Resmî olarak kurulduğu 1912'den bu yana birkaç kez açılıp kapanan Türk Ocakları, 22 Nisan 1924'te tekrar açıldı. Bir gün sonra I. Kurultayı yapılan yeni Türk Ocaklarının başkanlığına "Türkçü" kimliğiyle öne çıkan meşhûr hatip ve siyasetçi Hamdullah Suphi Tanrıöver getirildi. Hamdullah Suphi, Meşrûtiyet döneminde de (1913) aynı teşkilâtın başkanlığını yapmıştı.
Türk Ocaklarının fikrî/ideolojik zemini, 1909'da Hareket Ordusunun yönetime hakim olmasından sonra sür'atle şekillendirilmeye başlandı. Çeşitli konferanslarla, üniversitede ve basın yoluyla yapılan neşriyat ve propaganda faaliyetleriyle "Türkçülük hareket" olgunlaştırılmaya çalışıldı.
Dör yıl müddetle aralıksız şekilde sürdürülen bu tarz faaliyetlerin içinde bulunan ve aynı zamanda 25 Mart 1912'de resmî kuruluşu gerçekleşen Türk Ocakları'nın kurucular listesinde yer alan tanınmış şahsiyetlerin isimleri şöyle: Yusuf Akçura, Hamdullah Suphi, Ziya Gökalp, M. Emin Yurdakul, Halide Edip, A. Adnan Adıvar, A. Ferit Tek, M. Fuat Köprülü, Ahmet Ağaoğlu.
* * *
Yukarıda ismi zikredilen şahısların bazı ortak özellikleri var:
I) Bunların çoğu "hakikî Türk" olmadığı halde, kamuoyu nazarında ırkçılık sınırına kadar gelip dayanan Türkçü ve milliyetçi kimseler olarak bilinirler.
II) Hiç istisnasız şekilde bunların tamamı eski İttihat–Terakki hareketinin içinde yer almışlar, hatta aktif görevlerde bulunmuşlar, sonradan da yollarını ayırır gibi yapmışlardır. Ne var ki, dem ve damarlarına işleyen İttihatçılık huy ve karakteri, son nefeslerine kadar kendini bir şekilde göstermiş veya hissettirmiştir.
III) Yıllarca Türk Ocakları hareket veya fikriyatı içinde bulunanların bir kısmı, özellikle 1925'ten sonra CHP ile yollarını ayırma cihetine gitmiştir. M. Kemal ile ters düşenler ise, siyaseti bırakmış veya Türkiye'yi terk etmek zorunda kalmıştır. Bu Türkçülerin hayatta kalan önemli isimleri 1946'dan sonra kurulan DP ile yakın temasa geçmiş ve hatta bu partinin listesinden milletvekili dahi seçilmişlerdir. Ancak, nimetinden çok istifade ettikleri bu partiye fayda yerine zarar vermişlerdir. Hiç umulmadık bir anda DP'yi terk edip gitmişlerdir.
IV) İşte, 1946'dan sonra DP'nin sırtından Meclis'e giren, ancak ilk fırsatta gemiyi terk ederek başka yere giden meşhûr "Türkçüler"in listesi:
1) Fevzi Paşa: 1946'da DP listesinden bağımsız seçildi. Bu partinin cumhurbaşkanı adayı oldu. 1948'de DP'yi bölmek için kurulan ve 1950'ye kadar DP'li mebusların yarısını koparan Millet Partisinin fahrî başkanlığını yaptı. 1950 Nisan'ında öldü.
2) H. Suphi Tanrıöver: 1950 ve 1954 seçimlerinde DP listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1957'de DP'yi bölmek için kurulan Hürriyet Partisine girdi, milletvekili adayı oldu, ancak bu kez seçilemedi. Hayatının sonuna (1966) kadar Türk Ocakları Merkez Heyetinin başkanlığını yürüttü.
3) Halide Edip Adıvar: Babası, Selânik dönmelerinden Edip Beydir. Türk Ocaklarının en ateşli hatiplerinden biridir. 1917'de Adnan Adıvar'la ikinci evliliğini yaptı. Kurtuluş Savaşında "Halide Onbaşı" olarak cepheye gitti. 1925'te CHP ile zıtlaştı. Kocasıyla birlikte ülkeyi terk etti. M. Kemal'in ölümünden sonra döndü. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili olarak Meclis'e girdi. 1954'te partiden ayrılarak inzivaya çekildi.
4) A. Adnan Adıvar: 1917'den sonra evlendiği Halide Edip'le aynı siyasî kaderi paylaştı... 1950'de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi, 1954'e kadar bağımsız milletvekili olarak TBMM'de yer aldı.
5) M. Fuat Köprülü: Türkçülük hareketine akademik çalışmalarla destek verdi. 1946'da DP'nin kurucuları arasında yer aldı. 15 Nisan 1955'e kadar yürütmüş olduğu Dışişleri Bakanlığı görevinden, 7 Eylül 1957'de ise partisinden resmen istifa etti. Aynı yıl yapılan genel seçimde DP'yi bölmek için kurdurulan Hürriyet Partisine girdi. Seçimi kaybeden parti kendini fesih ile CHP'ye katıldı.
* * *
84 yıl evvel bugün (22 Nisan 1924) yeniden kurulan Türk Ocaklarının başkanlığına getirilen Hamdullah Suphi, kurultayda yaptığı konuşmada "Yeni Türk Ocağının, yapılan ve yapılması planlanan inkılâpların bekçisi olacağını" dile getirdi. (Dağyolu–I, s. 140–149)
Aradan geçen zaman, elhak bu sözlerin doğruluğunu gösterdi. Bir müddet "Halk Evleri"ne de dönüştürülen Türk Ocakları, o tarihten bugüne kadar Türkiye'de yapılagelen gayr–ı millî "Avrupaî inkılâplar"ın hep bekçiliğini, hatta zaman zaman borazanlığını yapmıştır.
Hatta öyle ki, bugün "ulusalcılar" diye bilinen kesimin, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı gelmesinin altında yatan en önemli sebep, seksen yıldır devam eden işte bu "bekçilik misyonu"yla alâkalıdır.
Zira, şimdiki AB kriterleri, seksen yıl önceki "Avrupaî moda"ya ters düşüyor, hatta reddediyor. Haliyle, bu da "asırlık bekçiler"in ağırına gidiyor.
22.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|