Sivil-metre
Sivil toplum kriterlerinin neler olduğuna ve bunlara en fazla uyum gösteren oluşumlara Gönüllü Toplum Kuruluşları (GTK) veya Gönüllü Sosyal Kuruluşlar (GSK) diyebileceğimiz düşüncesinde olmakla birlikte, “sivil-metre” ve “GTK-metre” anlamında kuruluşların sivillik ve gönüllülük konsantrasyonlarını tesbit edecek bazı kriterlerin oluşturulması gerektiği şeklinde geçtiğimiz hafta başladığımız konumuza bu hafta da devam ediyoruz.
İşin esasında aşağıda bu konuda bazı kriterler sıralamış olmakla birlikte, olaylı kesin çizgilerle tarif etmekten çok, çerçeve içerisinde tartışmaya açmak amacındayım.
Öncelikle varsayalım ki; analitik bir doğru parçası elimizde bulunuyor ve bu “0” ve “1” arasında değerler alabiliyor. STK’larda sivil-metre olarak adlandıracağımız ve adeta hem yönetimin ve esas olarak söz konusu sivil toplum unsurunun sivil ve STK olma konsantrasyonunu ölçmeyi arzu ediyoruz. ‘0’ değeri sivilleşmenin olmadığı, güçlü ve merkezi organizmayı yani devleti tarif ederken, ‘1’ değeri sivil ve medenî değerlerin hepsini kapsayan, teşkilâtlanmasının bütün ve her aşamasında demokrasinin kurum ve kurallarını işleten, (ütopik) STK veya GTK’yı ifade etmektedir.
Tabiatıyla bu anlatmış olduğum model akademik bir çalışma ve araştırmaya muhtaç olmakla birlikte genel hatlarını ortaya koymaya çalışacağım.
STK’ların temel özelliklerini kısaca sayarsak;
1. Bir emir ile değil, bir ihtiyacın örgütlenerek ifade bulmasını sağlamak için aşağıdan yukarı örgütlenerek kurulmalıdır.
2. Faaliyetlerinin tamamında ve her aşamasında tam ve katılımcı demokrasiyi uygulamalıdır. Çalışmalarında şeffaflık ve açıklık belirleyici olmalı. Yönetimin delegeyi yazıp, delegenin yönetimi tasdik ederek değişmez başkanların seçildiği kurgulanmış kongrelerin olmaması…
3. İnsan hakları, adalet ve çevre gibi konular başta olmak üzere ihtisaslaştığı konularda duyarlı olmalıdır. Oluşmasına sebep olan sorunları demokrasi, hukuk çerçevesinde sonuna kadar takip etmelidir. Bu alanda gösteri, miting ve kamu bilgilendirme araçlarını kullanmak.
4. Tesbit ettiği sorunların çözümleri için finansmanı kendi bulmalı, eğer yardım söz konusu ise hibe değil, faaliyet konuları ile ilgili proje desteği almalıdır.
5. Devlete karşı değil, ama devletten bağımsız karar alma ve uygulama gücü olmalıdır. Kuruluş amacına ve üyelerinden aldığı yetkiye göre çalışmak, öngörülmeyen dış etkilere karşı direnebilmek, sivil itaatsizlik gösterebilmek gibi güçlü iradeye sahip olabilmek.
6. Kâr amacı gütmeyen, topluma hizmet sunmayı amaçlayan bir organizasyon olmalıdır. Sınırlı sayıda çoğu zaman 1-2 adet temel amaca yönelmelidir. Üyelik mecburî olmamalıdır.
7. İktidar olmayı veya siyasî partilerle rekabeti değil, iktidarlara bilgi verici, yol gösterici ve gerektiğinde demokratik teamüller içerisinde uyarıcı olmalıdır. Partiler üstü bir konum sahibi olmalıdır.
8. Medya kuruluşlarını amaçları doğrultusunda bilgilendirmeli, bu bilgilendirme sırasında kendi derlediği bilgi ve belgeleri teknolojinin en son imkânlarını da kullanarak, toplumu aydınlatmalıdır.
9. STK’lar belli bölge veya ülke genelinde faaliyet gösterebilmekle birlikte ülke geneline yayılmış olması ihtisas konularında ülke genelinde vatandaşların nabız ve düşüncelerinin alınmasında zaman ve değer kazandırır.
Burada kısaca saydığımız kriterler esasen yukarıda belirtilmiş olduğu gibi saha araştırmaları ile derinleştirilerek, nicelik ve nitelik olarak arttırılmalıdır. Misalimize dönersek, sivil-metre STK’lar için tasarlanmış bir değerlendirme olup, ‘sıfır’ değeri aykırı bir değeri ifade etmektedir. Bunu ise ancak hiçbir sorumuzdan olumlu puan alamayan, demokratik özellikleri taşımayan, adları vakıf-dernek olsa bile devlet-rejim politikası uygulayan, yöneticileri atamayla gelen, üyeleri arasında duygu, bilinç, fikirbağı kopmuş sivil toplum(!) unsurları alacaktır.
Bunlara zaten STK demek mümkün değildir. Bu değerlendirme sonucunda kanaatim o ki, bazı köy derneklerinin sivil-metre değerleri, meslek odaları veya sendikalardan yüksek çıkabilir. Daha ilginci, hizmetlerinde meşveret ve şûrâyı esas alan cemaatlerin sivil metre değerleri yüksek çıkabilir ki bu, ülkemizin karanlığa sürüklendiğini iddia edenler açısından en ilginci olabilir.
Bütün bunlar yerli yerine oturduğunda elimizde (terziye sipariş verilmiş değil fakat konfeksiyondan beğenilip alınmış bir takım elbise gibi) genel bir değerlendirme ortaya çıkacaktır. O zaman bir anlı şanlı bazı sendika, ticaret-sanayi odası veya dernek bazı açıklamalar yaptığında STK açıklaması gibi algılamak yerine, bir kurumun ülkemizin sorunu konusunda, değerli bir çalışması veya görüşü olarak algılanıp ona değer verilecektir.
Bu bizim algılamamızı ve tavrımız yanında duruşumuzu da etkileyecektir. Bir ülkede demokrasinin geldiği aşama o ülke vatandaşlarının kişi başına üye oldukları GTK üyeliği ile değerlendirilmektedir. GTK’lar çoğalıp güçlendikçe, birilerinin ben yaptım oldu veya oyunun kuralını değiştiriyorum demek imkânı kalmaz.
Burada bir akıl yürütme yapalım. Ülkemizde birçok darbe ve darbe teşebbüsü oldu oluyor. Darbecilerden biri ile aynı mekânda bulunmaktan sıkıldım diye mekânı terk eden oldu mu? Darbeciler bugün gittikleri yerde, emekli oldukları halde bile alkışlanabiliyor, üniversitelerde konuşabiliyor, rektörler, hocalar, öğrenciler ağzından çıkacak hikmet-i hükümet sözlerini dinlemek için bekliyorsa sivil ve medenî olmak konusunda gidilecek yolumuz uzun demektir.
Basit ama önemli bir kriter olarak bunların kişisel veya çeşitli kurumların misafiri olarak yaptıkları faaliyetleri, resmî bir sıfatınız dolayısıyla iştirak mecburiyetiniz varsa anlayışla karşılamak isterim fakat yoksa, yalnız bırakarak arkalarında halk-millet desteği olmadığının gösterilmesine ne dersiniz?
|