Anadolu’daki bazı ilköğretim okullarının resmî internet sitelerinde, dinî muhtevalı bilgilerin yanı sıra Bediüzzaman Said Nursî’nin sözlerinin bulunması kimilerini rahatsız etmiş. “Said Nursî okulda!” (bu arada, ısrarla “Said-i Nursî” şeklinde yazmaya devam ediyorlar) başlıklı habere göre, “bazı okuların resmî internet sitelerinde dinî içerikli bilgilere yoğun şekilde yer veriliyor”muş.
“Hangi okulda, nerede, nasıl, niçin?” gibi ayrıntıları bir yana bırakırsak, ilgili haberde iki nokta öne çıkıyor. Birincisi, bazı okulların internet sitelerinde ‘dinî içerikli bilgiler’in yer almasına itiraz ediliyor. İkincisi de buna ilave olarak, aynı sitelerde Bediüzzaman Said Nursî’ye ait ‘özlü sözler’e yer verilmesi de eleştiri konusu yapılmış. (Milliyet, 6 Nisan 2008)
Hemen şunu ifade edelim ki, böyle haberler sebebiyle ‘soruşturma’ başlatıp, bu ve benzeri haber ve bilgilerden rahatsız olanlar ya da bu bilgileri ‘site’lerden kaldırtanlar en büyük kötülüğü kendilerine yaparlar. Türkiye ve dünya gerçeklerinden bu kadar habersiz insanların ‘tepki’lerine hak verilebilir mi? Herhangi bir okulun sitesinde ‘dinî içerikli bilgilerin yoğun şekilde yer alması’ niçin ve ne zamandan beri suç oldu? Aynı şekilde, herhangi bir okulun ‘site’sinde, başka pek çok âlim ve mütefekkir gibi Said Nursî’nin de özlü sözlerinin yer alması niçin suç olsun?
Said Nursî’nin ya da diğer mütefekkirlerin ‘özlü söz’lerine mânâ olarak bir itiraz varsa, o ifade edilsin. Yoksa sadece isimden rahatsızlık duymak, kabul edilebilir bir şey olmasa gerek.
Böyle ‘özlü söz’lere tepki gösterenler, gerçekleri bilmediklerini ortaya koymuş oluyorlar. Sürekli ‘iyi’ye tepki göstererek bir yere varmak mümkün değil ki. “Dinî bilgiler”in okul ders kitaplarında yer almasına da bu bahane ile karşı çıkılabilir. Öyle ya, ‘din dersi’ kitaplarında Kur’ân’dan âyetler yer almıyor mu? Oldu olacak, buna da itiraz etsinler...
Hem, karalamaya çalıştıkları Said Nursî, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da istifade ettiği bir âlim değil mi? Eserleri onlarca dünya diline çevrilmiş, her yıl adına anma toplantıları ve ilmî sempozyumlar düzenlenen bir müfessir, böyle temelsiz haberlerle karalanabilir mi?
Hatırlamak ve hatırlatmak lâzım ki; Fikri D. Sağlar’ın Kültür Bakanı olduğu dönemde başlatılan bir kampanyada ‘devlet’ de Said Nursî’nin eserlerinin okunması için ‘reklam’ yapmıştır. Meselâ, “Said Nursî, Hakkâri Kütüphanesinde sizi bekliyor” şeklinde hazırlanan reklam afişleri duvarları ve gazete sayfalarını süslemiştir. Üstelik bu reklam, aynı tarihlerde Cumhuriyet gazetesinde de yayınlanmıştır! (Aynı gazetede, daha önce de “Milyonlar bu eserleri okuyor. Ya siz?” başlıklı, Risâle-i Nur’u okumaya teşvik eden reklamlar yer almıştır.)
Demek ki Risâle-i Nur ve Bediüzzaman, Türkiye’nin bir gerçeği. Bu eserleri okumak ve okutmak, eğitim camiasının vazifesi. Dolayısı ile, herhangi bir okulun ‘site’sinde bu ifadelerin yer alması gocunulacak bir durum değil, aksine takdir edilmesi gereken bir davranış.
Medyanın bu yaklaşımı, sadece el altında hazır bulundurulan ve ihtiyaç anında kullanılmaya çalışılan ‘irtica dosyası’nın sayfalarını çoğalmasına sebep olur. Eğitimin içine sürüklendiği bataklığı görmeyip, ‘korku’ üretenlere ne demeli?
07.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|