En iddiâlı olunan ekonomi noktasında ciddî sıkıntılar baş göstermeye başladı. 2007 gibi, 2008’in de ekonomik açıdan ‘kayıp yıl’ olmasından korkuluyor. Hazırlanan bir iddianame, ekonomiye atılan ‘bomba’ tesiri icrâ etti ve göstergeler alt-üst oldu. Akabinde, uluslar arası kuruluşlar da Türkiye’ye verdikleri ‘not’ları düşürdüklerini ilân ettiler ki, bu ilânın olumsuz neticeleri de maalesef önümüzdeki aylarda hissedilir.
Bütün bu gelişmeler, önceliği ve ısrarı ekonomiye değil; ‘hak, hukuk, adalet’ gibi kavramlara vermek gerektiği noktasındaki iddiâları kuvvetlendirmiş oluyor.
Tabiî ki ekonomi düzelmeden, ona bağlı pek çok noktada da düzelme olmaz. Ancak, ‘hak, hukuk, adalet’ kavramlarıyla özetlenebilecek bir ‘demokrasi paketi’ açılmadan ve bunu icra safhasına koymadan ekonominin de kalıcı olarak düzelmeyeceğini bilmeliyiz.
Aslında Türkiye’yi idare edenler, şu sorunun cevabını vermeli: Önce ‘ekmek’ mi demeli, yoksa ‘hürriyet’ mi? Belki çoğunluk, ilk anda ‘önce ekmek diyelim’ şeklinde fikir beyan edecek. Fakat, hadiseler bize gösterdi ve göstermeye de devam ediyor ki, ‘önce ekmek’ dedikçe, en önce ‘ekmeğimiz’ elimizden alınıyor. Nitekim, her ‘kriz’ döneminde en önce kaybettiğimiz ‘ekmeğimiz’ olmuyor mu? Oysa, ‘önce hürriyet’ demek gerektiği anlayışını kabul etsek ve bu noktada çalışsak, ‘ekmeğimiz’ de elden gitmeyecek.
Yılların yanlış telkini sebebiyle bu teklife itiraz edenler de çıkacaktır. Ancak, ‘Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz asla!’ demeyi ve dedirtmeyi öğrenemedikten sonra ekmeğimizi kaybetmeyi de sürdüreceğiz.
Şunu görmekte fayda var: Önce hürriyet dedikçe, ‘ekmek’ de peşinden gelir. Çünkü hürriyet kâmil mânâda kendisini hissettirse, hiçbir ‘hırsız’ cesaret bulup ‘ekmeğimizi’ çalmaya, çırpmaya, elimizden kapmaya cesaret edemez. Hürriyetlere öncelik vermediğimiz için, ‘hırsız’lar imkân ve fırsat bulup ‘ekmeğimizi’ elimizden çalmaya cesaret edebiliyorlar.
Bu bakımdan, ‘demokratikleşme dosyası’ rafta değil, her an ‘icra masası’nda olmalı. Ayrıca bu dosyanın içi de ‘dolu dolu’ olmalı ki, hürriyetler kâmil mânâda gelişebilsin... Bu yolda karar kılmadıktan sonra, maalesef her zaman olduğu gibi ‘filler’ tepişir ve ‘çimen’ler ezilmeye devam eder. Aynı şekilde bu yolda karar kılmadıkça, millet olarak hak etmediğimiz halde ‘fatura’yı ödemeye devam ederiz.
Kamuoyunda çok da tartışılmayan bir haber gazeteleri süsleyip geçti. Habere göre, Forbes dergisinin ‘Dünya milyarderler’ listesinde bu yıl, geçen yıla göre ‘13 yeni milyarder’ artışıyla 35 Türk yer almış. (Sabah, 7 Mart 2008)
Şimdi düşünelim: Milyarderler listesindeki Türklerin sayısı artmasıyla birlikte daha hür ve daha demokrat olabildik mi? Ayrıca listedeki milyarderlerimiz onar onar artarken, aynı anda ‘işsizler’ listesinin de milyonlarca arttığını hatırlayalım. Bu durum, adaletsiz gelir dağılımının da farklı bir göstergesi değil mi?
Kimsenin malında, mülkünde gözümüz yok. Ancak bu ‘liste’ Türkiye’yi idare edenleri iyice düşündürmeli. En kısa zamanda, ‘Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz asla!’ anlayışını icra safhasına koymak dileğiyle...
08.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|