On dört asra sığmayan güneşler güneşi, sevgililer sevgilisi, Efendimiz Hz. Muhammed (asm) bir haftaya nasıl sığsın. Doğumunun 1437. senesini idrak ettiğimiz kâinatın serveri için başta Türkiye olmak üzere bütün dünyada Kutlu Doğum Haftası adı altında anma programları yapılmakta ve milyonlarca salât ve selâm getirilmektedir. Peygamber Efendimizin (asm) her şeyi (hâl, etvâr ve ahlâkı) bütün tazeliği ve güzelliği ile bizlerin ve bütün insanlık âleminin önünde bir rehber olarak durmaktadır. Bizlerden ve insanlık âleminden beklenen onun sünnetini yaşamak ve emirlerini dinlemektir. O, asırlara sığmadı, haftalara nasıl sığsın? O olmasaydı, Ege ve havzası karanlık, Türkiye karanlık, âlem-i İslâm karanlık, insanlık âlemi karanlık ve kâinat karanlık kalacaktı…
Bunun en güzel tarifi olarak Malikimiz, Sahibimiz Hz. Allah hadis-i kudsisinde diyor ki: ‘Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım’.1 Bununla ilgili olarak, makamında Âkif-i Sânî kabul edilen merhum Ali Ulvi Kurucu en güzel veçhesiyle ve aruz vezninde diyor ki:
“Doğmazdı kalbe iman, inmezdi arza Kur’ân, / Meçhul kalırdı esmâ levlâke ya Muhammed.
Matem tutardı gökler, gülmezdi hiç melekler / Mahzundu arş-ı âlâ levlâke ya Muhammed.2
Bu duygu ve düşünceler içerisinde Mevlânâ diyarından başlayarak Denizli, Muğla, Nazilli, Ödemiş, Tire ve İzmir’de, yani topyekûn Ege’nin bir köşesinde kendimizi dostlar meclisinde bulduk. Özellikle Yeni Asya gazetesi Nazilli temsilciliği tarafından davetli olduğum, Nazilli Kültür Merkezinde halka açık, resmî olarak ‘Peygamberimizden Çağımıza Müjdeler’ konferansını verdik. Yağmura ve havanın soğuk olmasına rağmen çevre il ve ilçelerinin Denizli’den İzmir’e kadar, Ödemiş’ten Muğla’ya kadar gelen can dostlarının iştirakıyla konferansımızı Efendimizden (asm) aldığımız ve çok muhtaç olduğumuz şevk ve aşk ile verdik. Türkiye’den ve dış dünyadan verdiğimiz sayısız dokümanları içine alan en güzel tesbit yine Ali Ulvi Kurucu Ağabeyimizindi:
“Ruhum sana âşık, sana kurbandır Efendim, / Bir ben değil âlem sana hayrandır Efendim.
Ecrâm ü felek, Levh u kalem, mest-i nigâhın, / Medheyleyen ahlâkını Kur’ân’dır Efendim.
Mahşerde nebîler bile senden meded İster, / Rahmet, diyen âlemlere, Rahman’dır Efendim.
Kıtmîrinim Ey Şâh-ı Rusül, koğma kapından, / Âsilere lutfun, yüce fermandır Efendim.”
Peygamber Efendimizin (asm) günümüze bakan sayısız müjde hadislerinden bazılarını dilimizin döndüğü kadar çarpıcı misâllerle ortaya koyduk. Kıyas mantığı içerisinde, dün ile bugünü, yani asırları ve yılları yoğurarak bir sentez halinde ortaya koymaya çalıştık. Âlem çarşısında görünen tablo, müjdelerin her şekliyle ve her yerde tahakkuk etmesiydi. Hayal kabul edilen muhteşem işaretlerin hakikat olarak tecellî etmesiydi.
Efendimiz (asm) bir müjdesinde diyor ki: “Kimin ayakları Allah yolunda tozlanırsa, Allah onu Cehennem ateşine haram kılar.”3 Bu mânâ ve iman içerisinde hakkın ve nurun çilekeş cengâverleri, başta Türkiye olmak üzere her yeri arşınlamışlardır ve hâlen devam etmektedirler. Salonlar onlarla dolmakta, gönüller onlarla coşmakta ve ülkemizin ve dünyanın çehresi bu mânâ ile değişmekte ve değişecektir.
Ege’deki faaliyetlerimde beni hiçbir şekilde yalnız bırakmayan ve hizmetleri müşterek paylaşan muhterem Selahaddin Akyıl Ağabeye, eski İzmir milletvekili Mehmet Özkan, Mehmet Cebe ve Almanya’dan Hasan Rüzgâr ve Hasan Arabacıoğlu Beylere ve Muğlalı, Denizlili üniversite talebelerine Ödemişli, Nazillili lise gençlerine ve emeği geçen bütün kardeşlerime binler teşekkürler. Ayrıca İzmir’de ağabey ve kardeşlerimizle müşterek defnettiğimiz son şahitlerden merhum Av. Mehdi Halıcı ve emsâli zatlar için taziyetlerimizi sunuyor ve Hz. Allah’ın rahmetine sığınıyoruz.
Dipnotlar: 1- Keşfü’l-Hafa 2:164. 2- Gümüş Tül ve Alevler, s. 162, A. Ulvi Kurucu. 3- Câmiü’s-Sağîr: 6:76, No: 8486
11.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|