Günümüzde çocuk olmanın dayanılmaz ağırlığı...
Çocukların yaşadıkları sorunları ortadan kaldırmak ve nasıl bir strateji uygulanacağını belirleyebilmek için bütün kurum ve kuruluşların işbirliği büyük önem taşımaktadır. Teknoloji geliştikçe çocuklarımızla iletişimimiz azaldı ve aile bireyleri artık birlikte vakit geçirmeyi unuttu. Çocuklar, tehlikelere en açık kesim olduğuna göre, onlarla ilgili çalışmaların daha titizlikle ve işbirliği içerisinde yürütülmesi gerekmektedir. Eğitim sayfamızda geniş şekilde yer verdiğimiz; yoksulluk, eğitimsizlik, çalışan çocuklar, sokak çocukları, istismar, bebek ölümleri, özürlü çocuklarımızın eğitimi, medyanın ve internetin çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de çözüm beklemektedir.
Geleceğimiz olan çocuklarımızı bekleyen
tehlikelerin farkında mıyız, değil miyiz?
BM’nin verilerine göre, dünyada her yıl 275 milyon çocuk şiddete maruz kalıyor. Unicef’in Türkiye’de çocuk yoksulluğu raporuna göre; 15 yaş altı çocukların yüzde 27.7’si yani 5.6 milyon çocuk gıda ve gıda dışı yoksulluk içinde yaşıyor. 0-6 yaş arası çocuklar arasında okul öncesi eğitim alanların oranı sadece yüzde 16. 2003 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 12-17 yaş arası çalışan çocuk sayısı 770 bin. TNSA 2003 verilerine göre ailelerin yüzde 10’u temiz içme suyundan yoksun; 13.5’i sağlık hizmeti alamıyor. Dünyada her yıl 15 yaşın altındaki 27 bin 900 çocuk yaralanma ve şiddet yüzünden ölüyor. Bütün bunların yanında hayat biçimlerinin değişmesiyle ortaya çıkan sağlık sorunları (boy kısalığı, zayıflık, aşırı kilo), alkol ve uyuşturucu da çocukları tehdit etmektedir.
Çocukların karşılaştıkları sorunlara ciddiyetle eğilmek gerekmektedir. Bu konuda devletin bütün kurumlarının koordineli biçimde çözüm yolları üretmesi lâzımdır. Sivil toplum kuruluşlarının çocuklarla ilgili önemli çalışmaları bulunmaktadır, ancak bu kuruluşların imkânları bütün kesimlere ulaşmaya yetmemektedir. Devlet, projelerin uygulanmasına önayak olmalıdır.
Çocukların mutlu olabilmesi için ailelere ve
eğitimcilere önemli görevler düşüyor
Çocukların mutlu olabilmesi için öncelikle ailede sevgi, saygı ve anlayışın hakim olması gerekmektedir. Yetişkinler, daha önce gerçekleştiremedikleri, başaramadıkları ne varsa hepsini çocuklarının gerçekleştirmesini beklemektedir. Anne-babanın istek ve hayallerini gerçekleştirmek için çalışan çocuk, ne yeteneklerini ne de kişiliğini keşfedemez. Yetişkinler de bir zaman çocuktu. Onlara da bir zamanlar aynı şekilde davranıldı. Anne ve babaya sorsanız, çocukken sürekli anne ve babasının istekleri doğrultusunda çalıştıklarını ve birçok hayallerini bu sebeple gerçekleştiremediklerini söylerler. Ama çocuklarını korumak için mi, yoksa kendi çocukluk dönemlerini unuttukları için midir, aynı yanlışı çocuklarına yaparlar. Çocukları yönlendirmekle, onlara ne yapacağını söylemek aynı şey değildir. Çocuğunuzun davranışlarını, insanlara yaklaşımını gözlemleyin, bunu yaparken çocuğu sorguya çekmek, tehdit etmek, cezalandırmak işe yaramaz. Onunla konuşun, sorunlarını paylaşabileceğini hissettirin. Çocuğunuzla daha fazla vakit geçirin, affedici olun ve hatalarını düzeltmesinde yol gösterin. Sorunlarını, korkularını önemseyin. Çocuğun, sizin onu sevdiğinizi ve güvendiğinizi bilmeye ihtiyacı olduğunu unutmayın.
Çocuklar için yapabileceğimiz pek çok şey
var, o halde durmak, çalışmaya başlamalı
Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden bir yazar, sabaha karşı dans eder gibi hareketler yapan birini görür. Biraz yaklaşınca bir gencin, sahile vuran deniz yıldızlarını birer birer alıp okyanusa fırlattığını fark eder. Genç adama yaklaşır ve sorar: ‘‘Neden bu deniz yıldızlarını okyanusa atıyorsun?’’ Genç adam şöyle cevap verir: ‘‘Birazdan güneş yükselip sular çekilecek. Onları suya atmazsam ölecekler.’’ Bunun üzerine yazar: ‘‘Kilometrelerce sahil, binlerce deniz yıldızı var. Bunların hepsini nasıl kurtaracaksın? Ne fark eder ki’’ der. Genç adam eğilip yerden bir deniz yıldızı daha alır, okyanusa fırlatır: ‘‘Onun için fark etti ama...’’
Ebeveynlerin pek çoğu, evde çocuğuna ilgi gösterdiğini, ona imkânlar sunduğunu söylemektedir. Çocuğunuzu ne kadar iyi ve bilinçli yetiştirmiş olursanız olun, çocuğunuz bulunduğu ortam ve arkadaşların etkisiyle kötü alışkanlıklar edinebilir. Çocuğun arkadaşlarının sorunlarıyla da ilgilenmeli, onları dışlamamalıyız. Ailelerin kötü alışkanlıkları olan çocuklarla kendi çocuklarının arkadaşlık kurmasını yasaklamanın çözüm olmadığı bir gerçektir. Unutmayalım ki, o öğrenciler de başka arkadaşlar, aile içi sorunlar sebebiyle suça itilmişlerdir.
Çocuk elini geleceğe uzattı. Sonra bir dilek tuttu kayan yıldızla… Bütün çocuklar bir bahar resmi hayal ettiler; açlığın, savaşların, hastalıkların, umutsuzluğun olmadığı yarınlar çizdiler defterlerine, şarkılarında mutluluktan söz ettiler, oyunlarında dostlukla el ele tutuştular....
Yüreğinizdeki neşeli çocuğun hiç solmaması dileğiyle, sevgiyle kalın.
|
MUSTAFA OĞUZ
22.04.2008
|
|
Finlandiya'nın eğitim sistemi çok başarılı
Finlandiya’da eğitim, Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğu altındadır. İlköğretim ve ortaöğretim ikinci devrede öğretim sunan kurumların bir çoğu yerel yetkililer ya da ortak belediye kurulları (belediye birlikleri) tarafından idare edilmektedir. 2003 yılında öğrencilerin % 98’i kamu tarafından finanse edilen ilköğretim okullarında öğrenim görmekte iken kamu tarafından finanse edilen Ortaöğretim ikinci devre okullarına devam edenlerin oranı % 97, kamu tarafından finanse edilen ortaöğretim ikinci devre okullarına devam edenlerin oranı ise % 87oranında idi. Eğitimi finanse etme sorumluluğu Devlet ile yerel yetkililer arasında bölünmüştür. İlk ve orta öğretim için kullanılan fonlarda devlet masrafların % 57’sini karşılarken belediyelerin sağladığı katkı ortalama olarak % 43 civarında seyretmektedir.
Doğumlarından 6 yaşına kadar olan süre boyunca çocuklar kreşlere (kindersartenler) ya da her biri ailenin gelirine göre makul fiyatlar talep eden özel yuvalarda bulunan daha küçük boyuttaki aile kreş gruplarına gidebilmektedirler. 2001 yılından bu yana 6 yaşındaki bütün çocuklar ücretsiz okul öncesi eğitim alma hakkına sahiptirler.. 2002 yılında 6 yaşındaki çocukların % 98’i okul öncesi eğitime katılmıştır. Çocuklar yedinci yaşlarını doldurdukları yıl içerisinde zorunlu öğretime başlamak zorundadırlar. İlk altı yılda öğrenciler genelde konuların çoğu için aynı öğretmene bağlıdırlar. Ancak özellikle görsel san'atlar, müzik ve beden eğitimi gibi konularda konu öğretmenleri de kullanılmaktadır. 7 ila 9 sınıflardaki çocuklar neredeyse her konu için ayrı öğretmenden eğitim almaktadırlar. Temel eğitimde zorunlu ana konular ana dil (Fince ya da İsveçce) ve edebiyat, ikinci ulusal dil, yabancı diller, çevre çalışmaları, sağlık eğitimi, din ya da ahlâk bilimi, tarih, sosyal bilgiler, matematik, fizik, kimya, biyoloji, coğrafya, beden eğitimi, müzik, görsel san'atlar, el san'atları, ev ekonomisi ve rehberlik dersleridir.
Zorunlu öğretimi başarıyla tamamlayan öğrenciler genel ve meslekî eğitim ve öğretim için uygundurlar. Öğrencilerin % 90’ından fazlası temel eğitimin hemen ardından eğitimlerine devam etmektedirler. Bu öğrencilerin yaklaşık % 54’ü genel Ortaöğretim ikinci devreye devam etmeyi seçerken % 36’sı ise meslekî eğitim veren Ortaöğretim ikinci devreleri tercih etmektedir. Genel Ortaöğretim ikinci devre eğitiminin öğretim programı üç sene olarak belirlenmiştir. Ancak öğrenciler bu eğitimi 2 ya da 4 yılda da tamamlayabilmektedirler. Eğitim yıllık derslere göre organize edilmiş değildir. Her ders, dersin tamamlanmasına göre değerlendirmeye tabi tutulur ve bir öğrenci gerekli sayıda dersi tamamladığı zaman okul diplomasını alır. Genel Ortaöğretim ikinci devre eğitimi iki ulusal ana dili, bir yabancı dili ve matematik ya da genel dersleri (insanî bilimler ve doğal bilimler) içeren dört zorunlu testten oluşan ulusal bir üniversite giriş sınavı ile sona ermektedir.
Finlandiya’daki üniversite giriş sınavı yüksek öğrenim için genel seçilebilirlik imkânı sunmaktadır. Buna ek olarak, Finlandiya teknik okul derecesine sahip olanlar, Ortaöğretim ikinci devre sonrası meslekî yeterliliklere sahip olanlar ya da en azından üç yıllık bir meslekî yeterliliğe sahip olanlar da üniversite eğitimi için seçilebilirliğe sahip olarak addedilmektedirler. Üniversiteler aynı zamanda alâkalı üniversite tarafından gerekli olarak addedilen açık üniversite çalışmalarını tamamlamış olan ya da üniversitenin çalışmaları tamamlamak için gerekli beceri ve bilgiye sahip olduğuna inandığı kişileri de kabul edebilir.
Finlandiya’da yaklaşık 20 üniversite ve kolej bulunmaktadır. Bu eğitim kuruluşlarına girmek genellikle zordur. Giriş sınavları yaz aylarında ve öğrenci seçimi, öğrencinin okuldaki performansı ile giriş sınavındaki başarısı göz önünde bulundurularak yapılır. Resmî okul sistemlerine ek olarak kapsamlı kamu veya özel işletilen enstitüler de yetişkin eğitimi için çok çeşitli fırsatlar sunmaktadır. Günümüzde üniversite mezunu kadın sayısı oldukça çoktur. Bilim ve teknoloji erkeklerin ilgisini daha çok çekerken kadınlar sosyal konulu alanlarla daha ilgilidir. Bugün doktora adaylarının yarısından fazlası kadındır. Öte yandan kadın üniversite profesörleri % 20’den az iken alt kademe eğitmenlerin yarısından fazlası kadındır.
Kaynaklar: (EURYDICE, www.megep.meb.gov.tr,
Finlandiya Büyükelçiliği)
|
22.04.2008
|
|
Dedikodu, basit ruhlu insanların eğlencesidir
Bir öğrencisi öğretmeniyle ilgili, aslı olmayan bir dedikodu çıkarır, dedikodu kulaktan kulağa yayılır. Daha sonra öğretmen öğrencisine bu dedikodunun kaynağının yanlış olduğunu ispatlar. Öğrenci hatasını anlar, çok üzülür ve “Hocam bu hatamı nasıl giderebilirim?” diye sorar. Öğretmen, kuştüyü bir yastık alıp kasabanın yanındaki tepeye gelmesini söyler. Öğrenci yastıkla tepeye geldiğinde öğretmen ondan yastığı bıçakla kesip kuş tüylerini ortaya çıkarmasını söyler. Öğrenci yastığı keser, kuş tüyleri kısa sürede ovanın her tarafına yayılır. Öğretmen öğrencisine; “Şimdi senden bu tüyleri toplayıp tekrar yastığın içine koymanı rica ediyorum. Eğer bunu yaparsan hakkımda çıkardığın dedikoduyu da telâfi edebilirsin” der.
