Avrupa Birliği’ne üye olmak için ‘devlet’çe karar veren Türkiye’nin, üyelik için uyması gereken siyasî şartlar “Kopenhag Siyasî Kriterleri” olarak isimlendiriliyor. Bu kriterlerde özetle; daha fazla hak, daha fazla hukuk, daha fazla adalet anlayışı var.
Danimarka’da alınan bir karar, başörtüsü noktasında da ‘Kopenhag Kriterleri’ni ortaya koymuş oldu. Buna göre, Danimarka Parlamento Üst Kurulu, “Bir milletvekili, seçimde hangi giysilerle seçmenden oy aldıysa, o giysilerle kendisini seçen kişileri temsil edebilir” kararına vardı. Kurul bu kararını, Danimarka Mahkemeleri Üst Kurulunun, mahkemelerde hakim, savcı, avukat ve jüri üyelerinin başörtülü olabileceğine dair verdiği karara dayandırdı. (Hürriyet, 9 Nisan 2008)
Bu karar, sıradan, geçiştirilebilecek bir karar değil. Özetle kararı tekrarlayalım: AB üyesi olan Danimarka’da; hakim, savcı, avukat ve nihayet milletvekilleri de başörtülü olabilecek! Zaten Filistin asıllı Esma Abdulhamid, Danimarka’nın seçilen ilk (yedek) başörtülü Meclis üyesiydi, muhtemelen önümüzdeki günlerde başörtüsüyle görevini yerine getirecek.
Türkiye gibi, Avrupa Birliği üyeliği yolunda ilerlemeye çalışan bir ülke için bu karar çok önemlidir. Düşünün, Türkiye’de üniversite öğrencilerinin başlarını örtmelerine izin verilmiyor, ama üye olmak istediğimiz Avrupa Birliği’nde; değil üniversitede Mecliste bile başörtüsü yasağı uygulanmayacak. Dolayısı ile, önümüzdeki dönemde; ‘kanunsuz yasak’ta ısrar etmenin mümkün olamayacağını söyleyebiliriz.
Danimarka’da alınan kararın Türkiye’yi ilgilendiren başka bir yönü daha var. Hükûmeti dışarıdan destekleyen ‘Danimarka Halk Partisi’nden Sören Espersen, (Dikkat: ‘Halk Partisi!’) türbanın meclis kürsüsünde serbest bırakılmasına karşı olduklarını, ancak diğer siyasî partileri bu konuda ikna edemediklerinden yakınmış. Espersen şöyle konuşmuş: “(...) Türban dinî semboldür ve meclis kürsüsünde konuşan kişi temsil ettiği dinin propagandasını yapmış olacağı için izin verilmemesi gerekir. Bu konuda örnek alabileceğimiz en iyi ülke Türkiye’dir. Türkiye’de kamu kuruluşlarında türban yasaklanmıştır. Danimarka’da da Türkiye örneğindeki gibi parlamentoda türban yasak olmalıdır.”
Görüldüğü üzere, Danimarka’da yasakları savunan bir ‘Halk Partisi’ var, ama anlaşılan buradakiler gibi onlar da ‘yalnız’ kalmış. Üstelik, Türkiye’de uygulanan ‘kanunsuz yasak’tan medet uyup, örnek almak istemişler ama başaramamışlar.
Medya bu önemli haberleri görmemeye çalışıyor, ama bizce yılın en önemli haberlerinden biri sayılmalı. Kendi ülkelerinde hakim, savcı, avukat ve milletvekillerine başörtüsü serbestisi uygulayan Avrupalılar, Türkiye’deki yasağı savunurlar mı? Yasakçılar bunu bildikleri için, Türkiye’nin Avrupa Birliği yolundaki yürüyüşünü engellemek istiyorlar. Ne var ki, bu yürüyüşü engellemek pek de mümkün görünmüyor. Çünkü Türkiye’de yaşayanlar; daha hür, daha demokrat olma yolunda ilerleme konusunda kararlı görünüyorlar.
Avrupa, Türkiye’deki ‘kanunsuz yasağı’ örnek almamakla doğru olanı yaptı. Umalım ve duâ edelim ki Türkiye, Avrupa’daki ‘serbesti’yi örnek alsın. Gidiş o yönde. Yasakçıların telâşı da bundan olsa gerek...
11.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|