"AKP kapatılır mı, kapatılmaz mı?” sorusunu tartışmaktan ziyade üzerinde durmamız gereken hayatî nokta şu olmalı: Partiler, demokrasinin vaz geçilmez unsurlarıdır. Asla istibdat ile kapatılamazlar, kapatılmamalı. Onları millet açar, millet kapatır! Hele, halktan yüzde 47 oy almış bir parti hakkında kapatma dâvâsı açmak, feleğin ters dönmesi değilse nedir?
Aslında insanlığın hak ve hürriyetlere aktığı bugünlerde gayr-i demokratik yollarla parti kapatmak müstebitlerin hortlamasıdır. Zaten bu, eskiden beri uygulayageldikleri bir oyundur.
Parti kapatmaya asla taraftar olmamalı, alet de olmalı. Başka partilerin kapatılmasına göz yumarsan, gerekli düzenlemeleri yapmazsan, sıra sana da gelir! Bir atasözünde, gülme komşuna, gelir başına, denir. Araplar buna, “Men Dakka duka!” (Kapı çalanın kapısı çalınır!) derler. Oflu Hoca’nın tercümesiyle, “Tak eden tuk edilir!” Eğer siz devletçi kafa kesilirseniz, müstebitlere yağ çekmeye çalışırsanız, anti demokratik kanunları değiştirmezseniz, “kurumsal mutabakatlar ararsanız!” kurumsal mutabakatlarla kapatma dayatmaları gelir!
Gelelim AKP’nin 6 yıllık macera-i siyaseti, kapanma veya tehdidiyle karşı karşıya bırakılmasından alacağımız derse:
Bediüzzaman Said Nursî der ki, bu zamanda siyasetle hizmet edilmez. Çünkü, rivayetlerde gelen eşhas-ı ahirzamana ait (deccal, süfyan, ifsat komiteleri) haberlerin mühim bir kısmını ve hürriyetten evvel İstanbul’da tevilini söylediği hadîslerin ihbar ettiği ahirzamanın dehşetli şahıslarının âlem-i İslâm ve insaniyette zuhur ettiğini görür. Ve yine, gelen rivayetlerden, onlara karşı çıkacak ve mukabele edecek olan hizbü’l-Kur’ân hakkında, “O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i’caz-ı Kur’ân’ın nurlarıyla mukabele edilebilir.’1
Neden siyasetle galebe edilemez? Neden ‘siyasetle dine hizmet edeceğim’ diye yola çıkmak beyhude yorulmaktır? Çünkü, “O yol meşkûk ve müşkülâtlı, fuzuliyâne, hem en lüzumlu hizmete mâni ve hatarlı/tehlikeli bir yoldur. Çoğu yalancılık; ve bilmeyerek ecnebî parmağına âlet olmak ihtimali var… Beyhude çene çalmak mânâsızdır… Husulü meşkûk bir maksat için binler günaha girmek ihtimali var; birinin yüzünden çoklar belâya düşer. Hem on ihtimalden bir, iki ihtimale binaen günahlara girmek, masumları günaha atmak vicdanım kabul etmiyor…
Öyleyse en mühim iş, hayat-ı ebediyeye çalışmak lâzım geliyor.
Ne dersiniz? Bunce sene yapılan çalışmalar beyhude olmadı mı? Sonuç almak meşkuk, şüpheli değil miydi? İşte kriz kapıda! Ekonomik istikrar gitti. Enflasyon-gerçekçi hedefler konmadığı için-azdı. Ki, krizin henüz başlangıcındayız. Sessizce devam eden iflâslar aleniyet kazanacak… Ekonomistler bunun peşinden öyle dalgalar gelecek ki, istikrar alt-üst olacak, diyor.
Acaba kader nokta-i nazarında değerlendirsek, vatandaşlara da bir ikaz yok mu? Siz oyunuzu, insan hak ve hürriyetleri için değil, “hastane-postane, ev, yol için ve ekonomik istikrar için” kullanırsanız; öyle müstebitler musallat edilir ki, ekonomik istikrarınız alt-üst olur, sosyal istikrarınız da bozulur!
07.04.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|