burada da kaybetti. Ecevit, 913 delegeden 828'inin oyunu alarak bu partinin üçüncü genel başkanı oldu.

* * *

Bu kurultaylar maratonunda Ecevit'le İsmet Paşayı karşı karşıya getiren ve paşaya seçimi kaybettiren birden fazla sebep var. Yaşlılık, asker kökenlilik, ağır işitme gibi sebeplerin yanı sıra, ayrıca 12 Mart Muhtırasına sıcak bakması, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı edilmesine karşı çıkmaması, hatta zımnen destek vermesi gibi sebepler, İsmet Paşanın siyasî hayatını bitirdi.

Malum, Ecevit, askerî muhtıraya destek vermediği gibi, idamlara da açıkça karşı çıkmıştı. Bu da onu komünist/sosyalist kitlenin gözünde adeta bir umut, bir idol haline getirmiştir. "Umudumuz Ecevit" sloganına, o dönemde hemen her yerde rastlamak mümkündü.

Çok garip ve tuhaftır ki, Ecevit de, tıpkı halefi İnönü gibi, hayatının son bir–iki yılında büsbütün yalnızlaşan ve siyasî etkisi sırıflanan bir eski genel başkan olarak göçüp gitti dünyadan.

08.05.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.05.2008) - Taraflı tarih yorumları

  (06.05.2008) - İktidarın iki kanadı: Ekmek ve hürriyet

  (05.05.2008) - Bunca gösteri başörtüsü için yapılsaydı

  (29.04.2008) - Ağacı kesmekle, şuur kesilmiyor

  (28.04.2008) - Merkezin kalbindeki hastalık

  (26.04.2008) - Siyasete ufkî nazarla bir bakış

  (24.04.2008) - Uygur kadınlara Çin işkencesi (2)

  (23.04.2008) - Uygur kadınlara Çin işkencesi (1)

  (22.04.2008) - Eski İttihatçıların yeni Türk Ocakları

  (21.04.2008) - AB hedefine kilitlenmek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT