Serhad şehri Kars ve Iğdır’dan gönüller sultanı Hz. Mevlânâ’ya Konya’da bir selâm verdikten sonra ayağımızın tozu ile Ankara-Sincan merkezine geldik. Bu gelişimiz bir konferans daveti ile olmuştu. Konferansa iki yıl bir ay iki gün önce de çağırmışlardı. Bu sefer “Kutlu Doğum” Haftası ışığı ve nuru altında “Asr-ı Saadetten günümüze mutlu aile modeli” başlıklı bir konferans için orada idik. Sincan, Anadolu’nun başta Kars, Ardahan, Iğdır, Hakkâri, Şırnak, Siirt, Bitlis, Kırşehir, Nevşehir, Gümüşhane, Yozgat, Kastamonu, Sinop, Rize başta olmak üzere bir çok şehrinden fazla nüfusa sahip. Hareket halindeki nüfus 600 bini aşıyor.
2008 itibarıyla 1437 yıl önce dünyamıza teşrif eden Kâinatın Serveri Efendimiz’in (asm) aile hayatına getirdiği esaslar, bugünkü 7 milyarlık dünya ailesinde yankılar bulmakta ve çıkış yollarını göstermektedir. Müslüman dünyası ve gayr-ı müslim ülkelerin ileri gelenleri, ardı ardına verdikleri beyanlarla bunu tasdik etmekte ve Peygamber Efendimizin (asm) günümüze ışık tuttuğunu verdiği beyanlarda doğrulamaktadırlar.
Meselâ bunlardan, ABD eski devlet başkanı Bill Clinton, Cidde’de yapılan İslâm Konferansında “Eğer Hz. Muhammed bugün hayatta olsaydı, eşinin otomobil sürmesine izin verirdi”1 beyanında bulunuyor; kendisinden büyük hizmet beklediğimiz Alman Prof. Thomas Nauman “Medeniyeti dünyaya Hz. Muhammed (asm) öğretti. İşte ben o Muhammed’in (asm) önünde saygı ile eğiliyorum”2 diyor. Yine İngiltere’nin veliahtı Prens Charles, Oxford’da ve Londra’da verdiği çarpıcı beyanların özetinde, yüzlerce ilim adamının huzurunda “18. yüzyılın sonlarında benim büyükannemin arkadaşları, 14 asır önce Hz. Muhammed’in (asm) kadınlara verdiği alın teri hakkına ve miras haklarına ulaşamamışlardı. Batıyı ve İngiltere’yi karanlıktan İslâmiyet ve Hz. Muhammed kurtardı” diyor.
Türkiye’de ve dünyada her gün yeni bir “gün” bulmakta ve icad etmektedirler: “Sevgililer Günü”, “Kadınlar Günü”, “Anneler Günü”, “Babalar Günü”... Bunlar aile hayatı ile ilgili olduğu için alıyorum, fakat bütün bunlara 14 asır önce mührü basan ve gerçeği perçinleyen Efendimizdir (asm). Buyuruyor ki: “Cennet, annelerin ayakları altındadır.”3 Ne geçmişte, ne de gelecekte aile hayatını ayakta tutacak bir söz bu kadar veciz olamaz. Bu harika kelâm dururken, başka haftalarda çare aramak, aile hayatında denge olmadı. Yazılı ve görsel basına yansıyan dünya devletlerindeki aile hayatı ortalığı kasıp kavurmaktadır. Çıkış, Fahr-i Kâinatın (asm) çağları sarsan sözlerine tâbi olmaktadır ve bütün detaylarına inmektir.
Meselâ; “Çocuğu olan kimse onunla çocuklaşsın”4 buyurmaktadır. Bu hadis-i şerifin ışığında Hz. Ali (ra) Efendimiz “Çocuğu olan 7 yaşına kadar çocukla oynaşsın. 14 yaşına kadar arkadaş olsun. 14 yaşından sonra istişâre etsin” buyurmaktadır. Bugün Türkiye’de 70 bin lise ve ilköğretim dengi okulda takriben 15 milyon genç okuyor. Acaba kaçı ile bu tarzda istişaremiz var? Dünyada 2 milyar okuyan var, acaba kaçı ile bu minval istişare var? Konferansta da ifade ettiğim gibi çıkış noktası; çağın Mevlânâsı kabul edilen Hz. Bediüzzaman’ın “Kalplere, ruhlara, akıllara ve nefislere hitap” metoduyla olacaktır.
Dört haftadır Ankara’dayız. Bu haftaki hizmetime vesile olan Sincan Yeni Asya sosyal komisyon üyelerine, konferansımıza iştirak eden DYP’li Antakya eski milletvekili Nureddin Tokdemir Beye ve Etimesgut belediye reis vekili İhsan Ağıcan Beye, Hasan Özkan, Kadir Sivri, İbrahim İriboz Beylere, Rusya’dan iştirak eden yazar Safiyye Hanımefendiye ve bütün iştirakçilere, takdim ve açış konuşmaları yapan Mesut Nurver Beye ve Celil Çelik kardeşlerime, emeği geçen herkese binler teşekkür ve tebrikler…
Dipnotlar:
1- Tercüman 2004; 2- Yeni Asya, 20 /8/2006; 3- Câmiü’s-Sağîr: 3:361, Hadis no:3642 4- Câmiü’s-Sağîr: 6:209, Hadis no:8975
16.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|