Gazetemizde Yusuf Kaplan’ın röportajını okumuşsunuzdur: “Bediüzzaman yirmi birinci yüzyılın âlimidir” diyordu.
Çünkü hizmetinin temellerini yirminci yüzyılda attığı halde toprak altına gömülen çekirdek misâli karşı çıkıldı, inkâr edildi, görülmedi, görmezden gelindi. Ama o bu görmezden gelmelere rağmen kabuğunu çatlatıp filiz verdi, koca bir ağaç oldu, dalları dünyanın dört bir yanına dağıldı, çiçekler açıp meyveler vermeye başladı.
Hakikatin ve ihlâsın gücüdür işte bu. Doğrudan ilhamını Kur’ân’dan alıp muhtaç insanlara sunmuştu bu hakikatleri. Ruh, kalb ve akılları aç olanlar, aradıklarını onda bulup ona dört elle sarıldılar. Kırkı aşkın dile çevrilen eserler dünyanın her tarafına yansımaya başladı. Görenleri cezbetti, okuyanları mest etti. Heyecan ve merakla okudular.
Bediüzzaman bize Rabbimizi, Peygamberimizi anlatıyordu. Farklı ve cazip bir anlatımdı bu. Doyurucuydu. Şüpheleri gidermekte, her bakımdan tatmin etmekteydi. Tanıyan herkesin onu başucu kitabı hâline getirmesi, ondan vazgeçememesi, bir vird gibi gece gündüz okuma ihtiyacı hissetmesi Kur’ân’a ne kadar güçlü bir ayna olduğunun delilidir.
Evet, Risâle-i Nur bizzat müellifinin ifadesiyle Kur’ân’ın hakikî, kuvvetli, tesirli bir tefsiridir. Nice sır ve hikmetleri, inceliklerini keşfetmiş insaf ve vicdan sahiplerini hayretten hayrete sevk etmiştir.
500’den fazla ulusal ve uluslar arası tebliğ sunuldu bu eserler ve müellifi hakkında. Nice araştırmalar, incelemeler yapıldı. Elde edilen orijinal tesbitler dünyanın birçok yerinde nice panel, seminer, sempozyum ve konferanslarda verildi. Eserlerin cezbedici nükteleri meraklı nazarlara sunuldu.
Üstad, hapishane, sürgün gibi o sıkıntılı günlerde, “Gün gelecek bu Nurlar bütün dünyada okunacak, radyolarda yayınlanacak” demişti. Bugün gerçekten dünyanın araştırıcı, meraklı ruhları Risâle-i Nurları tanımakta gecikmediler. Ülkemizde radyolar, Risâle-i Nurları yayınlamakta yarışıyorlar. Bir kısım yayınevleri Risâleleri neşrediyor, Üstad ve Risâle-i Nurlarla ilgili çalışmalar yapmakta birbirlerinden geri kalmıyorlar.
Gazetemizde araştırmacı yazar arkadaşımız Mustafa Öztürkçü’nün Nursî Hanedanı adıyla yayınlanan dizi yazısı ilgiyle takip edildi. Arkadaşımızın Bir İman Güneşi Said Nursî isimli çalışması da kitaplaşmış durumda.
Ayrıca yine gazetemizin yazarlarından Mehmet Nuri Eminler’in de “47 yıldır mezar yeri tartışılan NUR ÜSTAD” adını verdiği çalışması da yeni piyasaya çıktı. Eminler bu çalışmasını farklı başlıklar altında toplamış. Üstadın kronolojisinden tefekkür hayatı, eğitim-öğretim, şecaat ve metaneti, yanlışlığa tahammül edememesi, minnet almaması, ilmiyle âmil olması, hizmet yönü, istikamet üzere oluşu, v.s. gibi başlıkları içeriyor. Yazar eserini Üstadı muhatap alarak, âdetâ ona tasdik ettirerek kaleme almış.
Her iki eser de Erguvan Yayınları arasında yayınlanmış. Arkadaşlarımızı tebrik ediyor, daha nice güzel çalışmalara imza atmalarını temennî ediyoruz.
Üstadın orijinal görüş ve düşüncelerini ne kadar geniş kesimlere duyurabilsek ona olan borcumuzu ödemiş olacağız.
08.04.2008
E-Posta:
[email protected]
|