Ülke ve millet olarak öylesine hassas bir vetireden ve öylesine çetin bir badireden geçiyoruz ki, mevcut tabloyu isimlendirmek için "bıçak sırtı" tabiri dahi az geliyor, basit kaçıyor.
Hani, neredeyse bıçağın sırtıyla ağız kısmı yer ve yön değiştirdi, değiştirecek gibi...
Bakın, mahallerdeki okul veya fakülte gibi en tabandaki sosyal alanlardan tutun, Meclis gibi en üst mevkideki siyasî ve sosyal alana varıncaya kadar, hemen her yerde gerilim var, çekişme var, yer yer çatışma var, kutuplaşma var ve ileriye yönelik endişeli bir bekleyiş var.
Yani, uzun zamandır fikren sükûnet içinde olduğu bilinen liselerde, fakültelerde her an kargaşa çıkabilir ihtimali belirdi. Bundan sonrasını kestirmek zor.
* * *
Aynı şekilde, beş yıllık bir sükûnet devresini geride bırakan Millet Meclisi, kelimenin tam anlamıyla diken üstünde duruyor.
Partiler hakkında açılmış bulunan kapatma dâvâlarıyla milletvekilleri için istenen siyasî yasak talebi, ülke genelindeki nisbî istikrarı yerinden oynattı ve sürükleye sürükleye bıçağın ağzına kadar getirip dayandırdı.
Vekil, bakan, Başbakan, hatta Cumhurbaşkanı'nı dahi önüne katarak, mevcut siyasî yapıyı meçhûl bir istikamete doğru sürüklemeye çalışan bu yeni dalgalanmanın nasıl ve nerede duracağını hiçkimse kestiremiyor.
* * *
Öte yandan, toplumun mutlak ekseriyetini yakından ilgilendiren ekonomik gidişat hakkında söylenen sözler ve beliren işaretler de endişe verici bir mahiyette görünüyor.
Bugün en yetkili ağızlar tarafından bile, "enflasyonun fırlayabileceği"ne dair sözler sarf ediliyor.
Hatta, daha şimdiden yıllık ortalaması yüzde 10'un üstünde enflasyon rakamlarına bakılarak açıkça "Hükümet olarak bu konuda yanıldık" deniliyor.
Dahası, bundan sonrası için, güvenilir herhangi bir açıklama da yapılamıyor. Zira, hükümet ve iktidar cenahı, milleti düşünmek yerine, o da kendi başının derdine düşmüş vaziyette.
Bu cenahta, kuru lâfların ve bolca hamasetli nutukların dışında ciddî hiçbir icraat görünmüyor.
* * *
Allah, yaşanan gelişmeleri hakkımızda hayırlara tebdil etsin diyerek, özetliyoruz:
Ülkenin en hayatî meseleleri el'ân bıçak sırtında görünüyor. Genel durum hem iyiye, hem kötüye doğru gidebilir.
Meselâ, öğrenci olayları aniden tırmanabilir ve okullar her an karışabilir; ama, bunun tersi de mümkün.
Aynı kritik durum, siyaset ve ekonomik hayattaki gelişmeler için de geçerli.
Tarihin yorumu
Urfa'da çifte bayram sevinci
11 Nisan, Şanlıurfa için çifte bayram sevincinin yaşandığı bir gündür.
Urfalılar, 1920 yılı 11 Nisan'ında düşman işgalinden kurtuldukları için, 1995'in 11 Nisan'ında ise Harran Ovasının Fırat'ın suyuna kavuşma bahtiyarlığına şahit oldukları için, bugün itibariyle çifte bayram sevincini yaşıyor.
* * *
Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşındaki mağlubiyetini tescilleyen Mondros Mütarekesinden hemen sonra Anadolu'da başlayan işgal ve istilâ dalgasından, peygamberler diyârı Urfa da nasibini aldı.
Şanlıurfa'yı önce İngilizler, ardından da Fransızlar işgal etti. İşgalcilere karşı kurdukları gönüllü milis kuvvetleriyle mücadeleye girişen Urfalılar, nihayet 11 Nisan 1920'de kesin bir muzafferiyet sağladılar.
* * *
11 Nisan 1995 tarihi ise, meşhûr Harran Ovasının asırlardır hasret kalmış olduğu Fırat'ın suyuna kavuştuğu gündür.
GAP projesi çerçevesinden yıllardır yapımı devam eden 26 km uzunluğundaki sulama tünellerinin inşası tamamlandı ve yapılan açılış merasiminin ardından Fırat suyunun vanaları açıldı.
Bölge tarımının hayat damarını teşkil eden T–1 ve T–2 tüneli, dünyanın sulama amaçlı en uzun tünelleri olarak biliniyor.
* * *
Şanlıurfa'nın bir başka özelliği de, buradan pekçok şâirin, ses ve söz ustasının çıkmış olmasıdır. Şâir Nâbi'den (1642–1712) sonra, ayrıca tarihten günümüze Şair Abdi (1857–1941) Mukim Tahir (1900–1946), Hamza Şenses (1904–1942), Bekçi Bakır (1909–1985), Kazancı Bedih (1929–2004) ve M. Akif İnan (1940–2000) gibi önemli birçok şahsiyetler yetişti. Ayrıca sesi yanık ve güzel pekçok türkücüsü var Urfa'nın.
Yazımızı, Bekçi Bakır'a ait uzun hava makamında okunan bir türkünün sözleriyle bitirelim:
Buradan bir atlı geçti/Yarama baktı geçti
Tabip yaramı elleme/Yaramın vakti geçti
Kurbanam her gelene/Zülfünden ter gelene
Mezarıma servi dikin/Yavrularım gölgelene
11.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|