Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Röportaj

Hasan Hüseyin KEMAL

İstanbul, depremde su sıkıntısı çekebilir

Gayelerini “Hayatın kaynağı ve aslî ihtiyaçlarımızdan biri olan suyun kişi, toplum ve canlı hayatındaki yerinin ve öneminin insanımıza kavratılması, su kullanımı konusunda bilgilendirilmesi, su kaynaklarının en iyi şekilde korunması, yenilerinin bulunması, hizmete sunulması, su kültürü ve medeniyetinin yaşatılması ve geliştirilmesi yönünde her türden çalışmayı yapmaktır” diyen Su Vakfı Başkanı Prof. Dr. Zekai Şen’le Türkiye’nin su politikasını konuştuk. Şen Türkiye sularıyla ilgili yabancı uzmanlar yerine yerel uzmanlarla çalışılmasından yana. Küresel ısınmanın ovalardaki suların azalmasına sebep olmadığını savunur....

Türkiye’nin su kaynakları açısından bir sıkıntısı var mı?

Türkiye su kaynakları açısından baktığımızda yüzlerce yıl kendi kendine yetecek bir ülke. TC su kaynaklarını akıllıca kullanmıyor. “Baraj yapalım, su getirelim” bunlar güzel şeyler, ama su planlamasının yüzyıl sonrasını kapsaması gerekir. Türkiye’nin sorunu suyla değil, insanlarıyla... En küçük ölçekte düşünecek olursak insanlar tasarruf etmiyor.

“TC su kaynaklarını akıllıca kullanmıyor” derken neyi kastediyorsunuz?

Devlet diyemem, ama devletin içinde suyla ilgili bazı kuruluşlarda sorun var. Su kullanımı, tasarrufu, verimliliği açısından görüşbirliği yok. Devlet Su İşleri başka projeler peşinde, Tarım Bakanlığı başka planlar içinde. Yerel yönetimlerin bambaşka sorunları ve projeleri var. Yerel ve merkezî su sorunlarının içiçe geçmiş ahenkli bir çözüme kavuşması gerekir.

Yani su politikası...

Türkiye’nin su politikası, bilim politikası yok. Her şey bilim ve teknolojiye dayanır. Teknoloji olarak bizden daha ileri ülkeler var, ancak su bilimi bakımından biz daha öndeyiz.

Nasıl yani?

Peygamber Efendimiz “İşi ehline verin” der. TC’de su konusundaki idareciler genelde ehil değildir. Acaba kaç tane su planlamacısı bu planları yapıyor? Sorun suda değil, idarecilerde.

Herhalde bizde kriz anında bazı şeyler yapılıyor...

Kriz anında kriz masaları kurulur ve politikalar belirlenir. TC’nin gelecek yüzyıldaki tarım politikası, yeraltı yerüstü su politikası nedir? Nerelerde taşkınlar bekleniyor? Bilmiyoruz. Bunların senaryo şeklinde de olsa bulunması gerekir. Sorsan herkes sulama yapmak ister, baraj yapmak ister. İşlerin hayırlısı orta yolda olandır, o da akılla bilimsel verilerle olur.

Önümüzdeki yüzyılda Türkiye’nin su yüzünden savaşa gireceğini söyleyen var. Katılıyor musunuz?

Uluslar arası ilişkiler bazında su konusunda bazı insanlar, bazı konulara değiniyorlar. Bu kişilerin su konusunda ehil kişiler olup olmadığından şüphem var. Böyle olunca da bilimsel veriler ışığında hareket etmeyen bir ülkede uluslar arası ilişkilerde krizden kurtulmak mümkün değil. Değerlendirmelerime göre, gerçek ortamda savaş söz konusu değil. Sanal ortamda bu tür senaryolar yazılabilir. Eğer senin suyla ilgili stratejik planların ve argümanların varsa, savaş diye birşey sözkonusu olamaz. Ben en tehlikeli seçenek olarak bizim mıntıkamızın uzağındaki ülkelerin her şeyi yapabileceği kanaatindeyim. Su Vakfı olarak bizim senaryolarımız mevcut...

Su vakfı olarak en kötü senaryonuz ne?

Eğer yöneticiler uygun politikaları yürütemezse birgün gelecek yabancı uzmanlardan medet umar duruma geleceğiz. İşte o zaman harp olması ihtimali artar. Birçok belediyenin arkasında yabancı uzmanlar var. Bunlar hem parayı alıyor, hem de bilgiyi sağlıyorlar. O bilgiler değişik yerlere gidiyor. 2009’da Türkiye’de yapılacak olan Su Forumu’nu doğru bulmuyorum. Türkiye’de böyle birşey asla olmamalıydı.

Suyla ilgili stratejik bilgilerin elde edilmesi açısından mı?

Söylemek istemem, çünkü açıklamalarım politik yönlere gider.

Biz burada politikadan değil Türkiye’den konuşuyoruz. Türkiye’yle ilgili bilgileri de kamuoyuyla paylaşmak zorundayız...

