Kapatma dâvâsının bir tarafında demokratik cesarete ihtiyacı olan hükümet, diğer tarafta hükümeti korkutmaya, ürkütmeye çalışan muhalefet var.
Hükümetin nasıl davranacağını bekleyip göreceğiz. Bekleme esnasında geçmişte RP ve FP’nin kapatma dâvâlarıyla bizzat meşgul olmuş, Başbakan Erdoğan’la aynı partide siyaset yapan Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak’ın bir uyarısı geldi: “Ak Parti anayasa değişikliğini yapmazsa defin belgesini alır.”
Kapatma dâvâlarında tecrübeli Prof. Kamalak’a basına yansıyan uyarısını sordum. Niçin bu uyarıyı yaptığını öğrenmek istedim: “Geriye dönük olarak tecrübelerimiz var. Refah ve Fazilet Partisinde olduğu gibi” diye cevap verdi.
Fazilet Partisi’nin kapatılması ile AKP’nin dâvâsı arasında ilişki kurdu Kamalak: “FP iddianamesi 21 sayfalık bir iddianameydi. Karar bir tek gerekçeye dayanıyor; Refah Partisi’ne mensup bazı milletvekillerinin ‘başörtüsünü insan hakkıdır’ diye savunmuş olması. Elde böyle bir karar varken Anayasa Mahkemesinin Ak Parti dâvâsında başka türlü davranması mümkün değildir. İddianame 162 sayfalık. Sadece başbakanla ilgili 61 suç isnadı var. 71 kişinin siyasî yasaklı hale gelmesi isteniyor. Düşünün bu durumda ne olur?”
AKP’ye ne önerdiğini soruyorum. Tek şıklı bir cevap veriyor: “Anayasa değişikliği. Tek çare o. Eğer diğer partiler destek verirse ne ala, vermezlerse millete gitmeli. Referandumda da müsbet sonuç çıkar diye düşünüyorum.”
Peki AKP değişikliği yapmazsa? Cevap net oldu: “Yapmadığı takdirde defin belgesini almaya hazır olsun. Ama cenaze de kendilerine teslim edilmez. Çünkü cenazenin bir takım malları var.”
CHP Lideri Baykal gibi “değişikliği yapmayın” diye korkutanlar, “etik değil” diye uyaranları hatırlatınca Kamalak biraz da sesini yükselterek şunları söyledi: “Ya bu işin neresi etik? Bu ahlâkî bir mücadele mi yoksa hukuk ve demokrasi mücadelesi mi? Etik davranışın hukukî derecesi, müeyyidesi nedir? Kanaatimce belirli çevreler biliyor ki Ak Parti’nin kapatılmamasının tek yolu anayasa değişikliğidir. O münasebetle ‘değişikliğe gitmeyin, toplumu gerer’ diyorlar. Bunun anlamı ‘toplumu biz gereriz, icabında darbe davetinde bulunuruz’ demektir. Hukukta silâhların eşitliği kavramı vardır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ‘anayasanın bana yüklemiş olduğu bir görevi ifa ettim’ diyor. Objektif olarak bunlar doğru. Ama aynı anayasa partilere kendini savunma hakkı da veriyor. Anayasayı değiştirecek gücün varsa değiştir. Parlamentonun yetki ve görevi alanında bu var. Partinin anayasayı değiştirmekten başka çıkar yolu yok.”
Kamalak’a önümüzdeki süreçle ilgili tahminini de sordum: “Acı da olsa benim söylediğim bir dost uyarısıdır. Biz o yollardan geçtik. FP için kapatma kararı veren mahkemenin, iddianame karşısında başka türlü davranması mümkün değildi zaten. Ak Parti’nin değişikliği yapması Anayasa Mahkemesi’ni de rahatlatır. Değişiklik partiden ziyade demokrasi ve toplum için çok daha önemlidir. Öleceksen de git milletin sinesinde öl.”
Evet, bu yollardan birden fazla geçmiş “bir dostun acı gerçekleri” böyle.
AKP ve Başbakan Erdoğan uyar veya uymaz. Karar onların.
11.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|