|
22.04.2008
|
|
8. PASO Öğrenci Filmleri ve Dijital Medya Festivali
PASO Öğrenci Filmleri ve Dijital Medya Festivali’nin sekizincisi 24-27 Nisan 2008 tarihleri arasında Ankara Alman Kültür Merkezinde gerçekleşecek. Bir kültürel değişim platformu olan bu festivalin hedefi hiçbir kategori sınırlaması ve yarışma kaygısı olmaksızın, öğrencilere filmlerini ve dijital medya çalışmalarını paylaşma şansını sunmak. Festival programında gösterimlerin yanı sıra, akademisyenler ve profesyoneller tarafından medya üretiminin çeşitli yönleriyle ilgili verilecek olan seminerler ve atölyeler de yer almakta. Atölyelerde uluslar arası katılımcılarla birlikte çalışarak üretilen filmler ve dijital medya ürünleri festivalin sonunda gerçekleşecek olan gösterimlerde izleyicilerle buluşacak ve tartışılacak. PASO, öğrencileri tarafından organize edilen bir festival. Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü öğrencileri tarafından, Gazi Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi iletişim fakülteleri öğrencilerinin desteğiyle gerçekleştirilmektedir. PASO kâr amacı gütmediği için başvurular ve tüm gösterimler ücretsiz. Başvuru formu ve festivalle ilgili daha detaylı bilgi için (http://www.pasofest.org) adresine bakabilirsiniz.
|
22.04.2008
|
|
Okul Öncesi Değerler Eğitimi Sempozyumu
Değerler Eğitim Merkezi, Ensar Vakfı ve Ensar Eğitim Kurumları işbirliğiyle 10 Mayıs 2008 tarihinde “Okul Öncesi Değerler Eğitimi Sempozyumu” düzenlenecek. ‘‘ Değerler eğitimi ve önemi, değerler eğitiminde yöntem ve teknikler, okul öncesinde ahlâk eğitimi, öğretilecek değerler, faaliyet örnekleri ve eğitim modelleri’’ konularının yer alacağı sempozyum; Anaokulu, Rehberlik Servisi, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenlerine yönelik olup, ücretsiz. Sempozyum sonunda katılım sertifikası da verilecek. Ayrıntılı bilgiyi (http://www.ensarkoleji.k12.tr/dem/index.html) web adresinden öğrenebilirsiniz.
|
22.04.2008
|
|
3. Okul – Aile İşbirliği Konferansı
Okul-Aİle İşbirliği Konferanslarının üçüncüsü 26 Nisan 2008 tarihinde gerçekleştirilecek. “Dil mi düşüncenin aynasıdır, yoksa düşünce mi dilin bir ürünüdür?”, düşünürlerin içinden çıkamadığı bir soru. Ancak hemfikir olunan bir nokta var: Çocukların dil becerileri arttıkça, düşünme becerileri de gelişir. Aynı zamanda, düşünmeye teşvik edilen çocukların, dil kullanımı da daha üst düzeylere taşınır. İşte bu noktadan yola çıkılarak Mimar Sinan Özel Okulları, 3. Okul-Aile İşbirliği Konferansının konusu “Çocukların Dil ve Düşünme Becerilerini Geliştirme” olarak belirlendi. Konferansa, okul öncesi ve ilköğretim kurumlarında görev yapan bütün öğretmen ve yöneticilerin yanı sıra, anne-babaların katılımına açık. Üniversite son sınıf öğrencisi olan öğretmen adayları da konferansa katılabilir.Daha ayrıntılı bilgiyi (http://www.mskolej.k12.tr/oai/hakkinda.asp) adresinden öğrenebilirsiniz.
|
22.04.2008
|
|
Uluslar arası “Çocuk, Aile Ve Okul Bağlamında OÖE” Kongresi
Çağdaş toplum için insan yetiştirmenin ilk örgün basamağı olan okul öncesi eğitimi dolayısıyla, Anne-Baba Eğitimi her geçen gün ülke ve dünya gündeminde daha fazla yer almaktadır. İnsan hayatının en temel dönemindeki eğitim ve aile eğitimi çalışmalarına uluslar arası bilgi paylaşımıyla katkıda bulunmak için düzenlenen kongreyle, konuyu bir kez daha çeşitli yönlerden irdeleyerek; paylaşılacak olan bilgi ve deneyimlerle eğitim bilime katkı sağlamak, okul öncesi eğitimine yönelik ilgiyi ve okullaşma oranını arttırmak, müsbet kamuoyu oluşturmak, halk desteği sağlamak ve Türkiye’ deki okul öncesi eğitimin uluslar arası standartlara yükselmesine katkıda bulunmak amaçlanıyor. Türkiye, ABD ve Kırgızistan’daki çeşitli üniversitelerden elli bilim adamı ve uzmanın katılacağı kongredeki oturumlar, değişik üniversitelerden davet edilen seçkin bilim adamlarınca yönetilecek. Trabzon Valiliği, MEB Okulöncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü, Trabzon Belediyesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası ve Hayat Boyu Eğitim Gelişim Derneği işbirliği ile 30 Nisan - 03 Mayıs 2008 tarihleri arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Daha ayrıntılı bilgi için (Kongre Genel Koordinatörü - Adem Solak: [email protected]).
|
22.04.2008
|