Niye Expo’yu İzmir’e vermediler, çünkü dışardan para gelecekti. Su Forumu’nu niye veriyorlar, çünkü para Türkiye’den gidecek. Gezecekler, yiyecekler, bilgileri edinecekler sonra da “Türkiye suda lider” diyecekler. Ortadoğuyla ilgili stratejilerini güçlendirecekler. Size başka örnek vereyim: İstanbul kültür merkezi olacakmış; onlar istese de, istemese de İstanbul zaten kültür merkezi. Kendi kültür merkezi olmayan yerleri kültür merkezi yapıyorlar. İstanbul’u da onların seviyesine indiriyorlar. Buradan baktığımızda, Türkiye’nin su sorunu uluslar arası değil, ulusal toplantılarla çözülür. TC konumu açısından bazı stratejik planları saklı tutmasında fayda var.

Bir dönem Arap dünyasına su boru hattı gündemdeydi. Bu plan ne durumda?

Barış Su Yolu... Zem zem müsteşarlığı yaptığım dönemde bu konuda toplantılar oldu. Arap Yarımadasında hiç duymadığım şeyleri duydum. Arap Yarımadası “Kendimiz tarım yapsak işler kötü giderse durum feci olur. En iyisi Türkiye yukarıda üretsin bize versin” fikri yanında “Türkiye bize su verme konusunda zorluk çıkarırsa, Kızıldeniz’in karşısındaki Sudan’dan borularla su getiririz” fikri de tartışıldı. Her ülke su çıkarı için gelecek planları yapıyor.

Peki İsrail?

Su deyince İsrail’in değil Filistinin konuşulması lâzım. Esas su sorunu Filistin’dedir. Filistin, İsrail’in izni olmadan kuyu bile kazamıyor. İsrail, istese denizden su arıtarak kullanabilir. Asıl sorun Filistin, Ürdün, İsrail arasındadır. Bu ülkeler arasında çıkacak çatışmayı bazıları Türkiye’ye yansıtmak istiyorlar.

GAP sizin için ne ifade ediyor?

Bereketli Hilâl denilen coğrafyanın bir ucu Basra Körfezi’nde bir ucu Kudüs, Lübnan’dır. Güneydoğu bölgesi bu Hilâl’in ortasıdır. Dünyanın en kaliteli buğdayları bu Hilâl bölgesinden çıkar. GAP da bu bölgeye düşer. Bu girişimde bulunanlar Türkiye’nin geleceğine ışık tutmuşlar. Bilindiği gibi, Atatürk Barajı yapılırken kimse Türkiye’ye kredi vermedi. Türk mühendisleri, parası, işçisi bu barajı yapmıştır. Burdan da GAP’ın Türkiye için ne kadar önemli olduğunu görebiliriz.

Türkiye’nin su sorununa dönecek olursak kurumsal yapıların ve işletmelerin suyun kullanımı açısından yeterli olmadığı söyleniyor katılıyor musunuz?

İstanbul’da suyun yüzde 55’i yeraltına sızıyor. Yazın da barajlarda buharlaşma oluyor. 250 milyon küplük senelik kayıp var. Bu İstanbul halkının iki üç aylık su ihtiyacına tekabül ediyor. Ömerli Barajı’nın kapasitesi 142 metre küp. Bunun yanında mutlaka halkın bu tasarrufa katılması lâzım. Yeraltı sularına bebek gibi bakmamız lâzım. Diyelimki İstanbul’da deprem oldu, musluklardan bir damla su akmaz.

Peki küresel ısınma sebebiyle en büyük zararı hangi ülkeler görür?

Türkiye gibi orta enlemde olan ülkeler zarar görecek. İklim değişikliği nedeniyle sadece kuraklık değil, taşkınlıklar da bekleniyor. Taşkınlıklar zararlı olarak bilinir, ancak su hacmi kazandırma noktasında çok yararlıdır.

Yani taşkınlıklar kuraklığı dengeleyecek diyorsunuz?

Bizim yaptığımız 2100 projeksiyonuna göre dengeleyici görünüyor.

Peki Orta Anadolu ovalarındaki su çekilmelerine ne demeli? Göllerin kurumaları falan...

Bunun en büyük nedeni su idaresinin iyi olmaması. Siz yeraltı sularını çekerseniz, toprak tarıma uygunsuz hale gelir. Göllerin kurumasının iklim değişikliğiyle alâkası yok. Çünkü insanlar yeraltı sularını sondajla çıkarıp bilinçsizce kullanıyor. Bu durumda göllerin suları yeraltına iniyor. Avrupa’dan ABD’den ithal projelerle bu işler çözülmez.

Hasan Hüseyin KEMAL

21.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Röportaj

  (20.04.2008) - AB için kararlı adımlar atılmalı

  (15.04.2008) - ‘Said Nursî'nin fikirleri çok orijinal’

  (14.04.2008) - Demokrasi yolundan dönüş yok

  (13.04.2008) - Tekstil sektöründe kan kaybı devam ediyor

  (12.04.2008) - Hasan Yalçın: Zübeyir Ağabey yap demez, yapardı

  (07.04.2008) - Onun dünyası, Üstad ve Risâle-i Nur’du

  (06.04.2008) - Zübeyir Ağabey, çok iyi bir eğitimciydi

  (04.04.2008) - Zübeyir Ağabey, gençlerle yakından ilgilenirdi

  (02.04.2008) - Teknoloji perakendeciliği daha da büyür

  (31.03.2008) - Zülfü Livaneli: Türkiye, büyük bir tuzağın içinde

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri