Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Dünya, ahiret dengesini nasıl sağlayabiliriz?



İslâm denge dinidir. Fatiha Sûresinde okuyageldiğimiz “Dosdoğru yolda sabit kıl”1 duasında Allah’tan istediğimiz şey bu dengeli yaşayıştır. Yani “Ya Rabbi, bizi akıl, öfke ve şehvetin ortası olan iffet, hikmet ve şecaattan ayırma. Aşırılıklardan muhafaza eyle” demek istiyoruz.

Bu duâ hayatın her kesimi ve her iş için geçerlidir. Dünyayla ilgili konularda da dengeyi korumakla mükellefiz. Ne bütün bütün dünyaya sarılacak, ne de bütün bütün dünyayı terk edececeğiz. Nerede, nasıl davranacağını bilirsek bu hususta da dengeyi korumuş oluruz.

Peki, bu dengeyi nasıl kurmalı insan? Sonsuzluk yolcuğumuzun rehberi olan Resûl-i Ekrem (a.s.m.) ne güzel koymuş bu ölçüyü. Buyuruyorlar ki; “Sizin hayırlınız, ne ahireti için dünyasını, ne de dünyası için ahiretini terk edendir.”2

Demek dünya da, ahiret de terk edilmeyecek, ikisine birlikte eğilinecektir.

Dünyada ebedî kalmak için değil, ebedî hayatı kazanmak için bulunuyoruz. Dünyada bulunuş misyonunu aklından çıkarmayan insan bu hususta ölçüyü, dengeyi bulmakta zorlanmayacaktır. Abdullah bin Ömer’in şahsında Allah Resûlü (a.s.m.) bu misyonumuzu şöyle özetlemiş: “Dünyada kendini bir misafir ve yolcu gibi gör.”

Sonra Abdullah bin Ömer buna dayanarak şu dersi çıkarmış kendi kendine: “Akşama ulaştığında sabaha çıkacağına mutlak gözüyle bakma. Sabaha erdiğinde de akşama erişeceğini bekleme. Sağlıklı olduğunda hastalığın için hayatta iken de ölümün için hazırlık yapmaya bak.”3

Ne kadar güzel bir ölçü. Peki, kendimizi ebedî hayatın yolcusu ve dünyada bir misafir olarak gördük. Ölümden sonrasını unutmayıp orada geçerli şeylere ağırlık verdik. Ne kadar ve ne ölçüde dünyaya ve ahirete çalışacak insan?

Bunun da cevabı “Hiç ölmeyecekmişcesine dünyaya, yarın ölecekmişcesine de ahirete çalışın” hakikatinde. Bunu Peygamberimiz (a.s.m.), hadis-i şeriflerinde şöyle formüle etmiş: “Dünya işlerinizi derli toplu ve düzgün yapınız. Yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalışınız.”4

Allah için olmayan fanî dünya işlerinin kırılacak şişe hükmünde, ebedî olan ahiret işlerinin de elmas hükmünde olduğunu biliyoruz. İster dünya, ister ahiret işi olsun kişi, yaptığını Allah için yaparsa, fani malını da bakileştirmiş olur. Sırf dünya için olsa, Allah rızası gözetilmezse insan neye sahip olursa olsun hepsi dünyada kalır, ahiretine hiçbir şey götüremez. Sorgusu suali de cabası.

Kur’ân bu gerçeği gözardı edip fani dünyayı baki âleme tercih etmeyi açıkça kınayarak şöyle buyurur: “Onlar dünya hayatını seve seve ahirete tercih ederler, halkı Allah yolundan alıkoyarlar ve doğru yolu eğri göstermeye çalışırlar. Öyleleri, haktan pek uzak bir sapıklık içindedirler.”5

Bir âyette de mal ve evlâtların dünya hayatının süsü olduğu belirtildikten sonra baki kalan salih işlerin ise, Cenâb-ı Hakkın katında sevapça daha hayırlı, ümit bağlamaya da daha lâyık6 olduğuna dikkat çekilmiştir.

Dünya hayatının süsü olan fani mal ve evlâtlar da bakileştirilip sevapça daha hayırlı, ümit bağlamaya daha lâyık hâle getirilebilir. Bunun şartı da bunların gereklerini yerine getirmektir. İşte dünya-ahiret dengesi, faniyi bakiye tebdil etmenin çaresi!

Dipnotlar:

1. Fatiha Suresi: 4.; 2. Keşfü’l-Hafa, 1:393.; 3. Buharî, Rekaik: 3; 4. Feyzü’l-Kadir, 1:532.; 5. İbrahim Suresi: 3.; 6. Kehf Suresi: 46.;

07.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.04.2008) - Cennetten özel bir saray siparişi

  (05.04.2008) - Şahs-ı manevî ile veliyy-i kâmil sırrına ulaşmak

  (04.04.2008) - 'Gerçek kuvvet' olan tesanüdü hiçe indirmemeliyiz

  (03.04.2008) - Üstadın en çok üzerinde durduğu mesele

  (02.04.2008) - Hayatı, güzel bir hatime ile kapamak

  (01.04.2008) - Meşrutiyetin ilânından bugüne yüz sene geçtiği halde

  (31.03.2008) - Üç yüz sene sonraki Tenkidat-ı Ukelâ Mahkemesi

  (30.03.2008) - “Göz yaşarır, kalb mahzun olur”

  (29.03.2008) - Yüz sene önce savunulan değerler

  (28.03.2008) - Avrupa, Müslüman mı oluyor?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri