Irak Türkleri Adalet, Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (ITYAD) Başkanı Mithat İbrahim ile Kerkük üzerine bir söyleşi yaptık.
—Dünden devam—
Irak’ta şu anki durum bölünme sinyalleri mi veriyor sizce?
Bölünmeye giden veriler ne yazık ki çok güçlü. Bunu biz hiç temenni etmiyoruz. Irak bölünürse, Iraklılar çok zarar görür. Kürtler de Şiîler de bundan zarar görür. Çünkü bir aile ne kadar parçalanırsa o kadar zayıf duruma düşer. Irak bizim için bir ailedir. Her unsur bu ailenin birer ferdidir. Bu bölünme büyük bir felâkete sürükler Irak’ı. Kerkükle oynuyorlar. Kerkükle oynamak atom bombasıyla oynamak kadar tehlikelidir. Kerkük büyük bir problemdir. Bölgeyi yakar, adeta fitil olur. Buna kimse razı olmamalı.
58. madde ile planlanan Irak’ı bölme işlemi ne aşamada?
Bu bahsettiğimiz 58. madde daha sonra 140. madde oldu. Bu madde diyordu ki Kerkük Kuzey Irak yönetimine bağlanır. Bu ise üç aşamada gerçekleşir. Birinci aşama normalleştirme. Yani haklılar haklarını alacak, mahkemeler bitecek. Şimdi bu normalleştirme yüzde 2-3 oranında ancak tamamlandı. Bunun için daha aslında onlarca sene gerekiyor. Bitmesi de mümkün değil. Ondan sonra da ikinci aşamada sayım yapılacaktı. Ki böyle bir kaos ortamında hangi sayımdan bahsediliyorsa. En son aşamada ise referandum öngörülüyordu. O da yapılamadı tabiî. Kürtler bunların hazırlığını yapmışlardı. Büyük sayıda Kürt göçü yaşandı. Kerkük’ün nüfusu 800 bin civarından 1 milyon 300 binin üstüne kadar yükseldi birdenbire. Normal bir artış değildi bu. Bu ortamda referanduma ya da sayıma doğal olarak razı olamazdık.
Referandum ertelenmişti, ancak yeniden erteleme söylentileri var. Ne olacak sizce?
Şimdi 140. madde olmadı. Ertelendi dediler. Aslında erteleme de olmadı. Çünkü anayasada bir madde var. Eğer 2007 sonuna kadar bu 140. madde uygulanamazsa kendiliğinden fesholur, iptal olur diye. Hatta geçenlerde bir makalede deniyordu ki, referandum 6 ay daha ertelendi. Bu böyle sürüp gider bizce.
Sanki bir çözüm olmayacak, kaosa gidecekmiş gibi görünüyor. Bölge halkı bu durumdan endişeli değil mi?
Kürtlerin iki büyük partisi, KDP ve KYP, genelde Kürtleri kandırdılar. Büyük hayallerle onları aldattılar. Kerkük bize bağlanacak, Kuzey Irak çok zengin olacak, bizim silâhımız olacak, devlet olacağız dediler. Ancak millet hayal kırıklığına uğradı. Şu anda böyle bir hayal kırıklığı var. Örneğin bir sene kadar önce Süleymaniye’de bir protesto gösterisi olmuştu. Kürt vatandaşlarımız protesto ettiler yönetimi. Durumdan memnun değiller. Gidip halkla görüşürseniz bunu daha iyi anlarsınız. Belki açık açık söylemezler ama kapalı ortamlarda içlerini açarlar. Bir örnek verecek olursak. Kerkük’e gidişlerimin birinde geç bir vakit olduğu ve sokağa çıkma yasağı olduğu için taksi de bulamamıştım. En son arabası olan bir Kürt kardeşimiz ile Kerkük’e gitme fırsatı bulduk. O demişti ki, ben şehit çocuğuyum. Kendi kanaatine göre babasını Kürt mücadelesine şehit vermiş bir insandı bu. “Kürtlerin bu yaptıklarının hiçbirinden memnun değilim. Hiç temenni etmem ki bunlar güç ve saltanat sahibi olsunlar. Çünkü bunlar bize de zulüm yapıyorlar” dedi.
Irak’ta insanî durum ve hayat şartları ne durumda?
Irak’ın genelinde altyapı çökmüş bir durumda, okullar, hastane ve belediyeler çökmüş durumda. Yapım ve imar yok. Sağlık konusunda hizmet sıfırın altındadır. Hastaneler içler acısı, ilâç yok. Doktorlar sürekli tehdit ediliyor. Kimler tarafından tehdit edildikleri de belli değil. Doktor işini yapmaya cesaret edemiyor. Hem halkı yıldırmak için hem de Irak’ı tamamen güçsüz hâle getirmek için yapılıyor bütün bunlar. Çünkü Irak güçlü bir devletti. Irak zengin bir devletti. Bunları yıldırmak ve takatten düşürmek için; teslim olsunlar ve bir daha kendilerine gelmesinler diye, toparlanamasınlar diye inanılmaz şeyler yapılıyor. Üniversite hocalarından yüzlerce insan öldürüldü. Eğitimden söz edilemez Irak’ta şu an. Irak halkının yüzde 70’i temiz su içemiyor. Bu sebeple kolera gibi salgın hastalıklar oldukça yayıldı. Elektriği hiç sormayın. Irak yıllardan beri elektriksizdir. Siz de gördünüz zaten durumu oraya ziyaretiniz sırasında. Şu anda günde 1 saat ya da en fazla 2 saat elektrik veriliyor. Petrolün bol olduğu böyle bir yerde bu normal bir uygulama değil. Sadece Kuzey Irak’ta yani Erbil, Süleymaniye ve Dohok’ta durum nisbeten daha iyi. Kuzey Irak yönetimi bugünlerin geleceğini bildiği için bu bölgelerin nisbeten daha iyi durumda olduğunu söylemek mümkün.
Yerel seçimler yapılacak bu sene. Bu konuda ne gibi gelişmeler yaşanıyor?
10. ayda bir seçim var. Kürtler şimdiden kendilerini hazırlamışlar. Ancak ne yazık ki kanunî çalışmalar değil. Gayrikanunî çalışmalardır bunlar. Kuzey Irak’tan tekrar bir Kürt akımı söz konusu. Kerkük’e doğru bu akım başlamıştır. Irak devletinde gıda karnesi denilen bir karne var. O olmadan kimse seçimlerde oy kullanamıyor. Onlar şu andan itibaren karnelerini Kerkük’e nakletmeye başladılar.. Bu bizdeki ikamet belgesi gibi bir şeydir. Şimdi biz bunun önüne geçmeye çalışıyoruz.
Bu seçime, bu kadar önem verilmesinin esas sebebi nedir?
Bu seçim belediye seçimidir. Bütçe, yetki ve para söz konusu pek tabiî ki. Dolayısıyla bu seçime de herkes önem veriyor. Ne kadar sandalye kazanılırsa kâr olarak görülüyor. Bu sebeple bir göç sözkonusu. Bunun yanında Başbakan Nuri el Maliki demişti ki; herhangi bir partinin milisi varsa, mümkün değil seçime katılamaz. Silâhlı gücü olan partiler seçime katılamaz diye bir açıklama yapıldı yani. Şimdi KYP ve KDP’nin peşmergeleri var. Silâhlı güçleri var. Dolayısıyla milis sahibiler. Bunların yasal olarak seçime girememeleri lâzım. Ya milislerini dağıtacaklar ya da seçime katılmayacaklar. Biz Türkmen partilerinin milis güçleri yok. O zaman hiçbir partinin olmamalıdır. Eğer varsa da seçimlere katılamaması gerekir. Bunun yanında BM’nin Irak temsilcisi büyük bir gaf yaptı. Dedi ki biz 2005 seçiminin sonuçlarını ölçü alacağız. 2005 seçimlerine göre devam edilsin demeye getirdi yani. Bu büyük bir hata olur. Çünkü o hileli bir seçimdi. Bir çok seçim ihlâli yapılmıştı o zaman. Bunun yanı sıra Arapların bir çoğu bu seçimi boykot edip, katılmamıştı. Şimdi ise onlar da katılacak. Dolayısıyla dengeler yerini alacak. Gerçek güçler ortaya çıkacak. Dolayısıyla bu düşünce oldukça mantıksız ve haksızdı. Türkmen partileri bunlara da karşı çıktı.
Türkmenler Irak meclisinde ne kadar etkin olabiliyor?
Biliyorsunuz Türkmenler mecliste 9 sandalye ile temsil ediliyor. Burada Türkmen vatandaşların haklarını savunmaya çalışıyorlar. Hepsi de çok etkin ve yetkin insanlar. Ancak Irak işgal altında. Kanunlar ve haklar pek bir anlam ifade etmiyor ne yazık ki...
Türkiye’nin, Irak politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin, Irak politikası çok iyi. Bugün anlaşılmıştır ki; bölgede Irak toprağında bir tek Türkiye’nin gözü yoktur. Türkiye dış politikada herkese eşit mesafeli yaklaşıyor. Irak’ın toprak bütünlüğüne saygı duyuluyor. Bu çok tutarlı bir politikadır. Biz de bunu savunuyoruz. Türkiye’nin sadece Irak’ta değil bölgenin diğer sorunlarıyla ilgili de politikaları oldukça yapıcıdır. Sadece Türkmenlerin sıkıntılarına biraz daha sahip çıkılması ve gündemde tutulması bizim beklentimizdir. Dünya kamuoyunun, AB’nin ve dünya medyasının bundan haberdar olması çok önemli.
Kuzey Irak’ta, PKK varlığı ve faaliyetleri ne durumda?
PKK’nın, Kuzey Irak’ta etkinliği olduğu açıktır. Kerkük’te, meselâ Abdullah Öcalan’ın resimleri asılıdır bazı yerlerde. Ayrıca düzenli yayın yapan bir radyoları mevcut. Partileri de var. PKK’nın farklı adlar altında bir çok etkinliği var ne yazık ki. Hatta yine farklı adlar altında parlamentoda bile temsilcileri olduğunu söylemek mümkün. Irak parlamentosunda da etkinlikleri var. Kuzey Irak sonuçta boş bir alandır. Herkes at koşturuyor. Tamamen sahipsiz, otoritesiz bir alandır. Herkes kendi çıkar ve hedefi için bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Türkiye’nin yaptığı son sınır ötesi operasyonlar konusunda ne diyorsunuz. Kuzey Irak’ta sivillerin de zarar gördüğü iddiası vardı, doğru muydu bu?
Kesinlikle Türkiye’nin operasyonunda kimsenin burnu kanamadı. Olsaydı mutlaka ortaya çıkarılırdı. Medyaya yansırdı. Bize gelen bilgilerde de böyle bir olay yaşanmadığı açık. Hatta öyle enteresan ki, Türkiye bir dağı bombalarken, o dağdan 2-3 kilometre ötede bir köyde normal bir hayat devam ediyor. Çocuklar okullarına gidiyor, çiftçiler tarlalarını sürüyorlar. Bomba sesleri geliyor ama sivillere kesinlikle bir zarar dokunmuyor. Bunu televizyonlarda da açıkça gördük. Bu da gösteriyor ki Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları tamamıyla terörle mücadele kapsamındadır. Başta da söylediğim gibi Türkiye bölgede Irak’ın toprak bütünlüğüne saygı gösteren ve toprağında gözü olmayan tek ülkedir.
Son olarak geçtiğimiz günlerde bir iddia ortaya atıldı. Kerkük’ün ilhakı konusunda Türkiye’nin gerekirse askerî güç kullanarak duruma müdahale etme taahhüdü verdiği öne sürülüyor. Sizce böyle bir şey olabilir mi?
Bu iddiaların herhangi bir dayanağı olduğunu zannetmiyorum. O iddiayı öne süren kişinin kendi görüşü diyelim. Biz Kerkük’ün bu duruma düşmesini arzu etmiyoruz. Mücadelemiz de bu hususta. Kerkük’ün bu şekilde ilhak edilmesi başta da belirttiğim gibi büyük bir soruna yol açar. Bu konuda Türkiye’nin güç kullanma taahhüdü olup olmadığını bilemiyorum ama bildiğim şu ki, biz Kerkük’ün böylesi bir duruma sürüklenmesinden yana değiliz ve bunun için de elimizden geleni yapacağız.
—Son—
|